• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Hasip SARIGÖZ
hasipsarigoz@oncekultur.com
HUTBE VE KILIÇ…
01/01/2018

Semavi dinlerin hiçbirinde peygamberler din üzerinden kendilerine menfaat sağlamadılar.

Kur’ân’da isimleri zikredilen peygamberlerin hepsinin bir veya birkaç mesleği vardı ve geçimlerini bu mesleklerini icra ederek sağlıyorlardı.

Mesela Peygamber efendimiz tüccardı, ayrıca ücreti karşılığı Mekkelilerin koyunlarını güden bir çobandı. Hz. Âdem çiftçi, Hz. Nuh marangoz, Hz. Musa çoban, Hz. Davut demirci, Hz. Yunus balıkçı ve Hz. İsa da yine marangozdu.

Bu açıdan baktığımızda; terzilik, marangozluk, çobanlık, balıkçılık, demircilik, tüccarlık, dokumacılık ve fırıncılık gibi meslekler peygamber mesleklerindendir.

Böylece Peygamberler; hem insanlara güzel ve yararlı meslekler öğretmişler, hem de dünya malı ve ikbali için kendilerini başkalarına boyun eğdirmekten kurtarmışlardır.

Bundan dolayıdır ki, tevhid akidesini kimseden korkmadan savunabilmişlerdir.

Nitekim Yasin suresinde de özellikle bu olgular vurgulanmaktadır “Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.”

Yani mesaj çok acık: Bu elçiler sizden hiçbir ücret talep etmiyorlar, sizden bir beklentileri ve menfaatleri yok. Sadece Allah rızası için sizi ikaz ediyorlar diyor. İşte bu sebeple uyun bu kimselere, çünkü şayet samimi olmasalardı sizden ücret/menfaat talep ederlerdi. (Fakat her nedense bizde her Cuma cemaatten para talep edilir, üstelik Diyanet’in bütçesi Sağlık Bakanlığı bütçesinden fazla iken.)

İslam’ın ilk çağlarında paralı imamlık yoktu. Ne Peygamber Efendimiz döneminde, ne dört halife döneminde ne de daha sonrasında…

Asrısaadet devrinden sonra din mana yönünü kaybetmeye, şekil ve taklitçiliğe kaymaya başladı. Yezitlerin boy gösterdiği Emevi döneminde ise iyice yozlaştırılan din; devletin boyunduruğunda ve devletin toplumu dilediği gibi yönetmesinin bir aracı haline getirildi.

İmamların maaş almalarıyla ilgili ilk bilgiler Abbasi dönemine aittir. Kaynaklarda Abbâsîler’le birlikte imamların zaman zaman maaş aldıklarına dair bilgiler bulunmaktadır. Dikkat edin her zaman değil.

Selçuklu döneminde ise devletin en büyük camilerindeki imamlara belli bir miktar maaş ödendiğine dair bilgiler mevcuttur.

Ekseriyatlı olarak Selçuklu zamanında da Osmanlı zamanında da imamların maaşı cami cemaati, yani halk tarafından aralarında toplanarak verilirdi ve yine imamlar dünya işleriyle uğraşarak kendileri de para kazanırlardı.

Cumhuriyet döneminde ise imam maaşları devlet tarafından ödenmektedir. Fakat İslam’ın özünde paralı imamlık müessesesi yoktur, Bu tür müesseseler ancak dinin devlet kontrolünde bulunduğu yani özgünlüğünü ve özgürlüğünü tam olarak devam ettiremediği bağımlı sistemlerde bulunmaktadır.

Osmanlının son dönemi ve Kurtuluş Savaşı yıllarına baktığımızda tarikat ve cemaatlerin toplumda önemli bir yer tuttuklarını, bazı cemaat ve tarikatların İslam’la alakasız bir şekilde dini istismar ettiğini, kendi çıkarları için kullandığını ve ondan güç/itibar devşirdiğini, halkın kafasını hurafelerle doldurduğunu ve hatta gerici veya yobaz akımı da diyebileceğimiz akımların milletin istiklaline karşı tavır aldıkları ve birçok bölgede dinci isyanlara dahi yöneldikleri gözlemlenmektedir.

Cumhuriyetin kurulması ile birlikte dini gericilerden, yobazlardan arındırmak ve halkı doğru dini bilgilerle buluşturarak İslam dininin manasına uygun şekilde yaşama geçmesini sağlamak maksadıyla Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş ve din adamları ile hurafeci yobazlar birbirinden ayrılmış ve gerçek din adamları da başıboş bırakılmayarak maaşlı bir denetim altına alınmıştır.

Evet, o zamanki şartlarda bu tedbirler gerekli idi ama İslam’ın özünde paralı bir imamlık sisteminin bulunmadığı gerçeğini de unutmayalım. Ülkemizde dinin birilerinin veya bazı kesimlerin sopası olması istenmiyorsa devletimiz tarafından bu konu çözülmeli ve imamlarımızın özgürlükleri geri iade edilmelidir.

Ne yazık ki, Türkiye’de imamlara ödenen maaşların kaynağında, devletin at yarışlarından, Spor Toto/Lotodan, Tekel büfelerinden, meyhanelerden ve dahi kerhanelerden aldığı vergiler de vardır. Fakat belirtmek gerekir ki İslam’da kaynağı kirli paralarla maaş ödenen bir imamlık müessesesi asla yoktur.

Bugün 24 Kasım 2017, günlerden Cuma idi.

Haliyle her Müslüman gibi biz de camide idik.

İmam Hutbeye çıktı ve hutbeyi okumaya başladı. Derken aynı camide 14 Temmuz Cuma günü dinlediğim hutbe aklıma geldi.

Günlerden 14 Temmuz 2017 idi, yani 15 Temmuz dinci darbe girişiminin ilk yıldönümünün hemen arifesindeydik. İmam Efendi önce bir ayeti kerimeyi okudu ve ardından devam etti: “Kardeşlerim! Bu ayet, Hendek Savaşı’nda Yüce Allah’ın, İslâm ordusunu melekleriyle nasıl teyit ettiğini, nasıl desteklediğini bildirmek için nazil olan bir ayettir. Ancak Allah’ın bu vaadi, tarihin nice dönüm noktalarında tahakkuk etmeye devam etmiştir. Allah’ın bu vaadi Malazgirt’te, Çanakkale’de gerçekleşmiştir. Sakarya’da, Dumlupınar’da tahakkuk etmiştir. Ve biz millet olarak bundan bir yıl önce 15 Temmuz’da Allah’ın bu vaadinin gerçekleştiğine yeniden şahit olduk.”

Allah Allah!

Kabul, Allah’ın takdiri olmadan yaprak dahi kımıldamaz. Fakat tedbir de kazayı önler.

Öyle ki, 15 Temmuz; Hendek Savaşıyla, Malazgirtle, Sakarya, Dumlupınar ve hatta Çanakkale Savaşı ile bir tutuluyordu.

Biraz insaf ve biraz tarih bilgisi olan kimsenin asla eşleştirmeyeceği şeyler…

Üstelik bu hain girişime karşı Türk ordusunun gösterdiği direniş hiçe sayılıyor ve darbe girişimi aynı Hendek Savaşı’ndaki gibi Allah’ın yardımı ile önlendiği belirtiliyordu.

“Bu karanlık gecede Allah’ın lütuf ve rahmetini, yardım ve inayetini bizlerden esirgemediğini bir kez daha müşahede ettik. Bunun için 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde millet olarak bize düşen en önemli vazife, Allah’ın lütuf ve inayetini, rahmet ve nusretini asla unutmamaktır. Bu büyük badireyi omuz omuza atlatmış müminler olarak üzerimize düşen, Yüce Rabbimize olan hamdimizi, senamızı, şükrümüzü, secdemizi hiçbir zaman eksik etmemektir” diye de devam ediyordu.

Yine ordumuzun direnişinden hiçbir bahis yok.

Bırakın orduyu polisten de bir haber yok.

Tam da o garabet 15 Temmuz afişlerine uygun bir hutbe…

Allahın evinde Allaha sığınıyorum, lakin beynim zonkluyor.

İmam efendiyi dinledikçe başka hutbeler de aklıma geliyor.

Mesela 19 Mayıs hutbesi…

Bu yıl 19 Mayıs da Cuma gününe denk geldi. Ulusça bağımsızlığımıza giden yolun başlangıcı yani startı olan 19 Mayısta hutbenin konusu “Allah’a kulluk” idi. Ne Atatürkten, ne silah arkadaşlarından, ne gençlikten, ne işgalden ne de milli mücadeleden bahseden yoktu!

Mesela 25 Ağustos hutbesi…

Hani 26 Ağustosta Atatürk’ün Başkomutanlığında Büyük Taarruz başlıyor ve 30 Ağustosta da zaferle taçlanarak büyük Türk milletine bağımsızlık hediye ediyor ya… 31 Ağustosta da Kurban Bayramı olacak… Ne güzel değil mi? Ender rastlanan bir durum, hem milli hem de dini iki bayramımızı birden kutlayacağız.

Pek tabi ki, kurban ibadetinin yanı sıra, Kurtuluş Savaşı’ndan, Büyük Taarruzdan, Mustafa Kemal Atatürk’ten ve silah arkadaşlarından bahsedilmesini bekliyorsunuz. Daha da çok, bir kurban bayramı arifesinde kınalı koçlar yerine vatanları için seve seve kurban olan ana kuzularından; İbrahimlerden, İsmaillerden, Alilerden, Hasanlardan ve Mehmetlerden bahsedilmesini bekliyorsunuz.

