• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.142532.2713
Euro34.804134.9436
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Mustafa Sevimli: ASSUBAYLARA YAN ÖDEMELERDEKİ EŞİTSİZLİK. VE ASSUBAY EYLEMLERİ

ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR

Birinci Bölüm " Assubaylar Yan Ödemeleri Az Buldu " dan özet hatırlatma

1975 Yılı Ocak' ta yeni düzenlenen ve uygulamaya konulan yan ödemeler başlığı altında toplanan, iş güçlüğü,iş riski ve teminindeki zorluk nedeniyle verilecek tazminat ödentilerinin,tarifine uygun olmadığı ve sınıfımız aleyhine aşırı eşitsiz düzenlenmiş oluşu,assubayların tepkilerine yol açtı.Birçok yerde iki gün göreve gitmeme olayı oldu.

......................................

Olaylardan sonra,bazılarımız tutuklanmak üzere mahkemeye götürüldük. Hukuken yöneltilen suç, "sözleşerek görevden toplu firar" idi.

Yargılama duruşmaları başlayıncaya kadar, yaklaşık iki ay tutuklu kaldık.

:::::::::::::::::::::::::::::::

İKİNCİ  BÖLÜM

Tutuklama kararına yazılı itirazımız, üst mahkemece red edildi.Tutuklama  nedeni olan suç eylemi"sözleşerek görevden toplu firar"ın yasadaki tanımına uygunluğunu aramızda sürekli tartıştık,yorumladık.Fakat doğru kabul edilebilecek,tam cevabını bulamadık.

Firar suçunun kesinleşmesi için,iki günden fazla (galiba en az altı gün) bir göreve gitmemenin oluşması gerekiyordu.

Sivil sektörde, iki gün işe gitmemek, iş sözleşmesinin iptali yetkisini veriyordu. Devlet memurlarında ne olduğunu bilmiyorduk. Fakat hapis cezası olamazdı. Muhtemelen disiplin kabahati ve ücret cezası olabilirdi.Bize ülkemizin vatandaşından ayrı,özel bir ceza uygulanacaktı. 

Bazı arkadaşlarımız, tutukevi yapısının, yasadaki tanımına uymadığına itiraz ederek, uygun tutukevine gönderilmek istediler.

Bunda direnerek, kabul edilen yapıdaki tutukevine götürüldüler.

Bu arkadaşlarımız, hak arama konusunda ısrarla takipçi, idealist, kendini bilgi ile donatmış, asıl görevinde de başarılı,bilinçli Assubaylar idi.

Özellikle, onlar da dahil olarak,hepimizin bir arada oluşu,bizlerin kendimizi daha güçlü ve kararlı hissetmemizi,birçok konuyu paylaşmak,bilinçli davranmak niteliğini sağlamıştı.

Zaten birçoğu bu olayın sonucuyla ya da ileriki yıllarda istifa veya olmadıysa çeşitli yöntemlerle aramızdan ayrıldılar.

Bu gibi arkadaşlarımız, yeniden başladıkları yaşam kavgalarında hep başarılı olarak, iyi konumlara geldiler.

Onları her zaman saygıyla ve gurur duyarak hatırladık.

Duruşmalar boyunca, mahkeme heyetinin arka tarafında büyük harflerle yazılı, " A d a l e t  M ü l k ü n  T e m e l i d i r "  

deyişini anlamaya çalıştık. Mülk, kelimesinin( mal )değil, ( devlet )anlamında olduğunu öğrendik.

Bu nedenle önceleri yanlış ve olumsuz yorumlar yaptık.

( Adalet Malın Temelidir ) Mal, güç idi. Acaba adalet, mal gücü üstüne mi kuruluydu.Yani adalet( gücü )olan için mi vardı.

Fakat biz" emir demiri keser "gibi peşin yargılı, dayatmacı yetkilerden daha çok hukukun üstünlüğüne, tarafsızlığına ve bağımsızlığına inanıyorduk. Devlet, ADALET temeli üzerine kurulmuştu. "Devlet Baba" evlatlarına, gözetici ve adil olacaktı.

Kusurumuzu af etmese de, bizi mağdur etmeyecekti. Buna çok inanıyorduk.

Ayrıca, gözleri bağlı, adalet meleğinin elindeki terazi dengede kalmalı idi.

Duruşmalar başlamadan önce, ceza kararının belli olduğu söylentisi konuşulmaktaydı. Mahkeme sonundaki karar, söylentinin doğruluğunu gösterdi.

Bu söylentiler, adil yargılanacağımız inancını sarsmıştı. Böylece, yargının savunma ayağı'nın işlemeyeceğini düşünmeye başlamıştık.

Avukatımızın da sözcükleri bağlanmış, birşeyler söyleyemez duruma gelmişti.

Adaletin, gözünün kör olduğu tanımına, topal oluşu da eklenmişti. Kör-topal duruşmalar'ın varacağı sonucun adil olabileceğini tartışmaya da gerek olmamalıydı..Adalet meleğinin gözündeki örtü açılıp, işlemeyen savunma ayağı ve terazinin dengesini görmesi sağlanmalıydı.

Uzun tutukluluk günlerinde ve duruşmalar boyunca, adalet lakabıyla anılan bu hilkat garibesini aramızda yorumlamaya

( pardon -yoğurmaya -)çalıştık. Karşı çıkan bazı arkadaşlarımıza inat,vıcık vıcık olup,cılkı çıkasıya yoğurduk.

Yasal hakkımızı ararken bizi suçlu durumuna düşüren hak'sızlık, hukuk'suzluk ve adalet'sizlik üzerinde oturduğu görülemeyen, ne-i düğü belirsiz bu sistemsizliği istediğimiz gibi yorumlayabiliyorduk. Bu bizlere, yapay da olsa bir çeşit rahatlama veriyordu.

Bazı arkadaşlarımız, yorumlama işlemini, bu gibi kavramların, ikinci katta,( üç numaralı )odaya tıkılıp, giriş katında marka attırıldığı boyutuna kadar abartmışlardı. Canım, hiçbir kavramın karizması( ! )bu kadar da yerlerde olmamalıydı, değil mi ya..

Kitaplarda anlatılana ve sözlük açıklamasına hiç benzemediyse de bu yeni görünüşüyle, bizim durumumuza tam denk gelmişti.

Duruşmalarda, mahkeme başkanın iki yanındaki mahkeme üyeleri ile birbirine yaklaşarak, ne konuştuğunu ve başlarını( olur, evet, tamam )anlamında sallamaları, aramızda merak konusu olmuştu. Bizler, bunu da kendimize göre seslendirerek, espiri konusu yapmıştık.

Ceza kararı belli olduğuna göre, herhalde duruşma ve karar hakkında değil,özel birşeyler konuşulduğunu düşünüyorduk. 

---  Bu  akşam, şehir kulübüne gider miyiz.   --- Olur, olur.. 

---  Biz ikimiz, akşam kulübe gidiyoruz, sen de gelir misin,  --- Evet, tamam...gibi olabilir miydi acaba. 

Emir testeresinin, demiri nasıl kestiği bilinmez, fakat bizim hapishane rezervasyonunu peşin kestiğinden ,

hukuk'suzluğu istediğimiz kadar yoğurma özgürlüğümüz vardı. Adalet meleğinin terazisinin ne tarafa bastığı da önemsizdi.

Arkadaşlarımızın çoğunluğu, iki gün göreve gitmeyişini, değişik nedenle ifade etmesine karşın, herkes aynı cezayı aldı.

 

Bu ifadelerden, hepimiz arasında ilginç bulunan üç tanesini,anlatımda traji-komik bir tad olması için ve devamı ile...

...gerçeği vurgulayan ifademizi, üçüncü bölümde aktaracağım.

Saygılarımla, / M.S / ŞUBAT 2008 Mustafa Sevimli

      ÜÇÜNCÜ  BÖLÜMDE  DEVAM  EDECEK

 

              Üçüncü Bölüm YAN  ÖDEMELERDEKİ  EŞİTSİZLİK

***


YAN  ÖDEMELERDEKİ  EŞİTSİZLİK

Birinci Bölüm   :  Assubaylar Yan Ödemeleri Az Buldu

İkinci  Bölüm   :  Adalet Mülkün Temelidir

Özet Hatırlatma :

1975 Yılı Ocakta yeni düzenlenen ve uygulamaya konulan, yan ödemeler başlığı altında toplanan, iş güçlüğü,

iş riski ve teminindeki zorluk nedeniyle verilecek tazminat ödentilerinin, tarifine uygun olmadığı ve

sınıfımız aleyhine aşırı eşitsiz düzenlenmiş oluşu, assubayların tepkilerine yol açtı.

Birçok yerde iki gün göreve gitmeme olayı oldu.

.......................................

Olaylardan sonra bazılarımız tutuklanmak üzere mahkemeye götürüldük.

Hukuken yöneltilen suç "sözleşerek görevden toplu firar" idi.

Yargılama duruşmaları başlayıncaya kadar, yaklaşık iki ay tutuklu kaldık.

........................................

Tutuklama kararına yazılı itirazımız, üst mahkemece red edildi

Tutuklama nedeni suç eylemi olan "sözleşerek görevden toplu firar" ın yasadaki tanımına uygunluğunu

aramızda sürekli tartıştık, yorumladık. Fakat doğru kabul edilebilecek, tam cevabını bulamadık.

Firar suçunun kesinleşmesi için, iki günden fazla ( galiba en az altı gün ) bir göreve gitmemenin oluşması gerekiyordu.

.....................................................

Duruşmalar boyunca mahkeme heyetinin arka tarafında büyük harflerle yazılı,

"Adalet Mülkün Temelidir" deyişini anlamaya çalıştık.

.....................................

Duruşmalar başlamadan önce, ceza kararının belli olduğu söylentisi konuşulmaktaydı.

Mahkeme sonundaki karar, söylentinin doğruluğunu gösterdi.

....................................

Arkadaşlarımızın çoğunluğu, iki gün göreve gitmeyişini, değişik nedenle ifade etmesine karşın, herkes aynı cezayı aldı.

Bu ifadelerden aramızda ilginç bulunan üç tanesini, anlatımda traji-komik bir tad olması için ve devamı ile

gerçeği vurgulayan ifademizi üçüncü bölümde aktaracağım.

.....................................

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Arkadaşlarımızdan biri, bu iki günü kız arkadaşıyla, hiç dışarı çıkmaksızın, evde geçirdikleri ve

olaylardan haberi olmadığı, şeklinde açıklaması, inandırıcı bulunmadı ve gülüşmelere neden oldu.

Böyle yüksek bir performansın da  ( ! )  kurtarıcı olmadığını anladık. 

Aynı evde kalan iki bekâr arkadaşdan biri , " Sabahları erkenden evden ayrıldığını,

akşama kadar biryerlerde oyalandığını, ev arkadaşıyla hiç karşılaşmadığını " söyledi. 

Mahkemenin " Birbirinize, göreve niçin gitmediğini, sormadınız mı. "

şeklindeki sorusuna " Birbirimizle konuşmuyoruz." şeklindeki cevabı mahkeme heyetini,

bu iki arkadaşın, birbiriyle dargın olabileceği konusunda çokça düşündürdü. 

Diğer bir arkadaşımızın, " Ben, suçsuzum Abi .." tarzındaki hitabını, mimik, hareket ve ses tonuyla da desteklemesi,

duruşma salonunda derin bir sessizliğe ve mahkeme heyetinin birbirine bakışmasına neden oldu.

İddianamedeki suçlamayı reddeden böyle ifadelere karşılık, görevli savcı, diğer kanıtlarla birlikte,

halen sitemiz ana sayfa alt kısımında yayınlanan Birinci Bölüm yazımın konu başlığı, Hürriyet Gazetesi ' nin

olay günlerinde yayınlanan, " Assubaylar Yan Ödemeleri Az Buldu "  haberini de kanıt olarak sundu.

 

Mahkeme bize,  " 14 - 15 Ocak 1975 günlerinde, iki gün göreve gitmemişsiniz, neden.?. "  şeklinde bir soru yöneltiyordu.

Biz , bir grup arkadaş, göreve gitmeme nedenini ,

" Yan ödemelerdeki aşırı eşitsizlik nedeniyle,

moralim bozulduğundan, iki gün göreve gitmedim " şeklinde yanıtladık.

İfademizin tümü bu kadardı, ek anlatım yapmadık.

Yazılı ve sözlü ifademizde, sadece bunu tekrarlayıp, gerçeği vurguladık .

Duruşma salonunda ses düzeni bulunmadığından, sesimizi duyurmak zor olmaktaydı.

Fakat bu ifademizi bağırarak tekrarlamak, bizim için kolay ve keyifli idi.

Bu şekilde ifade veren arkadaşlarımızla, özellikle birarada oturmuştuk.

Aramızdan biri, ifade vermek için ayağa kalktığında, yazman görevlinin hemen yazıya başlaması,

kendisinin, yargıç  tarafından sıkça azarlanmasına neden oluyordu.

Olayın nedeni, herkes tarafından bilindiğinden, çaresizce saptırmaya çalışmak, gerçeğimizi reddetmek olacağından,

en azından sorunumuzun bu yolla belgelenmesi için, kısaca gerçeği dile getirmek, en akılcısı olacaktı..

Zaten, suç ve ceza sabit olduğundan, sonuç değişmeyecekti ve de öyle oldu.

Duruşmalarda, ara karar ile tutukluluğumuz kaldırıldı.Yargılama, tutuksuz olarak sürdü.

Mahkeme başkanı tahliye kararını okuduktan sonra bir arkadaşımızın, 

" Yaşasın Adalet " diye bağırması salonda sessizlik ve çok belirgin  a c ı   b i r   t e b e s s ü m  oluşturdu.

Arkadaşlarımızın bazıları henüz bir - iki yaşında, bebe babası idi.

Tutukluluktan, eve geri döndüğümüzde, birçok arkadaşımız çocuğunun kendisini unuttuğundan yakınmıştı.

Ne ilginçtir ki, aynı yakınmaları, henüz bir yıl geçmemiş olan Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra da yaşamıştık.

 

Harekâtta da uzun zaman ayrı kalmış, dönüşte çocuklarımız tarafından yadırganmıştık.

O günlerde Kıbrıs'a barış götürmüştük. Nice şehitlerimizle... Nice gazilerimizle...

Ve de nice uzun ayrılıklarımızla... Çocuklarımıza yabancılaşacak kadar... Şimdi aynını tekrar yaşıyorduk.

 

Bu defa niçin, neden böyle olmuştu.?.Kendimiz için barışı kazanabilecek miydik, nasıl.?.

""Yargılama sonunda, olaya katılan herkes, dört ay hapis cezası aldı.

Emsallerine göre bir yıl sonra terfi ederek görev yaptı.

Bazı arkadaşlarımız, mahkeme kararından önce görevden ilişkisi kesilerek, aramızdan ayrılmıştı.

Ceza kararının bu şekli, duruşmalardan önce söylenti olarak, ısrarla konuşuluyordu.

Böylece, konuşulan söylentinin, gerçeğin kendisi olduğu anlaşıldı .""

Kalan hapis cezasını, sonraki zaman içinde tamamladık.

Saygılarımla . Hoşçakalınız .  / M.S /  ŞUBAT 2008

12 02 2008

Mustafa SEVİMLİ    

NOT :  1975 ' in Sonuçları  ve  yaşam birikimlerimle, deneyimlerimi .  

            uygun zamanlarda, sitemiz sayfalarında sizlere iletmek istiyorum. 

Kaynak:

http://www.emekliassubaylar.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1247&Itemid=
88888995&mosmsg=Yorumunuz+kaydedildi.Site+y%F6netimi
+taraf%FDndan+incelendikten+sonra+yay%FDnlanacakt%
FDr.&mosmsg=Oylama+i%E7in+te%FEekk%FCrler%21

Yazarın diğer yazıları için bağlantığyı tıklayınız

http://www.denizastsubay.com/yazarlar/3-mustafasevimli

  
2125 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri