• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Gül'ün Kabul Ettiği Dizbağı Nişanını İngiliz Casusu Albay Lawrence Bile Kabul Etmemişti
Ergenekon Davası kapsamında 26 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan Genel Kurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ’un cumhurbaşkanlığı adaylığını konu yaptığımız “Çankaya’da idamlık bir cumhurbaşkanı” başlıklı yazımız, okuyuculardan oldukça yoğun  ilgi gördü. Yorum yapan okuyucularım oldu. Yorumlar genelde müspet olmakla birlikte, olumsuz yorum yapan bazı okuyucularımız da oldu. Olumsuz yorumlar, daha çok Sayın Başbuğ’un, 2008 yılında Kara Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla gerçekleştirdiği İsrail ziyareti sırasında meşhur “Ağlama Duvarı”nı ziyaret ederek orada tıpkı Yahudiler gibi ellerini duvara dayayarak dua etmesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Tıpkı Sanal Ergenekon Davası’nın önyargılı yargıçları gibi, bazı okuyucular da dinci“Vakit” gazetesinin yapmış olduğu ve “Ağlama duvarında bir bürokrat” manşetiyle verdiği taraflı yayından hareketle bu konuya dikkat çekmişler.

Oysa İlker Başbuğ’un yaptığı, son derece sıradan bir harekettir. Tıpkı yabancı devlet adamlarının, Türkiye’ye yapmış olduğu resmi ziyaretler sırasında Türkiye’nin tarihi ve turistik yerlerini gezdikleri gibi Sayın Başbuğ da İsrail’e yapmış olduğu resmi bir ziyaret sırasında üstelik sivil giysilerle Kudüs’te bulunan tarihi yerleri gezmiştir. İlker Başbuğ, bu ziyaret sırasında sadece Yahudilerin kutsal mekanı olan “Ağlama Duvarı”nı ziyaret etmekle yetinmemiş, Müslümanların kutsal mekanı olan “Mescid-i Aksa”yı da ziyaret ederek burada namaz kılıp, dua etmiştir(1).

Mescidi Aksa
İlker Başbuğ Mescid-i Aksa’da

İlker Başbuğ: Türk ve Müslüman Olmakla İftihar Ediyorum

Milli Ordu’ya operasyon amacı taşıdığı, artık operasyonun kotarıcıları tarafından da kabul edilen Ergenekon Davası’nın önyargılı yargıçları da bizim bazı okuyucular gibi düşünmüş olacaklar ki; İlker Başbuğ’a ilk soruları “Ağlama Duvarı” konusu olmuş!

“Bu konunun yargılama konusu iddialarla ne gibi bir irtibatının olduğunu anlayamadığını, insanların inançlarının ve etnik kökenlerinin diğerleri tarafından sorgulanmasının, her şeyden evvel bir insanlık suçu olduğunu” söyleyen İlker Başbuğ, kendi adına kurulan internet sitesinde konuya ilişkin olarak şu açıklamayı yapmıştır:

“İslam dinini en son ve en mükemmel din haline getiren en önemli nedenlerden birisi, kutsal dinimizin, dini Allah ile kul arasında olan bir konu olarak kabul etmesidir. Bu nedenle, Allah ile onun kulu arasına girmeye cesaret edenler, bu yetkiyi nereden almaktadır? Musevilik semavi dinlerden birisi olup Kudüs’teki ağlama duvarı da kutsal bir yerdir. Bu kutsal yeri ziyaret eden herkesin Musevi olabileceklerini ileri süren cahiller, herhalde İstanbul’da Sultanahmet Camisi’ni ziyaret edip, orada dua eden herkesin de Müslüman olduğunu mu düşünüyorlar?

Bugün ben Türklüğümle ve elbette Müslüman olmamla da iftihar ederim. Aynı gezi esnasında dinimizde özel bir yeri ve anlamı olan Mescid-i Aksa’yı da ziyaret etmiş olmaktan mutluluk ve huzur duydum. Ancak, benim Türklüğümle ve Müslüman olmamla iftihar etmem, bu ülkenin vatandaşı olsun olmasın farklı etnik köken veya dini inanca sahip olan kimseleri küçümseme ve onların bu durumlarını sorgulama hakkını da bana vermez. Herkes Türk Milletinin bir bireyi olmaktan ve kendi etnik kökeni, dini inancıyla gurur duymalı ve övünebilmelidir.”(2).

İlker Başbuğ, gerçekten de doğru söylüyor. Bir insan Ağlama Duvarı’nı ziyaret etmekle Yahudi, Don Katedrali’ni ziyaret etmekle Hıristiyan, Sultanahmet Camii’ni ziyaret etmekle Müslüman olmaz. Eğer öyle olsaydı; Sultanahmet Camii’nin ziyaret eden onca gayrimüslim devlet adamının yanı sıra Papa 16. Benedictus‘un da Müslüman olması gerekirdi. Zira Aralık/2006’da gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında o da Sultanahmet Camii’ni ziyaret etmiş, üstelik caminin mihrabının önünde “Huzur Duruşu” adı verilen ve tıpkı namaz kılar gibi İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı ile birlikte kıyama durarak dua etmiştir.  Aynı ziyareti Mart/2010’da Almanya Başbakanı Angela Merkel de yapmıştır. Ancak hiç kimse onları Müslüman olmakla suçlamamıştır.

Ağlama Duvarı’nı ziyaret ettiği için İlker Başbuğ’u suçlayanların, 1998 yılında Vatikan’ı ziyaret ederek Papa II. John Paul’le görüşen Fethullah Gülen’i, yine 2000 yılında aynı ziyareti gerçekleştiren dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ı tenkit etmemeleri anlaşılır gibi değildir. Öte yandan İlker Başbuğ’u, Ağlama Duvarı’nı ziyaret etti diye suçlayanların, 2005 yılında Yahudilerce “Üstün Cesaret Ödülü” verilen Tayyip Erdoğan’ı ve 2010 yılında İngiltere’de Kraliçe’nin elinden “Dizbağı Nişanı” alan Abdullah Gül’ü görmezden gelmeleri tam bir ikiyüzlülüktür.

Geçenlerde Habertürk TV’de yayınlanan ve Pelin Çift tarafından sunulan “Öteki Gündem” isimli programda “Ağlama Duvarı” ve“Mescid-i Aksa” konu edilmişti. Programda görüntüler de vardı. Ağlama Duvarı’nın önünde dans edenlerden, ibadet edenlere ve dilek dileyenlere kadar herkes vardı. Programa konuk olan gazetecinin anlattığına göre; Ağlama Duvarı, aynı zamanda tıpkı bizim “Oruç Baba” ve “Zuhurat Baba” türbeler gibi dilek dileme yeriymiş de. İnsanlar, o duvarın önünde dilek de diliyorlarmış. Hatta dileklerini yazarak duvarın yarıklarına sıkıştırıyorlar, görevliler de zaman zaman gelip o dilek kağıtlarını toplayıp bir yerlere gömüyorlarmış. Dolayısıyla; Org. İlker Başbuğ’un, böyle bir mekanı ziyaret etmesinde ve orada dua etmesinde hiçbir beis yoktur. Üstelik, tahrif edilmemiş Yahudilikr Semavi din, tahrif edilmemiş Tevrat da semavi bir kitaptır.  Bizim dinimize göre; Yahudiler ve Hıristiyanlar da “Ehl-i Kitap” sayılırlar ve mesela bizim dinimize göre; ehli kitaba mensup olanlarla(Yahudilerle ve Hıritiyanlarla)  evlenmek ve onların kestikleri hayvanların etlerini yemek caizdir.

Şahsen, tıpkı 5 kez hacca gidip İslam’ın kutsal mekanları ziyaret ettiğim gibi; fırsat ve imkan bulsam, ben de gider Notre Dame Kilisesi’ni, Don Katedralini ve Mescid-i Aksa ile birlikte Ağlama Duvarı’nı gezerdim. Her olur olmadık yerde ve en küçük bir harekete bile, Hz. Peygambere ait olduğu söylenen “Kim bir kavme benzerse o, o kavimdendir” hadisinden hareketle, türlü türlü yaftalamalarda bulunmak gerçek Müslüman’a yakışmaz. Bu, ancak cahillerin, fitnelerin ve münafıkların yapacağı şeylerdir.

Dizbağı Nişanı

Tayyip Erdoğan’a Yahudilerce verilen “Üstün Cesaret Ödülü”


başka bir yazı konusu yapmak üzere Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından verilen 
“Dizbağı”nişanı hakkında bir miktar bilgi vermek isterim. Bu ödülün mahiyeti hakkında, ödülün verildiği tarihlerde epeyce yazıldı, çizildi Türkiye’de.

Umumiyetle “Dizbağı” nişanı olarak da bilinen bu nişan hakkındabir internet sitesinde şu bilgilere yer verilmektedir:

İngiltere’nin en büyük nişanıdır. 1348′de Kral III. Edward tarafından ihdas edilmiştir. Öteki nişanlar gibi, Dizbağı nişanı da ancak, hükümdar tarafından, pek büyük tarihi hizmet görenlere verilir. Sol diz üzerine takılır; takan kraliçe ise, dize değil, kola iliştirilir. Bu nişanın ortaya çıkmasına şöyle bir olay yol açmıştır: Bir baloda, Salisbury Kontesi, Kral III. Edward’la dans ediyordu. Bir ara, kontesin çorap bağı çözülmüştü. Kontes bundan utanmış, eğilip bağı yerden alamamıştı. Bunun üzerine Kral, Kontes’in utancını gidermek için, eğilip bağı kendisi aldı, göğsüne taktı. Edward’in gösterdiği bu incelik asiller arasında pek beğenildi. Ondan sonra, Dizbağı nişanı ortaya çıktı.”(3).

Yazar Ahmet Dursun, kendi bloğunda yayınladığı İngiliz Kraliçesi Abdullah Gül’e ne taktı?” başlıklı yazısında şu bilgileri derlemiş:




Cumhurbaşkanı Gül, İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in kendisine verdiği Şovalye nişanı ile objektiflere poz veriyor.

“Kraliçe, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ‘Büyük Şövalye Nişanı’ taktı… ‘Büyük Şövalye Nişanı’(?) Bizim, mütareke basınının çevirisi böyle. Orijinal İsmi: ‘Knight Grand Cross of the Order of the Bath’ Şimdi, siz çevirin. Bakalım, yukarıdaki gibi masum bir ‘Nişan’ mıymış. Bu kutsal (!) ‘nişan’, İngiltere’nin en önemli devlet armağanı, Hıristiyanlığın da. Çünkü, gördükleri önemli işlerden dolayı, kişileri onurlandırmak için veriliyorlar. Ama yalnızca, Ulu Haç (grand cross) için mücadele verenlere. Nişan da ana tema, Haç!  Haç’ın ortasında üç taç, Merkezden dışa doğru ise ‘Üzerinde güneş batmayan imparatorluk’ ifadesi olan güneş sembolü var(4).

Gül’ün kabul ettiği “Dizbağı Nişanı”nı Atatürk Kabul etmemişti!

Ulusal Strateji Merkezi-USMER İstanbul Başkanı Haluk Dural, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e İngiliz Kraliçesi II. Elizabeth tarafından, İngiltere’ye önemli hizmetler yapmış kişilere, yani‘adanmış kişilere’ takılan ‘Knight Grand Cross of the Order of the Bath’ (Ruhani Safiyet Derecesinin Şövalye Büyük Haç Nişanı) nişanının, Gül tarafından taşınmasının anayasa aykırı olduğunu” iddia ediyor(5). İşte bunun içindir ki; Mustafa Kemal Paşa 1932 yılında kendisine verilen bu nişanı geri çevirmiştir! Konuya ilişkin bilgiler şöyledir:

“1932 yılının Ağustos ayında çok sakin geçen bir Çankaya sofrasında Atatürk okuduğu  gazetede İngiliz gazetesine dayandırılan bir haberde ‘İngiltere hükümeti Atatürk’e Dizbağı Nişanı verecekmiş’ şeklinde geçen bir haberi İnönü’ye gösterir. Aslında böyle bir teklif yoktur. İnönü haberin hemen tekzip edilmesi gerektiğini Atatürk’e söyler. Atatürk ise tekzip edilsin fakat tekzip metnine ‘Zaten İspanya kralından arta kalan böyle bir nişan, Türk Reisicumhuru’na verilemez. Verilecek olsa bile Türkiye Reisicumhuru o nişanı kabul etmez. diye bir cümle eklenmesini ister. İnönü ise nişanın verilmesi söz konusu değilken, verilse de almayız demenin gereksiz olduğunu ifade eder. Bunun üzerine Atatürk ‘Sen benim dediğimi ilave et. İngilizler beni sever. Onlar benim için Loyt Corc’u bile attılar’ der. İnönü, kızgın bir üslupla: ‘Loyt Corc atılmadı, siyasetinde başarılı olamadığı için kabineden çekildi’ diye karşılık verince Çankaya sofrasında ortam bir anda gerilir. Atatürk öfkelenir ve ‘İsmet Paşa’nın itirazının sebebini anlıyorum. Geçen gün İktisat Vekili’ne yaptığım muameleye kızdı’ der”(6).

Anlaşılacağı gibi; 2010 yılında Gül’e verilen nişanın 1932 yılında Mustafa Kemal Paşa’ya verileceği konusunda bir haber çıkmış, Mustafa Kemal Paşa da bu konudaki hassasiyetini dile getirmiştir. Efendim, verilmesi mevzubahis değildi, sadece bu konuda bir haber çıkmış vs. demenin hiçbir anlamı yok. Bu konuda çıkan bir gazete haberi bile devletin katında tartışma konusu olmuş ve verilmesi halinde ortaya konulacak tavır önceden belli edilmiştir.

Gül’e Verilen Dizbağı Nişanını İngiliz Casusu Albay Lawrence Bile Kabul Etmemiştir!

Bırakın Mustafa Kemal Atatürk gibi devlet kuran bir dehayı, Arap dünyasını Osmanlı’ya karşı ayaklandıran ve Osmanlı’yı arkadan vurmalarına sebep olan Thomas Edward Lawrence bile kabul etmemiştir bu nişanı! Tarihçi Cemal Kutay, Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Eşref Kuşçubaşı’ndan naklen hadiseyi şöyle nakleder kitabında:

“İngiltere Başvekili Loyt Corc’la, Bahriye Nâzırı Vinston Çorçil gibi iki değişmez hayranının saray nezdinde yaptıkları sürekli girişimler sonucu Büyük Britanya Kralı ve Hindistan İmparatoru olan Beşinci Jorj’un, Lavrens’e meşhur “Diz Bağı” nişanının “Kuğu Kuşlu” sunu vermeye razı olduğunu ve ödül verme merasimi sırasında Lavrens’in âdet gereği kralın önünde diz çökmesi gerekirken bunu yapmadan ilerledikten sonra hayret dolu bakışlar altında bizzat kralın elindeki nişanı eliyle reddederek: ‘Haşmetmeâb!.. Ben sizin hükümetinizin verdiği söze istinat ederek, dünyanın bize inanmış uzak köşelerinde yaşayan insanlara teminat verdim, onları istediğiniz yola sevk ettim. Fakat şimdi sizin hükümetiniz bu sözlerini inkâr ediyor. Oralarda, bir yalancı olarak anılmaya mahkûm edilmiş bir emektarınızın göğsüne, haşmetlû Büyük Britanya’nın bu en büyük nişanını, asalet ve sözün kaynağı ellerinizle takarak sizi zor vaziyette bırakmaktan nefsimi men ediyorum…’ dedikten sonra, ‘Nişanını takmak üzere üç adım atarak, bir ferde en büyük iltifatı göstermiş olan kralını şaşkın ve çaresiz bırakarak, sert adımlarla merasim salonunu terk etmişti…”(7).

Berkin Alevi Esma Sünni Olduğu İçin mi Bütün Bunlar?

Dolayısıyla; Türk Milleti’ni ayrıştırmak ve Türk Vatanı’nı parçalamak maksadıyla yazılmış  büyük bir senaryonun parçası olarak, Milli Ordu’ya kurulmuş kumpasın adı olan Ergenekon Davası kapsamında, üstelik de “Terör Örgütü Lideri”  olarak tutuklanıp 26 ay hapis yattıktan sonra tahliye edilen Sayın İlker Başbuğ’u, kıytırık iddialarla itham edenlerin, dönüp kendilerine ve taparcasına peşinden gittikleri adamlara bakmalarında fayda vardır.  Onlar ki; Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın cesedi musallada iken, bu gence rahmet ve ailesine başsağlığı dilemek yerine, aylar önce benzer bir olayda ölen 18 yaşındaki Mısırlı Esma’ya olan üzüntüsü dile getiriyordu Siirt şehir meydanında. Sebep, Berkin’in Alevi, Esma’nın İhvan mensubu Sünni bir Müslüman olması mı dersiniz? Doğrusu; çok acı olaylarla imtihan oluyoruz bu günlerde çok! Allah sonumuzu hayreylesin.

İstiklal Marşımızın kabulünün 93. yıldönümü vesilesiyle yazımızı Merhum Mehmet Akif’in duasıyla bitirelim: “ALLAH BU MİLLETİ BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZMAK ZORUNDA BIRAKMASIN…”

Ömer Sağlam

Kaynaklar:

1-http://www.zaman.com.tr/gundem_ilker-basbug-mescid-i-aksada_705322.html,

2- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20450090.asp & https://www.youtube.com/watch?v=BWpOEy3f3OI

3-http://www.nkfu.com/dizbagi-nisani-nedir/

4-http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=1447.0,

5-http://www.odatv.com/n.php?n=abdullah-gul-o-madalyayi-tasiyabilir-mi-1611101200,

6-http://www.dunyabulteni.net/haber/165171/dizbagi-nisani-tartismasi-neydi-

7-Cemal Kutay, Lavrense Karşı Kuşçubaşı, Neşreden: Mustafa Unan, Tarih Yayınları Müessesesi, İstanbul, 1965, s. 199-204.

http://www.turkishnews.com/content/2014/03/13/gulun-kabul-ettigi-dizbagi-nisanini-lawrence-bile-reddetmisti/

  
12634 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri