TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ (TESUD) GENEL BAŞKANI ERDOĞAN KARAKUŞ'UN KOMİSYON KONUŞMASI ![]() TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Sayın milletvekilleri, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonumuzun 14'üncü Toplantı yeter sayımız vardır. Şimdi çalışmalarımıza başlıyoruz. Gündemimizin birinci oturumunda güvenlik güçlerimizin emekli mensupları tarafından kurulan derneklerimizi dinleyeceğiz. Konuşma süreleri on beşer dakikadır. Şimdi ilk sözü Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı Sayın Erdoğan Karakuş'a bırakıyorum. Buyurun Sayın Karakuş. Hoş geldiniz. TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ (TESUD) GENEL BAŞKANI ERDOĞAN KARAKUŞ - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Emekli Subaylar Derneği içinde şehit ailesi, gazisi, kırk yıldır PKK terör örgütüyle mücadelede ter dökmüş, emek vermiş, yaşamının en kıymetli anlarını yıllarca dağlarda geçirmiş kahramanların olduğu bir kuruluştur. Nasıl ki siz milletvekilleri "devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma" diye başladığınız yeminle göreve başlıyorsanız biz subaylar da askerlik yemininde belirtilen "Türk sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içer." diye başlıyoruz. Biz subaylar için bu yemin yaşamımızın sonuna kadar geçerlidir. 65 yaşından küçük yaşta emekli olanlar seferde emekli oldukları rütbeden savaşa katılırlar. Yüce Türk milletinin erinden en yüksek rütbelisine kadar bütün askerlik yeminini yapmış olanların vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda hayatını feda edeceğine inancımız tamdır. Türkiye'de 50 bin civarında emekli subay vardır. 22 bini Harp Okulu mezunu mühendis olmak üzere tabip, hâkim, savcı, avukat, dış ilişkiler uzmanı, tarihçi, iktisatçı, öğretmen, akademisyen, doğal olarak Harp Okulu mezunları aynı zamanda stratejisttir. Bu nedenle Türkiye Emekli Subaylar Derneği Stratejik Araştırma Merkezinden yararlanılarak özellikle güvenlik konularında Türkiye'de en doğru kararları verdiğimize inanıyoruz. TESUD'un bu konudaki görüş ve önerilerini 15 Mayıs 2025, daha sonra da 18 Temmuz 2025 tarihinde açıklamış bulunmaktayız. 18 Temmuzdan bugüne kadar gelişmeleri de göz önüne alarak konuşmama devam etmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bugüne kadar vatandaşları arasında hiçbir ayırım yapmadan kimsesizlerin kimsesi olmuş, özveriyle çalışan herkese istenilen mevki ve makama erişebilme olanağı sağlamıştır. Sonra tarihi açıdan bakıldığında Kürtlerin Turani yani Türk olduğunu açıklayan Avrupalı bilginler çoğunluktadır; bunlar arasında Rawlinson, Oppert, Watson, Landsberger, Leonard King, Sir Aurel sayılabilir. Özellikle Rawlinson'un bu konuda önemli eserleri olmuştur ancak 1870-1880 yılları arasında İngiltere'de Başbakanlık koltuğuna oturan Benjamin Disraeli "Osmanlı'yı yıkmak için Kürtleri de kullanacağız. Onların Türk olduğu ortaya çıkmamalıdır." diyerek bu konuda yazı yazılmasını yasaklamıştır. Büyük Orta Doğu Projesine ne kadar benziyor değil mi? Ayrıca tarihte Osmanlı-Safevi, Sünni Türk-Şii Türk, Fatih Sultan Mehmet-Uzun Hasan çekişmesi en azından 43 büyük Türk aşiretinin Kürtleşmesine neden olmuştur ancak bugün bu aşiretlerin birçoğu Türklüklerini bilmeleri nedeniyle Büyük Orta Doğu Projesinin tam karşısındadır. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından tamamen etkisiz hâle getirilen bölücü terör örgütünün silah bırakmayla ilgili olarak yaptığı açıklamada Türkiye Cumhuriyeti suçlanmakta; asker, güvenlik personeli, korucu, kamu personeli dâhil on binlerce vatandaşımızın katledilmesine yol açan PKK terör örgütünün gerekçesinin Lozan Anlaşması ve 1924 Anayasası'ndan kaynaklanan Kürt inkâr ve imha siyaseti olduğu iddia edilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde vatandaşlarına ve hiçbir insana karşı inkâr ve imha siyaseti işlememiş, soykırım ve asimilasyon yapmamıştır. Lozan Anlaşması Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde işgalci ve emperyalist güçlere karşı verilen bağımsızlık savaşı sonucunda imzalanan bir siyasi belgedir ve ülkemizin tapu senedidir. 1924 Anayasası egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu cumhuriyet yönetiminin ve devrimlerinin temel yasasıdır. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milleti ile bölünmez bir bütün olup ulus devlet yapısını ilelebet muhafaza ve müdafaa edecektir. 2006 yılında Pentagon Irak güvenlik güçlerine verdiği silahların başta terör örgütü PKK'nın eline geçtiği iddiaları üzerine silah soruşturması başlamış, bu araştırma sonucunda 360 bin silahın nerede olduğunun bilinmediği tespit edilmiş. Başmüfettiş Stuart Bowen kayıp silahların envanterini çıkarmıştır. 2019 yılında bu bilgiler de tekrarlanmıştır. 6 Ağustos 2007 tarihli haberde ise ABD Kongre Denetleme Dairesi tarafından hazırlanan raporda ABD Savunma Bakanlığının Irak'ta birkaç yıl önce devredilen 190 bin silahın kaybolduğu belirtilmiştir. 30 Mayıs 1917 (2017) tarihinde Uluslararası Af Örgütünün bilgi edinme hakkı kapsamında yaptığı başvuru sonucu elde ettiği ABD Savunma Bakanlığının Pentagon gizliliği kaldırılmış denetim raporuna göre 1 milyar dolarlık silahın kaybolduğu bildirilmiştir. Bu miktardaki silahın kaybedilmesinin akılla, mantıkla izahı mümkün görülmemiş, bu silahlar ve bu silahlara ilave gelişmiş diğer silahların Suriye'deki PKK'ya 40 bin tır, 4 bin uçakla taşındığı, ortalama ağırlığının 500 bin ton olduğu, değerinin de ortalama 15 milyar olabileceği belirlenmiştir. Burada ABD inandırıcı olmayan bir şekilde silahların kaybedildiğini belirterek ilave ettiği diğer gelişmiş silahlarla birlikte 15 milyar dolarlık silahın Kongreden geçirilmesine gerek olmadan PKK'ya devrini sağlamıştır. Dinliyorsanız ben devam edeyim efendim. TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Buyurun devam edin. TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ (TESUD) GENEL BAŞKANI ERDOĞAN KARAKUŞ - Dinlemeyenler var da onun için söylüyorum, kusura bakmayın. Suriye'deki silahlar yok edilmedikçe PKK silah bırakmış sayılmaz. Anılan silahların ileride Türkiye'ye karşı kullanılma olasılığı da vardır. Başka yerlerde cüzi miktarda imha edilen silahlar PKK'nın silah bıraktığının delili olamaz. O nedenle Suriye'deki silahlar yok edilmedikçe başka ülkelerin de desteğiyle BOP projesi için kullanılma endişesi vardır. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı 2023 yılı Kasım ayında konuşmasının bir bölümünde "Ey İsrail, sende atom bombası var ve bununla tehdit ediyorsun. Bununla da yetinmiyor, ülkemiz topraklarını da kapsayan vadedilmiş topraklar hezeyanıyla nükleer silah tehditleriyle sabrımızı zorluyorsun. Bölücü terör örgütünün Suriye uzantısı PYD'yle ilgili çok iyimser cümleler kuranlara ne yaparsak yapalım bazı gerçekleri anlatamayacağımızın da bilincindeyiz. Vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır." diyerek tehlikenin büyüklüğünü ortaya koymuştur. Netanyahu'nun "Şimdiki hedef Türkiye'dir." sözünü söyleyip söylemediği muvazaalıdır ancak vadedilmiş topraklar hezeyanının aynen devam ettiği bilinmektedir. İsrailli bir bakan Suriye'de Dürzi devleti kurulacağını belirtmiştir. Ayrıca bazı İsrailli yetkililer Suriye'nin deniz kıyılarında Tartus, Lazkiye Limanlarının olduğu bölgede ayrı bir devlet kurulacağını açıklamıştır yani Suriye devletini denizden uzaklaştırmış oluyorlar. Halep kentinde PKK-YPG ile Suriye Güvenlik Güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanmaktadır. Bütün bu gelişmeler olurken ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack "Bölgedeki ulus devletler İsrail için güvenlik sorunudur." demiştir. Trump, Gazze müzakereleriyle ilgili olarak rehine mahkûm takası geri çekilme hattından bahsederken "Bu da bizi üç bin yıllık felaketin sonuna yaklaştıracaktır." demiştir. Üç bin yıl konusunu birçok kişi algılayamamıştır. Nuh Peygamber on dört bin yıl önce Anadolu ve çevresini, Nil Nehri'ne kadar bütün deniz kıyılarını Türklerin ilk atası olarak bilinen Yafes'e vermiştir. Belirtilen tarihten üç bin altı yüz yıl öncesine kadar tamamen Türk asıllıların bölgesi olan yerlere Kuveyt'ten Yahudiler, Girit'ten Filistinliler gelmiştir. Yahudiler üç bin yıl önce firavunların, iki bin yıl önce Romalıların zulmüne uğramış; Romalılardan Hazer Türkleri'nin yanına kaçarak kurtulmuşlardır; bu arada Filistinlilerle daima çatışma içinde olmuşlardır. On dört bin yıldır Türklerin toprakları, kimsenin vaat edilmiş toprağı olamaz; bunu bilen Trump, üç bin yılın gerisine gidememektedir. Dikkat ederseniz, Yahudilerin belirttikleri vaat edilmiş topraklar içerisinde Kürdistan yoktur, bunun da bir anlamı olmalıdır. Suriye'deki gelişmelere bakıldığında, İsrail destekli Dürzilerin Süveyda'da ayaklanması, İsrail'in Şam'a yaptığı hava taarruzları, Suriye Silahlı Kuvvetlerinin Süveyda bölgesinden çekilmek zorunda kalması, PKK'nın Suriye Silahlı Kuvvetlerine katılmayacağını belirterek özerklik istemesi şeklinde devam etmesi Türkiye'yi tehdit etmektedir. Diğer bir konu da PKK'yla mücadelede bugüne kadar binlerce şehit verdiğimiz, binlerce gazimizin olduğu gerçeğidir. Ayrıca, çoğunluğu asker olan ülke ve millet sevgisi dolu yaklaşık 3 milyon kişi -tekrar ediyorum, 3 milyon kişi- bu davada canını hiçe saymış, emek vermiş, ter dökmüş, yıllarca ömrünü dağlarda geçirmiş, PKK terör örgütünü de bitirmiştir. O nedenle bizim için adalet önemlidir. Kırk yıldır terörist başı olarak kabul edilip yargılanmış, cezası verilmiş bir kişinin "kurucu lider" diye vasıflandırılması hukuken doğru değildir; milletimizin büyük çoğunluğunun da aynı görüşü paylaştığı düşüncesindeyiz. Ayrıca, teröre, suça bulaşmış kişilerin mutlaka yargılanarak cezalarını çekmeleri, kısmi veya genel af kapsamına alınmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle PKK'yla yıllarca mücadele etmiş bu insanların ataları ve vatan sevdalıları emperyalistlerle mücadele etmiş, bağımsız bağımsızlık savaşında galip gelen tek millet olan yüce Türk milleti evlatlarının Lozan Anlaşması ve 1924 Anayasası vasıtasıyla Kürt inkâr ve imha siyaseti yarattığı iddiası gerçeklerle bağdaşmaz çünkü emperyalistlerle yapılan bu kutsal mücadelemiz bütün dünyadaki mazlum milletlerin de kurtuluş ışığı olmuştur. Bundan böyle atılacak adımların bu gerçekler doğrultusunda yapılması yüce Türk milletinin menfaati ve hayrına olacaktır. Saygılarımla. TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Teşekkür ederim Sayın Karakuş. TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ (TESUD) GENEL BAŞKANI ERDOĞAN KARAKUŞ - On iki dakikada bitirdim Sayın Başkanım. TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Eyvallah, teşekkür ederiz.
https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/TutanakGoster/5254 Türkiye Emekli Uzman Erbaşlar Derneği (TEMUD) Genel Başkanı Ali TİLKİCİ Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı Erdoğan KARAKUŞ Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Genel Başkanı Cahit KOCA Türkiye Emekli Uzman Jandarmalar Derneği (EMUJAD) Genel Başkanı Şeref ÇAYIRTEPE *** |
61 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |