Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'ndeki Cumhuriyetçilerin, muhbirlerle yapılan görüşmelere ve Dışişleri Bakanlığı'nın iç belgelerine dayanarak hazırladığı rapora göre, Biden yönetiminin Taliban'ın yeniden iktidara gelmesini sağlayan ülkeden çekilme planını beceriksizce uygulamasının ardından, ABD tarafından eğitilen seçkin Afgan askerleri silahlar ve özel muharebe eğitimiyle İran'a kaçtı.
Pazartesi günü, ABD ordusunun Afganistan'dan ölümcül şekilde çekilmesinin birinci yıl dönümüne denk gelecek şekilde yayınlanan rapora göre, "Afgan özel kuvvetlerine bağlı 'önemli' sayıda asker ve aralarında üst düzey subayların da bulunduğu yaklaşık 3.000 Afgan güvenlik gücü, İran sınırını geçti." "Bazıları yanlarında askeri teçhizat ve araçlar getirdi. Bunun, ABD veya müttefiklerimiz tarafından tahliye edilmedikleri ve bu nedenle başka seçenekleri olmadığı için gerçekleştiğine inanıyoruz."
Rapora göre, bu kuvvetler ABD özel kuvvetleri tarafından, bazı durumlarda Amerika Birleşik Devletleri sınırları içinde muharebe eğitimi aldı ve "yakalanmaları veya geri dönmeleri halinde Amerika Birleşik Devletleri için ciddi bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturabilirler." "Sadece taktiklerimizi değil, aynı zamanda bu seçkin [ABD] askeri yetkililerinin kim olduğunu da biliyorlar."
Bulgular, ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinin ardından aylarca süren kaosu ayrıntılarıyla anlatıyor ve ülkedeki kargaşanın, İran gibi bölgesel düşmanların savaştan zarar görmüş ülkede yeniden güç kazanmaları için bir fırsat yarattığını gösteriyor. İran'ın bu ABD eğitimli savaşçılarla olan bağlarına dair ayrıntılar, İran'dan gelen yeni tehditlerin Amerika genelinde manşetlere çıkmasıyla birlikte ortaya çıktı. Bu tehditler arasında, eski Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanı John Bolton'ın başına ödül koyan bir İranlının tutuklanması ve İran'ın din adamı rejiminin uzun süredir tehditleriyle karşı karşıya olan romancı Salman Rüşdi'nin geçen hafta öldürülmeye teşebbüs edilmesi yer alıyor.
Raporda, "Eski Afgan askeri ve istihbarat personelinin işe alınması, bu Afgan personelinin ABD askeri ve istihbarat topluluğunun taktiklerini, tekniklerini ve prosedürlerini bilmesi nedeniyle büyük bir ulusal güvenlik riski oluşturmaktadır" ifadesine yer verildi.
Bu özel kuvvetlerin İran'a getirdikleri silah ve askeri teçhizatın yanı sıra, ABD ordusu ve bölgedeki taktikleri hakkında da derinlemesine bilgiye sahip oldukları ve bu bilgi birikiminin İran'ın terörist vekil grupları ve diğer cihatçı militanlar tarafından çokça talep edildiği belirtiliyor.
Savaş gazisi Temsilci Michael Waltz (R., Florida) raporda, "Bu komandolar, sinyal istihbaratını nasıl kullandığımız, insan istihbaratını nasıl kullandığımız ve nasıl faaliyet gösterdiğimiz konusunda son derece eğitimli," dedi. "Taliban'ın onları avladığını biliyoruz. Onları, bu bilgileri kullanabilmeleri ve nasıl faaliyet gösterdiğimizi anlayabilmeleri için, baskı yoluyla teslim etmeye zorluyorlar."
İran'ın ötesinde Rusya ve Çin de Amerikan askeri taktikleri hakkında içeriden bilgi sahibi oldukları için bu güçleri işe almaya çalışıyor.
Raporda, "Bu eski Afgan askerleri ve diğer istihbarat personelinin, Rusya ve Çin'in yanı sıra İran'ın da aralarında bulunduğu Afganistan'da varlık gösteren Amerika'nın hasımlarından biri için çalışmaya zorlanması veya işe alınması mümkün" denildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Ekim 2021'de yaptığı açıklamada, ABD tarafından eğitilen Afgan askerlerinin oluşturduğu tehdidin farkında olduğunu, ancak o zamandan beri onları bulup güvenli bir yere ulaştırmak için çok az şey yaptığını belirtti.
Raporda alıntılanan üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Kongre'ye, "Güvenlik operasyonları, istihbarat toplama, güvenlik ve savunma güçlerinin diğer yönleri konusunda özel bilgiye sahip olan ve bu bilgilerin teröristlerin eline geçmesi durumunda ABD için ulusal güvenlik riski oluşturacak olan Afganlar özel bir kategoriye alınacak. Bence bundan başka bir yol yok." dedi.
Pentagon, "tahliye edilmesinde öncelik verilmesi gereken kritik Afgan personelini" ayrıntılı olarak içeren bir liste oluşturacaktı. Ancak raporda, Şubat 2022 itibarıyla "Pentagon listesinin hâlâ Dışişleri Bakanlığı Görev Gücü ile paylaşılmadığı, bu da tahliye konusunda aylarca süren bir hareketsizlik anlamına geliyor" ifadeleri yer aldı.
Raporda, Afgan askeri personelinin, çok sayıda savunmasız Afgan'ı ülkeye getiren ABD Özel Göçmen Vizesi (SIV) programına da hak kazanamadığı belirtiliyor. Yönetim hâlâ yalnızca kalan Amerikalıları, yeşil kart sahiplerini ve önceden onaylanmış SIV başvuru sahiplerini tahliye ediyor.
Raporda ayrıca Afgan askerlerinin mülteci statüsüne hak kazanıp kazanmayacağı da açıklanmadı ve eğer hak kazanırlarsa, Amerikan yardımı olmadan ülkeden çıkmaktan sorumlu olacaklar.
Tahliye sonrasında Afganistan'da mahsur kalan Amerikalıların sayısı da Biden yönetiminin kabul ettiğinden çok daha fazla. ABD yetkilileri, ordunun çekilmesinin ardından ülkede "yaklaşık 100" Amerikalının kaldığını defalarca söylese de, Dışişleri Bakanlığı'nın 31 Ağustos 2021'den bu yana 800'den fazla Amerikalıyı tahliye ettiği biliniyor; bu sayıya dış gruplar tarafından tahliye edilen çok sayıda Amerikalı dahil değil.
KAYNAK:
https://freebeacon.com/national-security/u-s-trained-afghan-commandos-fled-to-iran-with-weapons-report-finds/
"Raporda ayrıca Afgan askerlerinin mülteci statüsüne hak kazanıp kazanmayacağı da açıklanmadı..."
***
CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke: Cenevre Sözleşmesi’ndeki mültecilere dair Türkiye’nin çekincesinin mutlaka yeniden ele alınması gerekiyor. Suriyeli sığınmacılara mülteci statüsünün resmi olarak verilebilmesi gerekiyor. Unutmayalım mülteci olmaktan doğan hukuki haklar böylece eksiksiz bir şekilde 3 milyon kişi tarafından kullanılabilir hale gelecektir.
Konuşmaya Ait Video: https://x.com/OnceKultur/status/1969355121336197585
***
Cenevre'de 1951 tarihinde imzalanmış olan Mültecilerin Hukuki Durumuna dair Sözleşmenin tasdiki hakkında
kanun tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporu (1/125)
05 Mayıs 1961
Kurucu Meclis Başkanlığına
Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan ve Kurucu Meclise arzı Bakanlar Kurulunca 28.4.1961 tarihinde kararlaştırılan «Cenevre'de 28 Temmuz 1951 tarihinde imzalanmış olan Mültecilerin Hukuki
Durumuna dair Sözleşmenin tasdiki hakkında kanun tasarısı» gerekçesiyle birlikte ilişik olarak
sunulmuştur.
Gereğinin yapılmasını rica ederim.
Devlet Başkanı ve Başbakan
Org.
Cemal Gürsel
GEREKÇE
Mülteciler Yüksek Komiserliğinin kurulmasını mütaakıp, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun daveti üzerine Cenevre'de bir konferans toplanmış ve 28 Temmuz 1951 tarihinde «Mültecilerin Hukuki Durumuna dair Sözleşme» imzalanmıştır. Hükümetimiz bu konferansa iştirak etmiş ve Sözleşmeyi imzalamıştır. Sözleşmenin tatbik sahası hususunda iki ihtimal derpiş olunmuştur: Sözleşmeyi tasdik eden bir devlet isterse bunu yalnız Avrupa'ya, iterse bütün Dünyaya teşmil edebilir. Bu hususun tasdik sırasında bir beyanatla tasrih edilmesi gerekmektedir. Nitekim delegemiz, imza esnasında memleketimiz bakımından Sözleşmenin tatbik sahasını Avrupa'ya inhisar ettiren bir beyanda bulunmuştur. (s. 1-2)
KAYNAK:
https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/KM__/d00/c002/km__00002024ss0053.pdf
*