Yine eski sayılabilecek, 06.02.2007 tarihli bir yazımızı paylaşalım.

Bu yazıda, geçmişte Türkiye’de yaşanmış şekliyle sağ-sol ayrımını ele almışız ve Gülen Cemaatinde ona benzerliğini ortaya koymuşuz. Peki, günümüzde Gülen Cemaati öyleyken, Ak Patiyi destekleyen kişilerin toplumdan ayrışmasına ne demeli?

***

DERİN SİYASET SAHİPLERİ

Bir zamanlar kimi vaazcılar, devleti, sistemi camilerde yerden yere vururlardı. En fazla da deri toplanacağı zamanlarda. Türk Hava Kurumu hakkında ‘’kurban derilerinin parasıyla içki içiyorlar, paralarınız haram işlerde kullanılıyor’’ vb. şeklinde açık propaganda yapılırdı. Yapılırdı da, ne oldu? Buna karşı, THK uçak projesiyle anlamlı bir çıkış yaptı mı? Hayır.

Zaman içerisinde uygulanan bu propaganda, şekli yön değiştirerek hücrelere kaydı. Açıkken kapalı konuma geçti, diyebiliriz. Kendilerine yeni yöntemler buldular. Doksan dört ülkeye yayılan örgüt, yeni yerler, yeni insanlar keşfetmeye başladı. Türkiye imajını kullanarak, vatandaştan topladıkları paralarla yurt dışında okul, yurt açarak oradaki örgütlenmesini yaptılar. Derken ABD ile ilişki...  Ve bu ilişki neticesinde iş daha da gelişerek Kur-an’ı Kerim’i Tevrat ve İncil ile harmanlayarak yeni bir kitap ortaya çıkartılmaya varır… Temiz kalpli Anadolu insanı bunlara kamyonunu, traktörünü, hayvanını, bileziğini, yüzüğünü satarak, gelirinden her ay belli bir oranını vererek maddi destek olur ve olmaya devam eder….  

Anadolu insanı Gülen'e destek oldu da ne oldu?

Olan şu;

Allah’ın uzak durun dediği Yahudi ve Hıristiyanlarla yakınlaşma başladı. Müslümanlığın ilk şartı olan Kelime-i Şahadet’ten Hz. Muhammed (s.a.v) kaldırılıp O'nun yerine Gülen’in geçtiği ortaya çıktı (Yanardağ, sa. 66). Peki, Anadolu insanı bunun için mi Gülen’i destekledi? Elbette hayır.

Fakir çocuklar okusun, gurbette sahipsiz kalmasın, ülkesine hizmet etsin, diye destekledi. Bunun böyle olduğunu bir zamanlar Gülen’in sağ kolu olan otuz beş yıllık yol arkadaşı Sayın Nurettin Veren açıklıyor (Yanardağ, sa.29).

Gülen’in okullarına giden çocukların anne ve babalarına düşman olabilmeleri, bana sağ-sol olaylarının yaygın olduğu dönemleri hatırlattı. O zamanlarda da bazı çocuklar ailelerine düşman edilmişti (Yanardağ. sa.87). İhtilal oldu, sağ sol bitti. Çocuklar anne ve babalarına hürmetkâr oldu derken, benzer yapılanmanın başka şekilde devam ediyor olması çok düşündürücü?

Veren’in anlatımına göre, Papa’nın elini öpen Gülen dese; ‘’anneni babanı kes, sevap olduğuna inanarak kesecek” insanlar yetişiyor (Yanardağ, sa.71).

Kutb-ul Akab, yarı Tanrı bir insan olduğunu belirtilen Gülen’in örgütlenme şekli belli statüdekiler birbiriyle görüşecek şekilde, herhangi bir şekilde üst statü ile görüşmek yasak.

Merdan Yanardağ’ın Kanal Türk’te yayınlanan programının deşifresi olan kitap çok önemli sonuçlara ulaşılabilecek önemde. Türk insanının okuyup kendine göre yorumlaması geleceğimiz adına gerekli, diye düşünüyorum…

Resmin bütününe bakıldığında, aslında orta yerde, uluslararası derin bir siyasetin saklı tutulduğu anlaşılıyor… Gün geçtikçe ülkeyi bataklığa çeken!

Saygılarımla…

Orhan Kaya

Kaynak:

Yanardağ, Merdan Fetullah Gülen Hareketinin Perde Arkası, Türkiye Nasıl Kuşatıldı? Beşinci baskı, Siyah Beyaz Basım Yayın Dağıtım, İstanbul, Aralık 2006,

(2): http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=06.02.2007&Newsid=107191&Categoryid=1

(Bu yazı kuvayimilliyet net sitesinden arşivlenmiştir.)