Ama nafile!!! İmam efendi hutbede sadece kurban ibadetinden ve onun faziletlerinden bahsediyor. Kınalı kuzular çoktan unutulmuş!!!

Belki Türk Kurtuluş Savaşı ve Zafer Bayramımız önümüzdeki hafta konu edilecektir diyerek, bir hafta sonrasını yani 1 Eylül Cuma Hutbesini bekliyorum. Öyle ya 30 Ağustos Zafer Bayramı sadece iki gün önceydi. Ne gezer, yine hayal kırıklığına uğruyorum. Hutbenin konusu “Faydasız şeylerden uzak durmak…” Demek ki Diyanet İşleri Başkanlığımız, Kurtuluş Savaşımızı, Büyük Taarruzu ve Zafer Bayramını faydasız şeyler olarak görüyordu ki, bunlardan ve bunların sözünü etmekten uzak duruyordu.

Beynimde çılgın atlar kişneyip duruyorlar ve oradan oraya koşuşturuyorlar ve arada bir şaha kalkıyorlar. İmam efendi hutbesine devam ediyor… Yarı suçlu bir eda ile “Yarabbi!” diyorum, “Aklıma mukayyet ol ve beni yanlış tarafta olmaktan ve şirkten sen koru. Bu düşündüklerimle günaha giriyorsam affet beni.”

Bu sefer de son zamanlardaki başka bir hutbe aklıma geliyor, 10 Kasım 2017 Hutbesi. Tarihin ve talihin cilvesine bakınız ki, bu yıl 10 Kasım da bir Cuma gününe rastladı. 10 Kasım Cumhuriyetimizin banisi Ulu Önder Atatürk’ümüzün ebediyete intikalinin yıldönümü.

Tabi ki yine, birkaç hayırlı cümle ile de olsa ulu önderimizden bahsedilmesini ve ebediyete intikal eden her Müslümanın ardından yaptığımız gibi Allah’tan rahmet dilenmesini ve ruhuna Fatihalar okunmasını bekliyorsunuz. İyi ama daha çok beklersiniz. Çünkü hutbenin konusu “Örnek insan: Mümin”…

Konu örnek insan ama Türk milleti için en büyük örnek insan olan Mustafa Kemal’den (ölüm yıldönümünde dahi) bir tek kelime bile bahis yok!

Sanırım çok uzattım, gelelim bugünkü hutbeye, biliyorsunuz bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü, hutbenin konusu da güzel “Mevlid-i Nebevi”… Mevlid-i Nebeviden gayet güzel bahsediliyor ama bugünkü hutbede günün anlam ve önemi de unutulmuyordu.

Diyordu ki imam efendi “Aziz Müminler! Bugün yavrularımızı kendilerine emanet ettiğimiz, nesillerimizin yetişmesinde büyük emekleri olan öğretmenlerimizin günüdür. Değerli öğretmenlerimizin gününü kutlarken aynı zamanda yarın da “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bu günler vesilesiyle Peygamberimizin ilme, âlime ve kadına verdiği değeri asla unutmamalıyız. Üzerimize düşen görev ve sorumluluklarımızı ihmal etmemeliyiz.”

Evet, bugünün öğretmenler günü olduğu, olması gerektiği gibi hatırlanıyor ve kutlanıyordu. Üstelik yarının da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olduğuna vurgu yapılıyordu. Her ne kadar öğretmenler gününde Başöğretmen Atatürk yine unutulmuş olsa da öğretmenlerimizden ve kadınlarımızdan bahsedilmesi bana buruk bir mutluluk yaşattı. Züğürt tesellisi mi ne?

Peki, bugünün öğretmenler günü olduğunu ve yarının da kadına yönelik şiddetle mücadele günü olduğunu hatırlayan hükümet imamları; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı, 10 Kasım’ı, Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını nasıl oluyor da sürekli olarak unutuyorlardı? Hatta 24 Kasım’ı hatırlıyorlar ama onu 24 Kasım yapan Başöğretmeni yine unutuyorlardı! Bu nasıl oluyordu?

Cevabı çok basit.

Ne yazık ki ülkemizde, özgün ve de özgür olması gereken cübbeli imamlar, merkezden dayatılan bu hutbeleri okumak zorundadırlar! Hem de noktasına ve virgülüne kadar… Çünkü maaşlarını oradan alıyorlar. Tabiri caiz ise kimin ekmeğini yiyorlarsa onun kılıcını sallıyorlar.

Cemaatten Itiraz mı? Sıkıyorsa et, dinsizlikle ve hainlikle suçlanıp linç edilmek var işin içinde!

Özgürlük ve adalet mi?

Hak getire!

Her Cuma günü hutbeye çıkan hükümet imamları “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor” ayeti kerimesini okuyor olsalar dahi, ADALET HAK GETİRE! Bilseler ki kulun kulu gibi hareket etmeyi kabul ederek en büyük adaletsizliği kendilerine ve milletimize yapıyorlar. Oysa yüce Allah demiyor mu: “İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın”.

Özgürlük, adalet, merhamet ve insaf…. Görünen o ki, hepsi kendilerini kaf dağında gören birilerinin lütfuna kalmış.

Ne acıdır ki, milli bayramlarımızın çeşitli bahanelerle yasaklanmasını görmemezlikten gelen, ama Türk ordusunu aşağılayan afişlerle dolu 15 Temmuz kutlamalarına camilerden destek veren bir diyanet ile karşı karşıyayız!

Ne yazık ki, siyaset yine camilerde!

Eğer camilerimizi siyasetten kurtarmaz isek,

Taklitçi ve yobaz Emevi dinciliğini toprağa gömerek mana Müslümanlığını ihya etmezsek,

Ve İslam’ın mana yönünden özüne dönmezsek!!!

Emin olun daha uzun yıllar bizden adam olmaz.

Boşuna dememişler hani: “KİMİN EKMEĞİNİ YERSEN ONUN KILICINI SALLARSIN”

Oysa bize kör değil aydın ve bağımlı değil özgür imamlar lazım.

Camiler hükümetin borazanlığının yapılacağı siyaset alanları değil; iyinin, güzelin, doğrunun, hak ve adaletin aşılanacağı; sevginin ve kardeşliğin yüceltileceği yerlerdir.

Unutmayalım, hepimiz aynı gemideyiz ve milli değerlere düşmanlık ve hele ki asker düşmanlığı inanın hiçbirimizin işine yaramaz. 
24 Kasım 2017



581 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

!!!!TERÖRİST!!! - 06/02/2021
Terörist! Daha önce hiçbir döneminde bu kadar çok konuşulmamıştı.
PARTİ ORDUSU OLMAK… - 23/01/2021
Eskiler hatırlarlar. 12 Eylül 1980 öncesiydi… Ve Ordu’da görevli personelin bıyık bırakma serbestisi vardı. Aynı dünyanın diğer ordularında olduğu gibi, bizim subay ve astsubaylarımız da (sakal değil ama) bıyık bırakabiliyorlardı.
PAZARLIK… - 11/01/2021
Şimdi ortada bir seçim var mı? Yok. Peki, Hükümet tarafından sürekli ne deniliyor? Seçim zamanında yapılacak... Yani 2023'te... Fakat görüyoruz ki, AKP'li Cumhurbaşkanı, bazı partilerle açık açık seçim ittifakı görüşmeleri yapıyor...
HAKARET - 04/12/2020
Vatansever subaylarımızı, bir bir fişlediler! Direnir gibi olanları, medyalarını da kullanarak fena halde dişlediler! Siz casussunuz dediler! Siz, fuhuş çetesi kurdunuz dediler!
BASKIN! - 27/11/2020
Devlette liyakat biterse, lakayitlik baskın verir! Adalet biterse, zulüm baskın verir! Doğruluk biterse, yalan baskın verir! Tarafsızlık biterse, yandaşlık baskın verir!
BAYRAMI KUTLANACAK BİR CUMHURİYET KALDI MI? - 29/10/2020
Eğer AKP tarafından, daha önceden de defalarca olduğu gibi herhangi bir engellemeye gidilmezse; bütün illerimizde, il merkezlerimizden kasabalarımıza ve hatta köylerimize kadar her yerde kutlamalar yapılacak, şenlikler düzenlenecek...
ASIL HEDEF NE OLMALI? - 03/10/2020
Can Azerbaycan’ın vatan topraklarının %20’sini, tam 30 yıldır işgal altında tuttuğu ve babasının çiftliği gibi kullandığı yetmiyormuş gibi, 12 Temmuz 2020’den itibaren Azerbaycan’a tekrar saldırmaya başladı.
HESAPLAŞMA… - 03/10/2020
Dertleri her neyse; Atatürk'le, İnönü'yle ve Cumhuriyet'le sürekli olarak bir hesaplaşma içindeler.
BIRAKIN KARAADA’YI, DONUMUZA KADAR ALIRLAR! - 03/10/2020
Ortalık çalkalanıyor… Ege ve Akdeniz’de tansiyon yükselmeye ve sular da iyice ısınmaya devam ediyor!
 Devamı
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri