• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Hasip SARIGÖZ
hasipsarigoz@oncekultur.com
SUÇ VE SUÇA IŞTIRAK!
01/01/2018

26 Haziran 2017 günü gazetelerde ‘’Yok böyle vicdansızlık...’’ başlığı ile şöyle bir haber vardı:

‘’Koşmaktan yoruldu. Yürümekten tükendi. Sonunda kendini asfalta bıraktı ama onu otomobile bağlayan iplerden kurtulamadı. Bir köpeğin, sözde sahibi tarafından otomobilinin arkasına bağlanıp cansız bir beden gibi sürüklendiği görüntüler dehşete düşürdü.’’

Haberin görüntüsünde de bir otomobil ve arkasında ona bağlı yerde, asfaltta sürüklenen bir köpek ve bu görüntüyü çeken ve bu arabayı takip eden bir başka otomobil yer alıyordu.

Sosyal medyada köpeği sürükleyen otomobil sürücüsüne epey bir tepki yağmıştı.

04 Aralık 2017 günü ise önce sosyal sosyal medyada sonra da basında bir haber ve görüntü paylaşıldı. Bu görüntülerde bir insan müsveddesi (‘’hayvan’’ desem hayvanlara hakaret olur!) Erzincan şehir merkezinde bir bahçe duvarında yakaladığı bir yavru kediye işkence yapıyordu. Bu insan müsveddesi kediye yumruklar atıyor, daha sonra da muhtemel ki üzerinde dikenli tel bulunan duvara birkaç defa çarpıyor sonra da yere fırlatıp daha sonra da yerde can çekişen yavru kediye tekme atarak, hala ölmeyen kediyi yine tekmeyle üzerinden araçların geçtiği caddeye fırlatıyordu…

Görüntülerde bu cani bu cinayeti işlerken etrafında bulunun diğer üç dört insanın da bu cinayeti "seyrettiği" görülüyordu!

Yine aynı gün 04 Aralık 2017 günü yine sosyal medyada ve basında Mersin’de güpegündüz bir toplu taşım aracının, minibüsün içinde bir üniversite öğrencisi kızın şehir eşkıyaları tarafından kaçırıldığı haberi ve görüntüleri paylaşıldı.

Kamera kayıtlarına göre yine bu olay esnasında minibüste bulanan diğer yolcuların tamamının ve minibüs şoförünün ise olayı sadece "seyrettiği" görülüyordu…

Bu haberler sonunda kamoyunda asıl suçlu olarak köpeği sürükleyen otomobil sürücüsü, kediye işkence yapan insan müsveddesi ve kız öğrenciyi minibüsten kaçıran şehir magandaları, eşkiyaları suçlandı.

Bence asıl suçlu bunlar değildi.

Bence asıl suçlu olaya müdahale imkânı varken etmeyen diğer insanlardı. Asıl suçlu; arabasını hızlı sürüp bu öndeki otomobili durdurma imkânı varken durdurmayan, köpeğin sürüklenmesini seyreden, bununla da yetinmeyip bunu kameraya alan sürücüydü. Bence asıl suçlu insan müsveddesi kediye işkence ederken olayı hiçbir şey yapmadan seyreden diğer insanlardı... Bence asıl suçlu şehri eşkiyaları feryat figan halinde çığlık çığlığa eşkiyalara direnen genç kızı kaçırırken olayı seyreden diğer yolcular ve minibüs şöforuydü...

Bu olayları seyredenlerin bu olayların faillerinden, bu insan müsveddelerinden daha fazla sorumluluk ve suçluluk sahibi olduğunu düşünüyorum...

Çünkü toplumsal hastalığımızın tam da uç noktası burasıydı işte: Suçu seyretmek!

Anlatmak istediğimi bir örnekle de açıklamak istiyorum:

ABD’li sinema sanatçısı Jodie Foster'ın (pek kimse bilmez; Jodie Foster’ın asıl adı da Alicia Christian Foster’dir) Sarah Tobias rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında Oscar ve Golden Globe ödülü aldığı, bir oyunculuk dersi verdiği ve gerçek bir hikâye üzerine kurulu ‘’Sanık’’ isminde (Orijinal ismi: The Accused) 1988 yapımı bir filmi var. Filmin Almancasını izlemiştim ‘’Angeklagt’’ ismiyle. Tabii filmin adına neden ‘’Sanık’’ dendiği de anlamak zor. Çünkü filmdeki kadın sanık değil, davacıdır. Ayrıca filmde de tek bir sanık yok birçok sanık vardır.

Filmde Sarah bir barda üç kişinin tecavüzüne uğrar. Ancak kalabalıkça bir grup da tecavüze engel olmadıkları gibi, seyretmekle yetinmeyip bir de tezahürat yaparlar. Konu mahkemeye intikal eder. Tecavüz eden bu üç kişi ceza alır. Sarah karara itiraz eder. Seyredenlerin de ceza alması gerektiğini iddia eder. Ancak mahkeme kabul etmez. Sarah bu seyredenler için avukat tutar bir başka dava açar.

Sonuçta mahkeme bu seyredenlere tecavüz suçundan daha ağır ceza verir. Mahkeme başkanı final konuşmasında bu tecavüzü seyredenler için der ki; ‘’Tecavüze engel olma imkânları vardı, olmadılar, tecavüze engel olmadıkları gibi bir de alkışladılar, tecavüzcülerden daha da ağır ceza almaları haktır.’’

Sinema ve tiyatro gibi sanat dalları topluma ayna tutarlar, toplumun kendisiyle yüzleşme araçlarıdır. Bu anlamda filmin aslında topluma esas vermek istediği mesaj; ‘’bir suç karşısında sessiz kalanların aslında daha büyük bir suç işledikleridir.’’

Şimdi bu filmi burada bırakalım! Bir başka konuya geçelim. Çok değil, biraz, kaç yıl geriye gidelim:

Malum FETÖ’nün tezgâhladığı kumpas davaları vardı; Balyoz, Ergenekon, Amirallere Suikast, Casusluk vb. Bu davalarla TSK’nın kırk yılda yetiştirdiği pırıl pırıl, aydın, aydınlık generaller ve general olacak subaylar zindanlara tıkıldı, yıllarca zindanlarda çürütüldüler ve tasfiye edildiler…

(Bir not: Kamuoyu sadece bu tasfiyeyi biliyor… Bu görünür tasfiyeden önce bir görünmez tasfiye daha yaptılar. 2010 yılındaki YAŞ toplantısında pırıl pırıl bu generallerden terfi sırasında olanlar davaları devam ettiği için yasa gereği terfi edemediler, TSK de bu personeli emekli etmeyip koruma bahanesiyle tamamının görev sürelerini uzattı. TSK’da general sayısı sabit olduğu için bu grubun dışında kalan terfi sırasındaki aydın, Atatürkçü generallerin tamamını da emekli ettiler. O dönem terfi ettirdikleri az sayıda generalin çoğunu da 15 Temmuz’dan sonra darbeci diye tutukladılar!… Bir yıl sonraki 2011 YAŞ toplantısında da tutuklu generallerin tamamını emekli ettiler. Bu şekilde boşalan kadrolara da terfi ettirdikleri generallerin neredeyse de tamamını 15 Temmuz'dan sonra darbeci diye tutukladılar.)

Şimdi gelelim bu kumpas davalarının işbirlikçilerine;

O zamanki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa’da FETÖ’ya seslenerek şunları söylüyordu (Gazeteler, 22 Mart 2014): ''.... biz yıllardır sizinle birlikte sizin menfaatinize sizin hizmetlerinizi sevdiğimiz için her zaman sizin hizmetinizde olduk. Siz ne derseniz yaptık. .... sizi kollarımızın altında koruduk.''

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne demek istiyordu?

Arınç’ın söylediklerinin tercümesi şu: ''Biz bu FETÖ’nün hizmetinde olduk, bu FETÖ ne demişse yaptık, biz bu FETÖ’yü kollarımızın arasında koruduk. Bu FETÖ Ordu'ya kumpas kurarken biz de sadece seyretmedik, üstelik detekleyicisi, yardımcısı olduk.''

Cumhurbaşkanı da şöyle söylüyordu (3 Ağustos 2016, Olağanüstü Din Şûrası) (Özetle):
‘’Milletimiz meşrebi ne olursa olsun Allah diyen peygamber diyen en azından böyle gözüken herkesi desteklemiştir. Rahmetli Özal, Demirel, Ecevit, hatta biz bu yapıya destek olduk. Ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen bunlara yardımcı oldum. Yurtdışında yürüttükleri eğitim faaliyetlerinin hatırına bunlara müsamaha gösterdik. Hatta ve hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin.’’

Ama aynı Cumhurbaşkanı 2008 yılı 15 Temmuz’unda AKP grup toplantısı esnasında bu kumpas davasının aynı zamanda savcısı olduğunu söylüyordu.

Şimdi gelelim yine başta verdiğim Jodie Foster'ın ‘’Sanık’’ isimli filmine… Filmde ikinci davada tecavüzcülerden daha ağır ceza alan suçlular tecavüz olayını alkış tutarak sadece seyretmişlerdi…

TSK‘ne FETÖ tarafından tecavüz edilirken ise o zamanki hükümet sadece seyretmedi, yeri geldi savcı olarak, yeri geldi FETÖ savcılarına dokunulmazlık kazandırarak, yeri geldi FETÖ savcılarının altlarına zırhlı araçlar vererek TSK’nin elini ayağını tutarak FETÖ’nün TSK’ne daha kolay tecavüz etmelerini sağladılar…

TSK’da yaptıkları tasfiyelerle 15 Temmuz’a giden yolu hazırladılar, bu yola granitten kaymak gibi taşlar döşediler…

Hoş, bunların tecavüzüne maruz kalan sadece TSK değildi… Adalet’e de, hukuka da, miili eğitime ve devletin bütün kurumlarına da tecavüz ettiler. Adalet, bu tecavüz sonucu kötü yola öyle bir düştü ki sonunda hâkimi tutuklayan hâkimi de tutuklayan hâkimin tutuklandığı bir adalet haline geldi. (Gazeteler, 08 Mayıs 2017) Sanki şaka gibi, sanki tekerleme gibi…

Şimdi de hesabı hukuka değil de Allah’a vermeye kalkıyorlar, hukuktan değil de Allah’tan af diliyorlar…

Sadece bu kadar mıydı? Şimdi gelin 15 Temmuz 2016’dan sonrası gazetelerde ve TV’lerde yer alan itirafları bir daha hatırlayın…

Şimdi de gelin bu safları, aldatılanları, müsamahakârları, bu FOTÖ denen soysuzu zamanında alkışlayanları, yanında boy boy arz-ı endam edenleri, teee ABD’ye kadar gidip el etek öpenleri, ABD’ye gidenlerle selam gönderenleri, arkasından salya sümük ağlayanları, savunanları, aklayanları, bu hırsız ve din istismarcısı güruhun peşinde gidip beraber yürüyenleri, bu terör örgütünün savcılığını yapanları, bu güruhun adamlarını özenle ve itina ile devletin en önemli makamlarına yerleştirenleri ard arda bir sıralayın sonra da ''Sanık'' filminin son sahnesindeki mahkeme başkanının final konuşmasını bir hatırlayın:

‘’Tecavüze engel olma imkânları vardı, olmadılar, tecavüze engel olmadıkları gibi bir de alkışladılar, tecavüzcülerden daha da ağır ceza almaları haktır.’’

FETÖ; TSK’ne, adalete, hukuka, milli eğitime devletin bütün kurumlarına tecavüz ederken bunlar sadece seyretmediler, engel olmak bir tarafa; TSK’nin, adaletin, hukukun elini ayağını tutarak FETÖ’nün tecavüzüne yardımcı oldular.

Sakın ABD yargısı sizi yanıltmasın, çünkü bu yargı çağdaş bir hukuk sisteminde geçerlidir. Kabile toplumlarda olayı Allah’a havale edersiniz olur biter. Gerçi onlarda bile kenar-ı Dicle'de bir kurt kapsa bir koyunu, gelir de adl-i ilâhi Ömer'den sorar onu!

Ve düşünün ki iyi ki burası ABD gibi küffar bir toplum değilmiş diye şükredin. Şükür elhamdülillah Müslüman bir ülkede yaşıyoruz! Mehmet Akif, yaklaşık bir asır önce bugünleri görerek tespitini yapmıştı zaten: “Müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir!”

Daha dün, itiraf ettikleri gibi, FETÖ ile kol kola olanlar, FETÖ ile ''beraber yürüdük biz bu yollarda'' diye şarkı söyleyenler, FETÖ ile bir olup TSK'nin, hakkın, hukukun, adaletin ırzına geçenler, sözde ''barış'' diye diye PKK ile kol kola olanlar, ülkeye Habur rezaletini yaşatanlar, Oslo'da PKK ile görüşenler, valilere PKK'ya karşı operasyon yapmayın diye talimat verenler, İranlı bir yeni yetme bir zibidi devletin üst makamlarına milyonlarca EURO, milyonlarca Dolar tutarında rüşvet dağıtırken seyredenler; bugün bu suçları eleştirenleri FETÖ ile PKK ile beraber olmakla suçluyorlar... Hiç de komik olmayan mizah gibi, şaka gibi değil mi?

Bu yazı uzadı.. Konudan konuya geçtim. Bu yazıdan asıl amacım siyasi bir yazı yazmak değildi. Hele hele bir filmi bahane ederek bir siyasi partinin FETÖ ile olan ilişkisi hiç değildi. Çünkü yazımda da bahsettiğim gibi bu konu Allah'a havale edilerek kapanmıştır! Tekrar tekrar açıp da terbiyesizlik etmenin bir manası da yoktur! Değil mi?

Bu yazıdan asıl amacım başta anlattığım köpeği sürükleyen otomobili kameraya çeken diğer sürücüye, bir insan müsveddesi bir yavru kediye işkence yaparken, bir genç kız güpegündüz şehir içinde bir toplu taşım aracından kaçırılırken seyreden diğer insanlara dikkati çekmekti!

İşte asıl suçlu o seyreden insanlardı.

Çünkü olaya müdahale ederek olaya engel olma imkânları varken etmemişlerdi!

Bu yazıdan asıl amacım bu olayları seyredenlerin, bu olayların faillerinden, bu insan müsveddelerinden daha fazla sorumluluk ve suçluluk sahibi olduğunu vurgulamak, hatırlamak, hatırlatmaktı...

İşte bu yazıdan asıl amacım toplumsal hastalığımızın tam da uç noktası olan bu konuya dikkati çekmekti: Suçu seyretmek suça iştirak etmek demekti ve suçu seyretmek faillerden daha büyük bir sorumluluk altına girmek demekti ve ceza olarak da o suçtan daha büyük bir cezayı haketmekteydiler.

Aslında benim bu kadar uzun uzun anlatmak istediklerimi Albert Einstein bir cümleyle ifade etmişti: ‘’Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer; kötülük yapanlar yüzünden değil, durup seyreden ve onlara ses çıkarmayanlar yüzünden.’’

Sayın Osman Aydoğan'dan alınmıştır.

05.12.2017



696 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

!!!!TERÖRİST!!! - 06/02/2021
Terörist! Daha önce hiçbir döneminde bu kadar çok konuşulmamıştı.
PARTİ ORDUSU OLMAK… - 23/01/2021
Eskiler hatırlarlar. 12 Eylül 1980 öncesiydi… Ve Ordu’da görevli personelin bıyık bırakma serbestisi vardı. Aynı dünyanın diğer ordularında olduğu gibi, bizim subay ve astsubaylarımız da (sakal değil ama) bıyık bırakabiliyorlardı.
PAZARLIK… - 11/01/2021
Şimdi ortada bir seçim var mı? Yok. Peki, Hükümet tarafından sürekli ne deniliyor? Seçim zamanında yapılacak... Yani 2023'te... Fakat görüyoruz ki, AKP'li Cumhurbaşkanı, bazı partilerle açık açık seçim ittifakı görüşmeleri yapıyor...
HAKARET - 04/12/2020
Vatansever subaylarımızı, bir bir fişlediler! Direnir gibi olanları, medyalarını da kullanarak fena halde dişlediler! Siz casussunuz dediler! Siz, fuhuş çetesi kurdunuz dediler!
BASKIN! - 27/11/2020
Devlette liyakat biterse, lakayitlik baskın verir! Adalet biterse, zulüm baskın verir! Doğruluk biterse, yalan baskın verir! Tarafsızlık biterse, yandaşlık baskın verir!
BAYRAMI KUTLANACAK BİR CUMHURİYET KALDI MI? - 29/10/2020
Eğer AKP tarafından, daha önceden de defalarca olduğu gibi herhangi bir engellemeye gidilmezse; bütün illerimizde, il merkezlerimizden kasabalarımıza ve hatta köylerimize kadar her yerde kutlamalar yapılacak, şenlikler düzenlenecek...
HESAPLAŞMA… - 03/10/2020
Dertleri her neyse; Atatürk'le, İnönü'yle ve Cumhuriyet'le sürekli olarak bir hesaplaşma içindeler.
BIRAKIN KARAADA’YI, DONUMUZA KADAR ALIRLAR! - 03/10/2020
Ortalık çalkalanıyor… Ege ve Akdeniz’de tansiyon yükselmeye ve sular da iyice ısınmaya devam ediyor!
ASIL HEDEF NE OLMALI? - 03/10/2020
Can Azerbaycan’ın vatan topraklarının %20’sini, tam 30 yıldır işgal altında tuttuğu ve babasının çiftliği gibi kullandığı yetmiyormuş gibi, 12 Temmuz 2020’den itibaren Azerbaycan’a tekrar saldırmaya başladı.
 Devamı
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri