• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.262832.3921
Euro34.778034.9173
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Düşünce Paylaşım Noktası
dusuncepaylasim@oncekultur.com
Prof.Dr. Cihan DURA; ATATÜRK: Her Devrime Karşı Bir Tepki Olur
18/04/2016
İki Mustafa Kemal vardır: Biri benim, et ve kemikten, geçici Mustafa Kemal... Diğeri Ölümsüz Mustafa Kemal… Onu "ben" kelimesiyle anlatamam; o, ben değildir, o bizdir! O, ülkemizin her köşesinde yeni fikir ve yeni hayat için, büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasıyım sadece. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sensin; o Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan Mustafa Kemal, yaşaması ve başarılı olması gereken, Ölümsüz Mustafa Kemal sizlersiniz!

Bu yazıda Mustafa Kemal Atatürk “karşı-devrim” hakkındaki düşüncelerini anlatıyor. Ölümsüz Mustafa Kemal düzenliyor, güncelliyor, tamamlıyor.

**

1- Her devrim bir karşı hareket getirir. Bu bizde de beklenirdi. Yıl 1923… Devrimimizi ve onu bekleyen tehlikeleri yaptığım konuşmalarda halkıma anlattım, şunları söyledim: Ülkemiz üç buçuk yıllık bir zamana sığdırılması imkânı olmayan çok büyük bir devrimin yapıcısı olmuştur. Gerçekten, yüzyıllardan beri tabi olmaya alıştığımız bir yönetim şeklinin dışına çıkarak dünyada benzeri bulunmayan bir devlet kurduk. Fakat bu yeniliğin mutlaka bir karşı hareketi gerektireceğini hatırımızdan çıkarmamalıyız. Bu harekete özel terimiyle “irtica” derler. Yaptığımız işlere ve aldığımız sonuçlara göre, bu gibi irtica hareketleri her zaman beklenebilir. Fransızlar Büyük İnkılap’ta başarılı olabilmek için neredeyse yüz yıl çalışmıştır. Biz ise inkılabımızın üçüncü yılındayız. Kimse iddia edemez ki, bu inkılap da bir tepkiye maruz kalmayacaktır ve bunu her zaman olabilir görmek ihtiyatlı bir hareket olur.


2- Geçen üç yılın akıttığı kanların yetmesi için, tepkileri doğduğu yerde boğmak lazımdır. Kan ile yapılan inkılaplar daha sağlam olur. Kansız inkılap ebedileştirilemez. Fakat biz bu inkılaba ulaşmak için gereği kadar kan döktük. Bu kanlarımız, yalnız muharebe meydanlarında değil, aynı zamanda ülke içinde de döküldü. Biliyorsunuz ki, Hendek’te, Bolu’da, Konya’da, Yozgat’ta ve diğer yerlerimizde birçok isyanlar oldu. Ve bunların hepsi bastırıldı. Temenni edilir ki, bu dökülen kanlar kâfi gelsin ve bundan sonra kan dökülmesin. Mutlu inkılabımızın aleyhinde fikir ve duygu taşıyanları aydınlatmak ve uyarmak, aydınlara düşen ulusal görevlerin en önemlisidir, birincisidir.

3- Bugün Lozan Konferansı’nda ve dünyada yeni Türkiye’nin bir kredisi varsa o da eski şekli kaldırmaktan, yok etmekten ileri gelmektedir. Bizim inkılabımız, Meşrutiyet inkılabı ve ondan önce yapılan inkılaplar gibi olsaydı kimse önem vermezdi. Biz gerçek bir devrim yaptık ve devrimimizde devam ediyoruz. Biliyorsunuz ki, ülkenin birçok yeri bilerek veya bilmeyerek isyan etti. Biz de asilere hadlerini bildirdik, isyanları bastırdık. Şimdiye kadar yaptıklarımız ancak ondan sonra teessüs edebilmiştir ve biliyorsunuz ki, Fransa Büyük İnkılabı hemen yüz yıl devam etmiştir. Üç yılda esaslı bir inkılabın son bulacağını kabul etmek hata olur. Belki zaman zaman, şöyle veya böyle bir şeyler olacaktır! Her yeni devrime karşı bir tepki olur. Bunu beklemek lazımdır. Bu olmaz değildir. Mutlaka yakında olacak bir şeydir. Her açıdan olabilir. Kamuoyunu onların yalan, yanlış saptırmalarına kaptırmamak, halkı aydınlatmak lazımdır. İnancımızda kararlı, başarıda ümitli oldukça zafer bizimdir. Fakat “hocaları memnun edeyim, İslam âlemini memnun edeyim, hepsini memnun edeyim” dersek, mümkündür, hepsi memnun olur ama biz maksadımızdan uzak kalmış oluruz. İdarei maslahatçılar, durumu idare edenler esaslı devrim yapamaz. Bugünkü sefalet ve rezalet içinde esasen kimseyi memnun etmenin imkânı yoktur. Ülke bayındır, millet zengin olduğu zaman herkes memnun ve hoşnut olur efendim.

4- Yeni olana düşmanlık insanlık tarihinde eskidir, köklüdür; nitekim Osmanlı’da da böyle olmuştur, pek çok örneği vardır. Gerçekten, XVI. Yüzyıl Avrupa’sında büyük gelişmeler kaydedilirken, Osmanlı İmparatorluğu; İslam’ın felsefesinden habersiz bağnazların şiddetle karşı çıkması yüzünden, matbaa gibi mükemmel bir eğitim aracından yoksun kalmıştır, hem de 250 yıl boyunca, Kur’an’ın “oku” emrine rağmen!... Bu bağnazlar XIX. Yüzyıl’da bile karantinaya, yazı tahtasına, fes ve çeket pantolon giymeye, eğitim görmüş genç subaylara, akla gelen her yeniliğe karşı çıkmıştır. Örneklerini tarihimizde içiniz burkularak okursunuz: Kabakçı Mustafa ayaklanması, 31 Mart olayı, Şeyh Sait isyanı, Menemen’de Kubilay faciası gibi.

5- Bir örnek daha vereyim: Gerçekleştirdiğimiz ilk devrim olan şapka devrimi… Derhal karşı çıktılar, eleştirmeye başladılar. Fesin, sarığın, takkenin dinsel ve ulusal birer başlık olduğuna inandırmak istediler. Bu, aslında gelecekte bütün devrimlerimize yönelecek yıkıcı, yaygın bir çabanın başlangıcıydı. Kimi aydınlarımızın önem vermediği bu geriye doğru yöneliş, kuşkusuz çok iyi hesaplanmış bir savaş planının ilk hedefleriydi ve onlar için bir “cihat”tı. Oysa İslam dininde ne ibadet sırasında, ne de günlük yaşamda özel bir giysi gereği yoktur. Kaldı ki, sarık bir Hint modasıdır, fesin kökeni ise eski Yunan’a dayanır.

6- Kısacası, biz Devrim yolunda kolay yürümedik, çok engelle karşılaştık. Daha Millî Mücadele yıllarında başlamıştı bunlar, sonra da sürdü, günümüze kadar devam etti. Vurgulamam gerekir ki bu engellemeler halkımızdan gelmiyordu; çıkarlarını tehlikede gören birtakım şahıslardan geliyordu; dincilerden, gözünü hırs bürümüş politikacılardan geliyordu. Halkım, o saf kitle çok temiz kalpli, çok asil ruhludur; ilerlemeye çok yeteneklidir, yenilik yanlısıdır. Karşısındakilerin içtenlikle kendilerine hizmet ettiklerine bir defa kani olursa, her türlü hareketi derhal kabule hazırdır. İcraatımızda engeller, biliyordum, hiçbir zaman bu yoğun tabakadan gelmeyecekti.

7- Yıl 1925 ve 1929… ağustos ve ekim ayları… İnebolu Türk Ocağı’nda, Kastamonu Cumhuriyet Halk Fırkası’nda, Balıkesir ve Eskişehir’de yaptığım konuşmalarda, yurttaşlarımı devrim düşmanlığı hakkında aydınlattım. Milletin ilerlemesini durdurmaya çalışanlar olduğuna dikkat çektim. Bunların akıl ve mantıktan yoksun, halkın sağduyusundan uzak oldukları için bu yola gittiklerini, ancak hüsrana uğrayacaklarını, çünkü bilincin gözünün daima ileriye baktığını, halkımızın yeniliğe uzun adımlarla yürümeye devam edeceğini belirttim. Fesat zümrelerinin ezilmeye mahkûm olduğunu vurguladım; şunları söyledim:

8-Çankırı’da, Kastamonu’da, Ankara’dan İnebolu’ya kadar bütün bu üç yüz elli kilometrelik yol boyunca, bugün burada içten huzurlarıyla şeref duyduğum saygıdeğer İnebolulularda gördüğüm aydınlanma, yüksek zihniyet ve gelişme derecesi gerçekten övünmeye, önemle zikre değerdir. Güzel kalpli arkadaşlar! Bu açık gerçeğin aksini iddia edenlerin de varlığını düşündükçe elem duyuyorum. Bu gibiler millete, milletin eğilimine, milletin yüksek emellerine ne kadar yabancıdırlar. Bu gibiler kendi gafletlerini genel sanmak derin gafletindedirler. Kendi dar zihniyetlerini ölçü tutarak milleti her türlü ilerlemeden, her türlü yüksek yenilikten yoksun bırakmaya kalkışıyorlar. Milletin uygarlık ve insanlık yolundaki uzun adımlarını durdurmak için âdeta çırpınıyorlar. Fakat o gibiler niçin düşünmüyor ki, buna artık imkân kalmamıştır.

9- Adımlarını, attığımız uygarlık ve yenilik adımlarına uydurmak istemeyen bu kimseler ne bedbahttırlar. Bu gibiler hâlâ milleti aldatacaklarını ümit ediyorlarsa, ümitlerinin, kendilerinin hüsranlarından başka bir sonuç vermeyeceğine şimdiden emin olabilirler. Hep birlikte toplumumuzun her gün yeni bir mutlu aşamaya yükseldiğini görmekle çok bahtiyarız.

10-Yenileşme adımlarımızı felce uğratmaya yeltenen beyinsizlerin, hükümlerini verirken, kendi yarım yamalak bilimlerine, çürük mantıklarına, yetersiz akıllarına dayandıklarını sanıyorum. O zavallı benciller böyle yapacaklarına halkın sağduyusuna başvursalardı, ondan feyiz ve ilham alsalardı, kendilerini bugün gülünecek ve utanılacak durumda bırakan bu kadar iğrenç hatalara düşmezlerdi. Fakat sağduyunun, akıl ve mantığın, marifetin üstünde önem sahibi olduğunu takdir etmek yalancı âlimlerin işine gelmez.

11-Arkadaşlar! Milletimizin sağlam bir bilince sahip olduğuna, kahramanı olduğu büyük ve fiilî eserlerden ve olaylardan sonra kimsenin şüphe etmeye hakkı kalmamıştır. Bilinç daima ileriye ve yeniliğe götürür ve gerileme kabul etmez bir haslet olduğuna göre, Türkiye Cumhuriyeti halkı, ileriye ve yeniliğe uzun adımlarla yürümeye devam edecektir. Bilince hastalık bulaşmadıkça geriye gitmek veya durmak hatıra bile gelmez. Yüzyıllardan beri harcanmış iğrenç çaba ve gayretler zaman zaman milleti uykuya daldırmış olmakla beraber, milletin bilincini felce uğratmayı asla başaramamışlardır. Bu hakikat milletin bugün gösterdiği bilinçli eserlerle kendiliğinden ortadadır. Eğer bilinçte hastalık olsaydı, onu bugünkü sağlamlığında canlandırmak hiçbir gücün elinden beklenemezdi.

12-Türk milletinin toplumsal düzenini ihlale yönelik didinmeler boğulmaya mahkûmdur. Türk milleti kendinin ve ülkesinin yüksek çıkarları aleyhine çalışmak isteyen fesatçı, sefil, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin hezeyanlarındaki gizli ve kirli emellerini anlayamayacak ve onlara müsamaha edecek bir topluluk değildir. O şimdiye kadar olduğu gibi doğru yolu görür. Onu yolundan saptırmak isteyenler ezilmeye, kahredilmeye mahkûmdur. Bunda köylü, işçi ve özellikle kahraman ordumuz candan beraberdir. Buna de kimsenin şüphesi olmasın.

13– Ve İzmir suikastı girişiminden sonra söylediklerim, tarih 20 Haziran 1926… Beni öldürürlerse vatandaşlarımın intikamımı alacaklarından eminim. Ben ölürsem, soylu milletimizin beraber yürümekte olduğumuz yoldan asla ayrılmayacağına eminim, bu konuda içim rahattır. Hasımlarımız düşünebildikleri menfur çarelere istedikleri kadar başvursunlar. Onların boğazlanırcasına hareketleri bizim devrim hareketimizi söndüremez. Onların kendilerini hüsrana, zaman zaman milleti ıstıraba uğratan akılsızlıklarına acıyorum. Cumhuriyet hükümetimizin demir pençesi ve yüksek İstiklal Mahkemesi’nin adalet eli duruma tamamen hâkim bulunuyor. Yaşasın Millet! Yaşasın devrimimiz!

14- Başarılarımızın semerelerini yitirmemeliydik, yaşadığımız felaketleri yeniden yaşamamalıydık. Bunun için, etkili önlemler almalıydık. Düşmanlar Cumhuriyetimize karşı ayağa kalktığında, bütün cumhuriyetçiler aynı safta toplanmalıydık. Biliyorduk ki, bozguncular her zaman olacaktı, devrim düşmanlarına hep birlikte ve şiddetle karşılık vermeliydik. Yenilik yolunda bir an durmamalı, gericileri ezip geçmeli, hurafeleri zihinlerden çıkarmalıydık. 1923’de, 1925’de yaptığım kimi konuşmalarda milletvekillerinin, aydınların, halkımın dikkatlerini bu yaşamsal noktalara çektim; şunları söyledim:

15– Bugüne kadar kazandığımız başarılar, bize ancak ilerleme ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır; yoksa ilerleme ve uygarlığa henüz ulaştırmış değildir. Bize ve torunlarımıza düşen görev, bu yol üzerinde tereddütsüz ilerlemektir. Şurasını hatırdan çıkarmamalıdır ki, bunca özverinin semeresini elimizden kaçırmamak ve geçen musibet ve felaketlerin bir daha dönmesini imkânsız kılacak önlemleri almak, bizim için her günün düşüncesi olmalıdır. Fakat emin olalım ki, bunun için kuru bir dikkat ve uyanıklık, safça bir kıskançlık yeterli değildir.

16- Politika dünyasında birçok oyunlar görülür. Fakat kutsal bir ülkünün tecellisi olan Cumhuriyet yönetimine, çağdaş harekete karşı cehalet, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı zaman, özellikle yenilikçi ve cumhuriyetçi olanların yeri, gerçekten yenilikçi ve cumhuriyetçi olanların yanıdır; yoksa gericilerin umut ve faaliyet kaynağı olan taraf değil.

17- Bütün iyi niyete, gösterilen bütün sebata, azim ve dayanıklılığa, ortaya konan bütün birlik ve dayanışmaya rağmen, yine en güzel, en isabetli, en doğru zihniyetleri ve ülküleri bozmaya çalışacak insanlara tesadüf edilecektir. Öylelerine bütün millet bireyleri çok şiddetli karşılık vermelidir. Hepimiz için öylelerine karşı kahredici bir birlik kitlesi halinde ortaya çıkmamız, en zorunlu bir vicdani gerekliliktir. Zira bu hususta fesatlık yapacak insanlara müsamaha göstermek, âlicenaplık göstermek terbiye eseri değil, belki bir milletin mutluluğuna, şerefine, namusuna göz dikmiş insanlara müsamahadır ki, hiçbir zaman, hiçbir birey buna izin edemez. Hiç kimse buna müsaade etmek hakkına sahip değildir.

18– Halk gönençli, bağımsız, zengin olmak istiyor. Komşularının refahını gördüğü halde, fakir olmak pek ağırdır. Gerici fikirler besleyenler belli bir sınıfa dayanabileceklerini sanıyorlar. Bu kesinlikle bir kuruntudur, bir zandır. İlerleme yolumuzun önüne dikilmek isteyenleri ezip geçeceğiz. Yenilik vadisinde duracak değiliz. Dünya müthiş bir akımla ilerliyor. Biz bu ahengin dışında kalabilir miyiz?

19- Devrim gerçeğini kabul edemeyen zihniyetleri darmadağın etmek zorunludur. Şimdiye kadar milletin beynini paslandıran, uyuşturan bu zihniyette bulunanlar olmuştur. Her halde zihinlerde mevcut bütün hurafeler tamamen kovulacaktır. Onlar çıkarılmadıkça beyne hakikat nurlarını nüfuz ettirmek imkânsızdır.

20- Ben Devrim’e karşı hareketler olacağı hususunda bizden sonra gelenleri uyardım. Ne yapmaları gerektiğini de söyledim: Halkı kazanın, bunun için de onu eğitin, aydınlatın, bilinçlendirin dedim. Devrim’in ancak halk benimser, sahip çıkarsa yaşayacağını söyledim. Gençliği yönlendirin, devrimci ruhla yetiştirin, öyle ki devrimlerin korkusuz bekçisi olsun dedim. Ne yazık ki, başaramadılar! İşi oluruna bıraktılar, cehaletten veya kişisel çıkarları uğruna.

21- Bizi eteğimizden çeken, yolumuzdan alıkoyan en büyük engel, oy avcısı çirkin politikacılarla onların değnekçisi birtakım sermaye çevreleri oldu. Aşırı sağ, Devrim’le kurulan rejimi yıkıp onun yerine ortaçağdan kalma geleneksel ümmet dönemini geri getirmek isteyenlerin toplandığı cepheydi. Amaçlarına kavuşmak için demokratik yolları da, gerekirse zor kullanmayı da mübah saydılar. Sağ cepheyi meydana getiren kalabalık arasında küçük bir azınlık, elde ettiği ekonomik “ayrıcalıklar”ı korumak amacıyla büyük kitlenin bir gün uyanıvermesinden ödü kopar. Bunu önlemek uğruna gericilik akımlarını alabildiğine körüklediler. Benim ilkelerime düşmandır. Çünkü uygulandıkları takdirde devrim ilkelerinin büyük kitleyi er geç aydınlığa kavuşturacağını biliyorlardı. Anayasa’yı da, yürürlükteki yasaları da çiğneyerek her fırsatta halkı kışkırtmaktan çekinmediler. Çocuklarımızın pozitif ilköğretimden geçip gözlerinin açılmasını istemediler. Kur’an kursları adı altında onları körleştirmeye çalıştılar, çalışıyorlar.

22- Ve siz, ey “ben Atatürkçüyüm” diyenler!
Siz de örgütlü, kaynaşık, güçlü bir kitle haline gelemediniz.
Düşman ilerledi, siz yerinizde saydınız.
Uzağı göremediniz.
Gerekli önlemleri almadınız.
Şimdi ise yenilmiş, güçsüz, çaresiz görüyorsunuz kendinizi.
Korkulan oldu, diyorsunuz, karşı karşıyayız sonunda karşı-devrimle!
Hayır, durum ve koşullar ne olursa olsun, teslim olmak yok, baş eğmek yok.
Karamsarlık yok, ben hiçbir zaman karamsarlık bilmedim. Direneceksiniz, mücadele edeceksiniz.
Haklı olan biziz.
Doğru bizdedir, iyi bizde, güzel bizdedir.

Davranın, bir araya gelin, sıklaştırın saflarınızı, örgütlenin, canınızı verircesine sahip çıkın devrimlerimize. İnanın, biz kazanacağız, son zafer bizim olacaktır yine.


Prof.Dr.Cihan DURA

http://www.cihandura.com/ataturk-yazilari/996-atatuerk-her-devrme-kari-br-tepk-olur.html



1493 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bahri KILIÇEL, TEMAD Temsilciler Kurulu Toplantısı’ndaki izlenimlerini yazdı - 28/12/2019
O arkadaşlar daha dün sizlerin arkadaşları değil miydi? Onlar hemen; hain, tehlikeli, bölücü ve nerdeyse ermeni ilan ediyorsunuz biraz insaflı olun.
BAHRİ KILIÇEL: TÜRK ORDUSUNUN TEMEL TAŞI KAHRAMANLARIMIZ - 28/12/2019
Hepinizi saygıyla selamlıyorum . Son TEMAD Temsilciler kurulu toplantısı ile ilgili yazdıklarım ve orada yapmış olduğum konuşma nedeniyle Yüzlerce meslektaşlarımdan Teşekkür, Beğeni, Destek aldım.
Hamdi ÖYKE: ASSUBAY MESLEĞİNİ İLKE EDİNENLER - 16/12/2017
Assubaylar ve emeklileri olarak haklarımızı alırken çatışmacı, ayrıştırıcı söz, yazı ve eylemlerle değil, taktiksel hatalara düşmeden, birleştirici, hukukun üstünlüğüne saygılı, muhataplarla diyalog halinde, geniş katılımlı, bütünleyici stratejiler..
Selçuk İçer: CUMHURİYET’İN FAZİLETLİ ASSUBAYLARI... ! - 29/10/2017
Büyük ATATÜRK ,Cumhuriyet Fazilettir .. Cumhuriyeti biz kurduk siz yaşatacaksınız 94 ncü yılında Cumhuriyet ve Assubaylar Cumhuriyeti“Kanlarıyla” yaşatan Asb.lar
Hasip Sarıgöz: DEDİNİZ… - 04/04/2017
“Öcalan’ın gerçekten bir ‘Rehber’, ‘Lider’ rolü var” dediniz.
Hasip Sarıgöz: Kaynayan Kazan! SURİYE… - 12/03/2017
Tarihteki ilk yazılı anlaşmanın yapıldığı kadim topraklar… (Kadeş Anlaşması) Taa 7’nci yüzyıla dayanan Oğuz akınları…
Hasip SARIGÖZ: AMERİKA… - 09/01/2017
Yıl 1786 idi. İlk defa, ABD bandıralı bir gemi Osmanlı limanlarından birine yanaştı. Adı “Grand Türk” idi…
Hasip SARIGÖZ: PARTİLİ!! - 18/12/2016
Partili olmak taraf olmaktır! İcabında, partisinden olmayanlara karşı olmaktır!
Müyesser YILDIZ: Bir Komutan Milleti Bırakıp Kaçar mı? - 11/11/2016
“Ata'nın Huzurunda Ordu-Millet El Ele” başlıklı “balon uçurma” etkinliğini yazacağım.
 Devamı
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri