Clarke ve Yayla: Erdoğan'ın ölümcül kör noktası

İslam devletinin kendi kendini ilan eden hilafetinin çöküşü, aşırılık yanlısı grubun bir zamanlar kutsal alanını koruduğu iki ülke olan Irak ve Suriye'ye fayda sağladı, ancak aynı zamanda kaçan savaşçıların gidebileceği ülkeler için de bir tehdit.

Bu listenin başında Türkiye, hem Irak hem de Suriye'nin bitişiğinde olduğu için kaçan birçok İslam devleti militanı için mantıklı bir iniş noktası.

Şubat ayının başlarında, New York Times, “binlerce” İslam Devleti savaşçısının Irak ve Suriye'den kaçtığını, önemli miktarda da “Türkiye gibi ülkelerde saklandığını” bildirdi.

Bu tespit yeni bir şey değil. Times muhabiri Rukmini Callimachi'nin Almanya'dan eski bir savaşçıyla yaptığı 2016 tarihli röportajda, İslam devletinin kasten yüzlerce savaşçısını Türkiye'ye gönderdiğini ortaya koydu. Sınırın her iki tarafındaki kaçakçılar, İslam devleti savaşçıları da dahil olmak üzere, Suriye'den Türkiye'ye, bazı durumlarda Kürt savaşçılarına rüşvet vererek, Suriye demokratik güçleri tarafından kontrol edilen topraklardan geçmeye devam ediyor.

İslam Devleti'nin İstanbul'daki Reina gece kulübüne 01 Ocak 2017’nin erken saatlerinde yaptığı ölümcül saldırının ardından -39 ölü ve 71 yaralı olan bir saldırı- grubun Türkiye'de sağlam terörist hücreler kurduğu ortaya çıktı.

Türkiye'de iki tip hücre yapısı vardır: Türklerden oluşanlar ve yabancı savaşçılar tarafından insanlı olanlar.

Yabancı savaş hücreleri; öncelikle Kafkasya'dan militanlar, Çin'den Uygur Türkleri ve eski Sovyetler Birliği'nden Orta Asyalıların yanı sıra kaçan Arap ve Avrupalı İslam devleti savaşçılarından oluşuyor.

İstanbul, Sünni Hilafetin önceki yeri olarak birçok Müslüman için tarihsel bir öneme sahiptir. İslam devletinin halifeliğini Türk topraklarında yeniden kurmayı gerçekçi bir şekilde ummaması, savaşçılarının Türkiye'ye istikrarsızlık getirmeyeceği anlamına gelmez; onların sadece varlığı (bile) ülkeyi istikrarsızlaştıracak.

Artan sayıda İslam devleti savaşçısının kök salmaya çalışmasıyla, Türk polisi ve askerlerinin onları kökünden çıkarmak için teşebbüsü çatışmaları hızlandıracak.

Geçtiğimiz yıl İslam devleti, belki de güvenlik güçlerinin incelemesini önlemek için Türk topraklarına saldırı başlatmada çok daha temkinli davrandı.

Yüzlerce olduğu tahmin edilmekte olan İslam devleti savaşçıları giderek artan sayıda, ancak büyük olasılıkla Türk polis ve askeri onların kökünü kurutma teşebbüsü ile gelecekteki çatışmaları önlenebilecek.

Türk topraklarından bir saldırı yapılabileceği ihtimali de var, neredeyse bir patlayıcı cihazın bileşenleri geçen Ağustos ayında Türkiye'den Avustralya'ya havayoluyla gönderildiğinde olduğu gibi.

Türkiye, gelecekteki saldırıları planlamak için bir lojistik merkez olarak hizmet edebilir. Afganistan, Libya ve Somali gibi birçok terörist sığınak alanının aksine, Türkiye başarısız bir devlet değildir

Bu önemlidir çünkü militanlar iletişimlere daha kolay ve daha güvenilir erişime sahiptir, ulaşıma ve mali ağlar nedeniyle Türk vize işlemleri kolay, kapsamlı havayolu bağlantıları ve finansal izleme sistemlerindeki eksiklikler. Silahlı Kuvvetler ve polis üyeleri de dâhil olmak üzere, Türkiye'nin güvenlik güçleri arasında yolsuzluk ve suç ortaklığı, rüşvet ve zorlama karışımı ile daha fazla erişimi kolaylaştırıyor.

Bazı Türk siyasetçilerinin ve güvenlik güçlerinin üst düzey üyelerinin İslam devletine karşı istekli olmaları da şüphelidir. Şubat ayı başlarında, Diyarbakır'ın “Emiri” ve İstanbul, Ankara ve Gaziantep'te bombalı saldırılara karışan militanlar da dahil olmak üzere 10'dan fazla yüksek profilli İslam devleti üyesi hakimler tarafından aniden serbest bırakıldı. Birçok durumda, grubu birincil tehdit olarak görmeyen Türk istihbarat yetkilileri, savcıların kendileri için son derece uzun hapis cezası istemesine rağmen, tehlikeli şüphelilerin gitmesine izin vermek için yargıya baskı yaptı. Türkiye, Suriye'deki Kürtlere saldırmak için binlerce eski İslam devleti savaşçısını işe almakla suçlandığından, bazıları İslam devleti üyelerinin açıklama yapmadan serbest bırakılmasının Türk istihbarat servisi ile yapılan arka kapı anlaşmasının bir sonucu olabileceğini düşünüyor. (One of us left the Turkish police force out of a refusal to work with President Recep Tayyip Erdogan's government and allow foreign fighters to pass through the southern Turkish city of Sanliurfa.)

Türkiye, Suriye'deki Kürtlere saldırmak için binlerce eski İslam devleti savaşçısını işe almakla suçlanıyor.

Son on yılda Türkiye, Irak ve Suriye sınırındaki büyük şehirlerde, kasabalarda ve köylerde İslam devleti ve El Kaide de dahil olmak üzere selefi cihad gruplarına yoğun destek veren bir ülke haline geldi. Türkiye'de iç istikrar, radikalleşme eğilimlerine, Türk nüfusu (ve büyüyen mülteci nüfusu) arasında cihad için çeşitli derecelerde desteğin gelecekte nasıl ortaya çıkacağına ve ulusötesi Kürt ayaklanmasının yoğunluğuna bağlı olacaktır.

İslam devletinin yarattığı tehdit, polis, Jandarma ve ordunun bölümleri de dâhil olmak üzere terörle mücadele ve istihbarat güçlerinin yerini alan başarısız Temmuz 2016 darbesinden sonra Erdoğan'ın tasfiye edilmesiyle birleşti. Sonuç olarak, nispeten deneyimsiz ve eğitimsiz askerler, karmaşık bir düşmana karşı terörle mücadele operasyonlarını yönetmekle görevlendirildi.

Bir diğer konu da Erdoğan'ın öncelikleri, öncelikle iktidarı pekiştirmek ve 2016 darbe girişiminde şüpheli işbirlikçilerini tasfiye etmeye devam etmek etrafında dönüyor, Kürt militanlarıyla savaşmanın yanı sıra, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve Suriye'deki müttefikleri de dâhil olmak üzere, Halk koruma birimleri (YPG). Türk ordusunun Suriye'nin kuzeyindeki Afrin'e son müdahalesi bunun en önemli örneğidir.

İslam devletinin son birkaç yıldır Türkiye'de varlığını yavaş yavaş artırmasına rağmen, İslam devleti bağlantılı teröristlerin tehdidine karşı koymak Erdoğan'ın gündeminde düşük görünüyor. Bu durum özellikle İslam devletinin Suriye'deki Kürt gruplara karşı savaşarak Türkiye'ye yardım etmesi durumunda, Türkiye'nin algılanan başlıca düşmanı, Kuzey Suriye ve Batı Irak'ta olduğu gibi çatışma boyunca çeşitli noktalarda olduğu gibi.

Erdoğan'ın Türk topraklarına İslam devleti savaşçılarına karşı sürekli hoşgörüsü pasif destek ve zımni onay anlamına geliyor. Türkiye'yi evreleme alanı olarak kullanan bu savaşçıların yarattığı tehlike, şu anda Kürt terörizminin yarattığı tehlikeden çok daha korkunç bir tehdide dönüşebilir. Bu nedenle Kürtlerle savaşmak için İslam Devletine tolerans göstermek tehlikeli ve miyop bir politikadır. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri ile terörle mücadele, işbirliği ve vizesiz seyahat konularında ilişkileri daha da zorlayacaktır. Ve İslam devleti kritik bir kitleye ulaştığında, bir zamanlar Pakistan tarafından desteklenen çeşitli militanlar nihayetinde Pakistan devletine ve güvenlik güçlerine karşı öfkelerini çevirdikleri gibi, ev sahibine karşı dönebilir.

O gün geldiğinde, radikalleri barındırmak artık Erdoğan ve destekçileri için geçerli olmayacak. Ama bu noktada çok geç olacak. Erdoğan'ın İslam devleti tehdidini görmezden gelme isteği, nihayetinde siyasi ölümüne yol açan şey olabilir.

16 Şubat 2018 - RAND

Hazırlayan: Colin P. Clarke ve Ahmet S. Yayla

--‐------------------------------------------------------------

Colin P. Clarke, kâr amacı gütmeyen, partizan olmayan RAND Corporation'da siyaset bilimci ve Lahey'deki Uluslararası Terörizmle Mücadele Merkezi'nde yardımcı olarak çalışmaktadır.

Ahmet S. Yayla, Georgetown Üniversitesi'nde yardımcı doçent ve Türkiye'de eski bir terörle mücadele polis şefi.

Bu yorum ilk olarak 15 Şubat 2018'de Dış Politika'da yayınlandı. Yorum, RAND araştırmacılarına profesyonel uzmanlıklarına ve genellikle hakemli araştırma ve analizlerine dayanan içgörüleri iletecek bir platform sunmaktadır.

--‐------------------------------------------------------------
RAND Kaynak: https://www.rand.org/blog/2018/02/erdogans-fatal-blind-spot.html?fbclid=IwAR2pCtzICYa9cuO0fMk2wHnBZsLEAZ6skfjm9eeiy1xn1mJNk9b6wipS0hQ

***
MAKALEYE İLİŞKİN HABERLER:
-------------------------------------------------------------------------

PERİNÇEK: ‘CIA BAĞLANTILI TERÖRİSTLER, EL BAB'DA TÜRK ASKERİNE KARŞI SAVAŞTI'

"Doğu Türkistan İslami Partisi ile CIA'in doğrudan bağlantısı var" diyen Perinçek, "Amerika'nın kalkıp da Çin'e güçlü, etkili bir taarruzda bulunmaya şansı yok, yapabileceği ancak Çin'i taciz etmekten ibaret olur. Anlaşıldığına göre de, ABD böyle bir siyaset izliyor. ‘Çin'i ne kadar uğraştırırsam ne kadar onlara problem yaratırsam, bana o kadar iyidir' diyor. Doğu Türkistan İslami Partisi'ni de bu amaçla destekliyor. Bu tacizi yapmak için El-Kaide, El-Nusra gibi onun içindeki Uygur kökenli teröristleri kullanmaya çalışıyor. Bu örgütlerin içinde binlerce Uygur terörist de var. Bunlar Türkiye'de de bazı terör eylemleri yaptılar ve 29 Ağustos 2016'da başlayan Fırat Kalkanı Harekatı sırasında DEAŞ'ın içinde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı savaştılar. Şimdilerde bu sayı daha az çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri El-Bab'a kadar yaptığı harekat sırasında Uygur teröristlerin bir kısmını öldürdü" dedi. İYİ Parti'nin TBMM'ye Çin'in Uygurlara yönelik uygulamalarına ilişkin önerge sunduğunun hatırlatılması üzerine Perinçek " Bu önerge AK Parti'nin ‘hayır' ve MHP'nin de ‘çekimser' oyuyla reddedildi. MHP'li temsilciler, Vatan Partili arkadaşlarıma ‘Perinçek'in Uygurların Türk askerine kurşun sıktığını aktarması üzerine oylamada çekimser kaldık' dedi. Meclisteki diğer partiler ise maalesef Amerikan yanlılığı ile Rusya, İran ve Çin düşmanlığında birleşiyorlar" diye konuştu.

06.3.2019 SputnikNews
Kaynak:
https://tr.sputniknews.com/columnists/201903061038035294-dogu-perincek-akilli-milliyetcilik-bize-rusya-cin-dostlugu/

***

Suriye’deki Uygur Cihatçılar Tehdit Unsuru Olabilir

Amerika'nın Sesi

Uzmanlar Suriye’nin kuzeybatısında dengelerin değişken, Türkiye ile Rusya’nın desteğiyle varılan ateşkesinse kırılgan olduğu İdlib bölgesinde Türkistan İslam Partisi’yle (TİP) ilgili uyarılarda bulundu.
20.12.2018
Video:

***
Cemal Kaşıkçı Cinayeti

15 kişilik esrarengiz Suudi timi Türkiye'ye böyle geldi!

2 Ekim'de Suudi Arabistan Konsolosluğu'na girip bir daha çıkmayan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbetini aralayacak görüntüler ortaya çıktı. Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ortadan kaybolması olayına karışan 15 kişilik esrarengiz istihbarat timinin, Türkiye'ye giriş yaparken Atatürk Havalimanı'ndaki görüntülerine ulaşıldı. Timde yer alan Salah Muhammed A Tubaigy'nin Adli Tıp'ın başında bulunan subay olduğu ortaya çıktı.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaybolması olayına karışan 15 kişilik esrarengiz istihbarat timinin, Türkiye’ye giriş yaparken Atatürk Havalimanı’ndaki görüntülerine ulaşıldı.

10.10.2018 Hürriyet
 Kaynak:
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/15-kisilik-esrarengiz-suudi-timi-turkiyeye-boyle-geldi-40982181

***

Reina saldırısı davasında istenen ceza belli oldu

İstanbul Ortaköy'deki eğlence merkezi Reina'daki terör saldırısı davasında savcılık, Abdulkadir Masharipov'un 40 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi.

İstanbul Ortaköy'deki eğlence merkezi Reina'da yılbaşı gecesi düzenlenen ve 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin, aralarında saldırıyı gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov'un da bulunduğu 18'i tutuklu 58 sanığın yargılandığı davanın 14. duruşması başladı.

40 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPSİNİ İSTEDİ

Savcı, saldırıyı gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov'un 39 kişiyi kasten öldürme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından 40 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmaya, aralarında Abdulkadir Masharipov'un da bulunduğu 15'i tutuklu 23 sanıkla avukatları katıldı.

Bir sanığa Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemiyle bağlanan duruşmada, 6 tercümanla bazı müştekiler ve avukatları da hazır bulundu. Duruşmada mahkeme başkanı, bazı sanıklara ilişkin birleştirme talepli dosyalar olduğunu belirterek, bu kapsamda SEGBİS'teki sanık İrfan Taşkan'a savunmasını sordu.

27.01.2020 A haber

https://www.ahaber.com.tr/gundem/2020/01/27/reina-saldirisi-davasinda-istenen-ceza-belli-oldu

***

Dünyanın konuştuğu kaçışta Atatürk Havalimanı'nda dikkat çeken iki uçuş

JAPONYA'da ev hapsinde tutulan Nissan'ın eski CEO'su Carlos Ghosn'un Lübnan'a kaçısıyla ilgili İstanbul'da başlatılan soruşturmada aralarında pilotların da olduğu havacılık çalışanı 7 kişi gözaltına alındı. Olayla ilgili 29 ve 30 Aralık'ta Osaka-İstanbul-Beyrut hattında, Atatürk Havalimanı'ndan gerçekleşen iki ayrı uçuş şüpheli olarak değerlendirilirken, her iki uçuş da tüm yönleriyle inceleniyor.
Dünyanın konuştuğu olayda eski CEO Carlos Ghosn'un Beyrut'a özel uçakla İstanbul aktarmalı kaçırıldığı iddia edilirken, 29 ve 30 Aralık'da Osaka-İstanbul-Beyrut hattında gerçekleşen iki ayrı uçuş dikkat çekiyor.

Dünyanın konuştuğu olayda eski CEO Carlos Ghosn'un Beyrut'a özel uçakla İstanbul aktarmalı kaçırıldığı iddia edilirken, 29 ve 30 Aralık'da Osaka-İstanbul-Beyrut hattında gerçekleşen iki ayrı uçuş dikkat çekiyor.

İlk olarak Osaka'dan kalkan, TC-TSR kuyruk tescilli uzun menzilli iş jeti, Rusya hava sahası üzerinden rota izleyerek 29 Aralık'ta 05.15 sıralarında Atatürk Havalimanı'na indi. İnişinin ardından uçak, Atatürk Havalimanı Genel Havacılık apronunda yer alan hangara çekildi.

Olayla ilgili şüpheli ikinci uçuş ise 30 Aralık sabahı yaşandı. TC-RZA tescilli Bombardier Challenger 300 tipi iş jeti 06.00 sıralarında Atatürk Havalimanı'ndan Beyrut'a gitmek üzere havalandı. Her iki özel uçağın yolcuları arasında Carlos Ghosn'un olduğu iddiaları araştırılıyor.

02.01.2020 - Hürriyet
Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/dunyanin-konustugu-kacista-ataturk-havalimaninda-dikkat-ceken-iki-ucus-41410978

***

Tehlike kapımızda değil, içimizde: Bursa’da bir doğalgaz servisinde çalışan IŞİD komutanı yakalandı

Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin, “Ebu Taki el-Şami” kod adlı Yusuf el-Marhun Ebu Hayel’i (50) İnegöl’de yakaladığı bildirildi.

Ebu Taki el-Şami, Suriye’nin Deyrizor vilayetinin büyük ölçüde IŞİD’in kontrolünde olduğu dönemde, El-Meyadin ve Ebu Kemal bölgelerinin üst düzey yöneticilerindendi.

El-Şami ayrıca, örgütün 2016’da yayımladığı bir infaz videosunda yer almıştı.



17.02.2020 - SendikaOrg

Kaynak: 
https://sendika63.org/2020/02/tehlike-kapimizda-degil-icimizde-bursada-bir-dogalgaz-servisinde-calisan-isid-komutani-yakalandi-577370/?fbclid=IwAR3FEw_q2YDMVQLfbGryPvGc1vwQB1R8Xxa5onmAmCDY_WuqPbYTCyS_FtY

***

Oğlu da ortaya çıktı

Bursa’nın İnegöl ilçesinde, terör örgütü IŞİD’de istihbaratçı olduğu öne sürülen ve gece saatlerinde gözaltına alınan Suriye uyruklu K.E.’nin, dün aynı ilçede gözaltına alınan IŞİD adına gerçekleştirdiği kanlı eylemleri sosyal medya üzerinden yayınlayan Y.A.A.’nın oğlu olduğu ortaya çıktı.

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube ile Terörle Mücadele Şube ekipleri tarafından özel harekat polislerinin de desteğinde, gece saatlerinde operasyon düzenlendi. Suriye'de terör örgütü IŞİD’de istihbaratçı olduğu belirtilen Suriye uyruklu K.E., yakalandı. Operasyonda, ayrıca ‘genel güvenlik açısından tehlike arz ettiği belirtilen 2 kişi de gözaltına alındı. Şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin sürdüğü bildirildi.

18.02.2020 OdaTv

kaynak:
https://odatv.com/oglu-da-ortaya-cikti-18022049.html?fbclid=IwAR1SVHCKBQSRefn-J0yPlEpgBu_D90fJpLx5sfLpOBHAyK3Lu8kY1UEh5-M

***

BOLVADİN'DE DAĞ KADROSUNA MENSUP 5 YPG'Lİ YAKALANDI!..

Araç içinde yakalanan hırsız: Ben Suriyeliyim, bana dokunamazsınız!

İstanbul Beyoğlu’nda akıl almaz olay! Sabah evinden çıkan Prof. Zeki Fındıkoğlu aracın içindeki hırsız ile göz göze geldi. “Ben Suriyeliyim, bana dokunamazsınız” diyen hırsızı araçtan zorla çıkartarak polise teslim ettiler.

18.02.2020 - indigodergisi.com

Kaynak için tıklayınız

***

Macron: ‘Fransa Topraklarında Türk Yasalarına İzin Veremeyiz’

PARİS — 

"Radikal ve ayrılıkçı İslam’la mücadele planını" açıklayan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa topraklarında yabancı öğretmen ve imamların görev yapmasına ve yabancı ülkelerden finansman akışına son vereceklerini açıkladı.

Macron, Türkiye ile yabancı öğretmenler konusunda uzlaşamadıklarını belirterek, "Umudum hala var ama Türkiye uzlaşmazsa, Fransa bu eğitimi kendisi verir" dedi.

Macron, Fransa'da yaşayan Türkler’in diğer tüm halklar gibi Fransız olduğunu belirterek, "Fransa topraklarında Türk yasaları kabul edilemez" dedi.

Emmanuel Macron, "radikal, politik ve ayrılıkçı İslamla mücadele çerçevesinde" camilerin finanasmanına şeffaflık getireceklerini, yabancı imamların Fransa’ya gelmesine son vereceklerini ve imamları Fransa'da eğiteceklerini, dil öğretmek üzere Fransa'ya gelen yabancı öğreten uygulamasına da son vereceklerini belirtti.

Macron hedeflerinin Fransa’daki Müslümanlar olmadığını, "düşmanlarının ayrılıkçı İslam" olduğunu söyledi ve Fransa'da "kadınla el sıkmayan, erkek doktora görünmeyen, havuzlara ayrım isteyen" talepleri, Cumhuriyet yasaları ve laiklikle bağdaşmadığı için kabul etmeyeceklerini söyledi.

18 Şubat 2020 - Amerika'nın Sesi

https://www.amerikaninsesi.com/a/macron-fransa-topraklarinda-turkiye-nin-sesine-izin-veremeyiz-/5293433.html?fbclid=IwAR17nxOS0nuTTtn-u6j1e9_qTJMpChUVOXp5TSFnek3l43KM3KKde1ci_Ng

Yorumlar