• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Amerika Dünyanın Dümeninde

Dış Politikada Dünyanın Büyükleri

Efendim, bir aydır Amerika'dasınız. Amerika'yı nasıl tanımlarsınız? Amerika nasıl bir ülke sizce ve bugün yeryüzünden Amerika kalksa eğer, neler olur? Kalkması iyi mi, kötü mü?

Amerika'da demokrasi ve belli ülke ve millet gelenekleri yerleşmiş. Bunu biraz da belki toplum mozaiği zaruri kılıyor. Meksika'da, Teksas'ta, otuz kırk milyon zencinin yaşadığı yerlerde ayaklanmalar yaşanmış… Amerika eski Babil gibi. Eğer burada Amerikalılar'ın anladığı, tesis ettikleri, kutsadıkları manâda bir demokrasi olmasa, zaten buradaki bu birlik korunamaz. O demokrasinin yumuşak havası herkesi barındırıyor. Amerika, dünyada şu andaki yerinde duruyor, başkalarının çok zamandır beklediği gibi Atlantik içine kaymıyor. O açıdan, Amerika'da çok şey yapılabilir. Bizim düşünce dünyamız, bizim fikir hayatımız adına da çok şey yapılabilir. Dünyanın hali hazırdaki durumuyla, şu çerçevesiyle, Amerika da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz. Amerika, hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır. Her fert gibi her milletin de bir ömrü; önünde, gidip içine yuvarlanacağı bir çukur vardır. Amerika da ondan uzak olamaz, müberra kalamaz. Ama demokratik bir sistemdir, Amerika düşmeye başladığı andan itibaren yirmi beş–otuz senede, kırk senede düşer. Çünkü demokrasilerde çökme bir tüyün yerçekimine karşı gidip yere oturması gibi aheste aheste oluyor. Rusya gibi despot idarelerde dağılma, tüpün patlaması gibi patlama şeklinde bir anda yaşanır. O sistemin gereğidir. O açıdan, Amerika daha uzun zaman dünyanın kaderinde çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu realite kabul edilmeli. Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı. Rusya destekleyebilir bir işi, fakat Amerika ile iyi geçinmezseniz, işinizi bozarlar. Çünkü Amerika kendi işlerinin ahenk içinde gitmesini ister, Amerika düzeninin bozulmamasını ister. Amerika'daki ahengin devam ve temadisini ister. Ve ben bunu çok yadırgamam. Amerika'nın yerinde Osmanlı Devleti olsaydı, zannediyorum o da aynı şeyi yapacaktı. Yadırgamamak lazım. Bu bir.

Amerika düşmanlığı meselesinin bir diğer boyutu da şu: İnsanlara düşman olmak, ülkelere düşman olmak çok yarar getiren bir şey değildir. Bunu, bir dönemde Varşova Paktı vardı da, NATO paktına sığınma ruh haleti veya psikolojisi şeklinde yorumlamaya da gerek yok. ABD'ne bugün de dünyada ihtiyaç vardır. Değişik ihtimaller içinde dünyada Amerika'nın yerine bazı devletleri koyalım. Bugün Avrupa'da da, mesela Almanya gibi güçlü devletler vardır. Nüfusu itibarı ile güçlü, genç nüfusu itibarı ile güçlü, bir gelişme süreci yaşadıkları için güçlü. Bir de Amerika rekabeti de var. Şimdi diyelim ki, Amerika'nın yerinde onlar olsa, dünya savaşlarındaki mülahazaları içinde dünyanın kaderiyle bir defa daha oynamak isteyebilirler. Slav ırkı güçlü olsa, çarların bize yaptığından daha fazlasını yapabilirler.

Gücü Elde Eden Ülke

Japonlar II. Cihan Harbi'nde biraz imkân elde edince gelip, Amerika'nın donanmasını vurdular. Eğer mağlup olmasalardı, Amerika'yı o gün bitirselerdi, Amerika'nın Atlantik arkasında bulunma gibi bir avantajı olmasaydı, o günkü uçaklar orada ikmal yapıp gelse ve buraları duman etselerdi, Amerika'yı yok etselerdi, bugün dünyanın başında bir Japon hegemonyası vardı ve dünya şimdikinden daha rahat da olmazdı. Aynı şeyi Çin için de söyleyebiliriz. Bunları söylerken, herhangi bir ülkeyi tenkit veya karşıya alma manâsında söylemiyorum. Tarihte gücü elde eden her ülke, dünya hâkimiyeti iddiası içine girmiştir. Bu bir mücadeledir, bir rekabettir, hâkimiyet yarışıdır.

Eğer Amerika'nın yerine dünya dengesinde ille de bir başka devlet düşünülüyorsa, buna hayal de diyebilirsiniz ama, bu neden Türkiye olmasın? Böyle bir hayal elli senede de gerçekleşecek olsa, bölgede denge unsuru bir devlet haline gelmek önemli. Kaldı ki, Amerika çökse de, dünyada yine dengeler olacak. Ama şimdi, dünyanın dengesinde önemli bir unsur olarak ve demokratik felsefesiyle oturmuş bir ülke sarsılırsa, dünyada çok ciddi kargaşa yaşanır. Onun için, bakın Amerika'nın bize yarım arpa kadar sadece bizim menfaatimize desteği yoktur. Buna rağmen şurada bulunmamıza izin veriyorsa, bu bizim için bir avantajsa, bu avantajı sağlıyor demektir. Fakat insan olarak bizi çok alakadar eden dünyadaki dengeyi düşünüyorsak, o zaman Amerika'nın bu dengedeki yerine dikkat etmek zorundayız. Dümende onlar var. Diyelim ki, Çinliler bize destek olabilirler. Fakat dünya dengesini temin edecek bir yapıya, bir özelliğe sahip değillerse, dünya dengesi çatışmasında Amerika'nın önemli bir unsur olduğunu göz ardı edemeyiz. Yani Varşova Paktı olmuş, olmamış önemli değil. Bazıları o mevzuda bir yanlışın peşindeler. Aşırı komünist akımlar herhangi bir akli, mantıki dayanağa dayanmadan Amerika düşmanlığı yapıyorlar. Amerika bize düşmanlık yapabilir. Fakat birlikte yaşadığımız bir dünyanın genel ahengi düşünüldüğünde, bazen düşmanımızla bile iyi geçinmek mecburiyetinde oluruz. Bu hususta da, ehven-i şer, eşedd-i şer meselesi söz konusudur.

Zencilere İnsan Muamelesi Yapılmamış

Amerika'da şiddet yaratan sorunlar da var. Örneğin siyahlarla beyazlar arasında…

Keşke onu da önleyebilsek. Mesela zencilerin içine girsek. Zenciler, senelerden beri bir taraftan horlanmış, hakir görülmüş. Bunlar insan sayılmayarak Afrika'nın derinliklerinden çekilmiş buraya getirilmiş. Bir zamanlar, kendilerine insan muamelesi yapılmamış. Ve bunlar insan değilmiş gibi değişik telkinat altında insan olmadıklarına inandırılmış. İnandırılmış da, toplumda tek başlarına inisiyatif kullanma kabiliyetini kaybetmişler. Abraham Lincoln bunları hürriyete kavuşturduğunda, eski efendilerinin yanına dönmüşler Hürriyete hazır olmadıkları için. Bir taraftan beyazların istismarı var. Diğer taraftan, ister Hıristiyanlık adına, isterse Müslümanlık adına olsun, içlerine girmek isteyenler, bunların renklerini ön plana çıkararak, bu farkı, zencilerin önemini vurgulamışlar. Mesela Alija Muhammed, Gulam Ahmed'in tarikatının bir uzantısıdır. Müslümanlığı neşrederken "Siyah Allah'ın en önemli kuludur, Allah'ın iki kulu var, birine git şeytan ol demiş o gitmiş beyaz olmuş…" telâkkisi ile hareket etmiş. Bir zencide bu anlayış var, bu onlarda hep bir gerilim meydana getiriyor. Bazı Amerikalılar onları ilim yuvalarından, üniversitelerden elden geldiğince uzak tutuyorlar. Gizli bir kast sistemi işliyor sanki. Hâşâ ve kellâ, Allah'ın ağzından yaratılanlar, gözünden yaratılanlar, bir de tırnağından yaratılanlar iddiası gibi. Zenciler, tırnağından yaratılanlardır gibi bir anlayış, bir telkin söz konusu. Mahalleleri ayrı, evleri ayrı… Onlara yapılan muamele ayrı. Şurada burada teselli olarak var. Washington'da bir belediye başkanı istisna edilecek olursa, zenciler burada genelde horlanmaktadır. Fakat böyle bir horlanma ve bunun hasıl edeceği gerilim bilenme getirir, dünyanın kaderine el atma kavgasını getirir. Eğer zencilerin buradaki bu durumları daha makul, dengeleyici bir anlayışla, bir felsefe ile, bir cereyanla tadil edilmezse Amerika'da denge bozulur ve bu da dünyanın dengesinin bozulması demektir. Milletlerin dengelerinin bozulması, tıpkı fezada zincirleme reaksiyonlarla sistemlerin bozulması gibi bir şeydir. Makro âlemdeki bir şey aynen normo âlem için de geçerlidir. Onun için milletimizin veya başka Müslüman milletlerin dünyaya yapacakları iyiliklerden bir tanesi de, burada bu zencileri tadil etme ve onların istismar edilmesine fırsat vermeme olmalıdır.

Örneğin zenci cemaat liderlerinden Faraghan Türkiye'ye de geldi, pek kabul gördü. Bunlar nasıl bir anlayışa sahip?

Zencilere her türlü telkinler yapılıyor. Hinduizm aşılamaya çalışanlar var, Budizm aşılamaya çalışanlar var. Sanskritçe tipinde din teklif edenler var. Yahudilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık da aynı şekilde telkin ediliyor. Fakat zencilerin ortak birleşme noktası, beyazın şeytanlığına inanmalarıdır. Amerika yeryüzünde şeytandır. Amerikalı yok edileceği ana kadar dünyada huzur bahis mevzu değildir telkini ve felsefesi ile yaşıyorlarsa, bu takdirde çok iyimser olmak zor. Dünya adına iyimser olmak da zor. Bu Afrika'da, Afrika'nın derinliklerinde de kendisini hissettirir. Ve dünya, asırlardan beri bilenmiş böyle bir güç karşısında zor mukavemet eder. Dünyada emsali çoktur. Medeniyetlerin yıkılması hep böyle topluluklar eliyle olmuştur.

Amerika'ya büyük bir ilginiz olduğu görülüyor, burada üniversite de açmaya hazırlanıyorsunuz.

Amerika'ya alaka duymamızın sebebi, çoğumuz Amerikan kültürüyle, Avrupa kültürüyle yetiştik. Aklın yolu birdir bence. Elimden gelse, Türk insanının yarısını Türkiye'yi tanıtma, Türk düşüncesini dünyanın her tarafına götürme, bu düşüncenin havarisi olma adına dünyaya salardım.

Çin'den bir endişeniz var mı? Çin'in dünyadaki yeriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Dünyanın işgali ile alakalı endişeler olabilir. Karl Marks'ın tüm toplumlar arasında gördüğü cebri determinizma burada da eğer söz konusu olacaksa, bu kaçınılmazdır. Bir hadis-i şerifte de buna benzer bir ifade var. İşte, acaba değişik eyaletlerde ayrı düşünce akımları meydana getirerek burada da bu anlayışı delebilir miyiz, dalgakıran olabilir miyiz, dünyayı saracak böyle büyük bir tehlike karşısında şimdi toprağa atılan çekirdekler, gelecekte –eskilerin ifadesiyle– neşv-ü nema bulabilir mi düşüncesi içindeyiz? Çin'den şimdilik endişemiz yok. Çünkü, ancak Çin halkının bize karşı duyduğu endişe ile bize farklı davranmaları söz konusu olabilir. İkinci olarak, Amerikalılar çok iyi girmişler Çin'e. Amerikalılar Çin'de Türkler'e karşı bir endişe uyarırlarsa, o zaman Çinliler bize karşı bir endişe duyabilirler. Biz, her iki cepheye de endişe vermemeye çalışıyoruz, çünkü Mesihî bir ruh, diyalog, hoşgörü ruhuyla dünyada huzur ve sükûn adına hareket ediyoruz. Bir katalizör olabilir miyiz diyoruz. Meselenin bir yanı bu. Buralara kadar dünyaya açılmaya çalışmamız tamamen insanlık adına bir açılmadır. Küreselleşen bir dünyada, gelecekte komşu olacağımız insanlarla daha erken bir dönemde tanışmayı düşünüyoruz. Telekomünikasyon ve ulaşım sistemleri bizi aynı odanın içindeki insanlar haline getirecek. Birbirimizin yüzüne baktığımız zaman da daha erken tanıyalım diyoruz, sesimizi soluğumuzu duyuruyoruz.

Batı Trakya'ya Sahip Çıkmak

Bir diğer taraftan, kendimize Yunanistan'da bir yer ararken Batı Trakya'ya sahip çıkılmamalı. Çünkü orayı onlar kanayan bir yara olarak görüyor. Bu yarayı kaşımak, Yunanistan'ın hiçbir yerinde hiçbir şey yapamamaya baştan mahkûm olma demektir. Fakat Selanik veya Atina dediğimiz zaman, Yunanlılar bunu çok soğuk karşılamadılar. "Korkmayın bizden, siz gelin bizde okul açın, çocuklarınızı buraya gönderin, biz bakalım, burs verelim" dedim. Biz de size gönderelim. Korkmayın, bir şey bulaştırmayız size dedik. Buna sıcak baktılar. Bunun yerine Gümülcine, İskeçe deseydik, bizde başka niyet arar ve değişik kuşkularla bakarlardı. Tıpkı bir yabancının G.Doğu'da Kürtleri hareketlendirmesi gibi bir problem olurdu. Onun için Çin'de Doğu Türkistan'la, Sincan'la meşgul olamayız. Hiçbir ülkenin yara gördüğü noktayı kaşıyamayız. Bu takdirde, daha başta problem haline gelir ve müspet hiçbir şey yapamayız. Fakat toplumlar arasında bir katalizör, güvenilir bir denge unsuru haline gelindiği zaman, mağdurların mağduriyetini gidermede daha etkili olunabilir. "Çin, Sincan'da, Doğu Türkistan'da Türk diye bir şey yok. Belli bir dönemde Müslümanlaştırılmış Çinliler var" diyor. Ama, toplumların huzuru ve genel denge adına herkese eşit muamele yapılması gerektiğine, herkesin hür insanlar olarak yaşama hakkına sahip bulunduğuna insanlar inandırıldığı zaman, hadiseler bunu ispat ettiği zaman, mağduriyetler giderilmiş olacaktır.

Bazı arkadaşlar Çin'e gidip geliyor, okul açmak için, ticari münasebet kurmak için gidip geliyor. Şu ana kadar bir problem olmadı. Ortak okul açma projeleri var. Çince'yi, İngilizce'yi, Türkçe'yi öğrenme ve öğretme projeleri var. Dünyanın bu iki eski milletinin, Yunus felsefesiyle, tanış olmalarını arzu ediyoruz.

Bir Çin delegesiyle ilgili anınızdan bahsetmiştiniz?

Onu, Turgut Özal merhumdan dinlemiştim. Müsteşarken anlatmıştı. Neden anlatmıştı tam bilemeyeceğim. Demişti ki, "Ben müsteşardım. Rus murahhası, Çin murahhası ve ben bir yerde konuşuyoruz. Hatta Özbekistan'da malum pamuk var, pamuk ticaretinden bahsediyoruz. Paranın gerçek değerinin, piyasa değerinin ne olduğunun adeta bilinmediği komünizm döneminde, Rusya şimdiki Türk Cumhuriyetleri'ne karşı mal değişimi politikası uyguluyor. Rus delegesine, "Onları aldatmadığınız ne malum?" dedim. Delege, "Komünist aldatmaz" cevabını vermişti. Bu arada Ruslar Çinliler'e karşı az endişe izhar ettiler. "Başımızın derdisiniz, bu sınır meseleleri nedir?" gibi… Çinli delege elini Türkistan'a doğru uzattı, aynen şöyle dedi: "Yahu bizden ne diye endişe ediyorsunuz? Esas şunlardan endişe edin. Tarih boyu bilmem kaç defa kama gibi insanlığın kaderinin içine girmişlerdir." Şimdi eğer Doğu Türkistan halkına öyle bakıyorlarsa, bir kamanın kınından çıkmasını istemezler.

Müslüman Türklerin olmadığı yerlerde olan okullarınız var. Ne bekliyorsunuz onlardan?

Türk kültürünün, bizim anlayışımızın onlarda bir yumuşama meydana getireceğini, karşılıklı canlı diyalog unsurlarının hazırlanmasını umuyoruz. Belki de bir tahmin bu, bir zar atma gibi bir şey ama, burada da bir kaderdenk noktasında bulunulduğu düşüncesindeyim. Şimdi pek çok sosyolog, böyle yapmak gerektiği konusunda imal-i fikir ediyor. Ben dilerim, bu teşebbüsler, bu niyetler dua olsun ve Allah onu ihsan etsin. Hakikaten, beklenilen dostluk belli ölçüde talebeler arasında gelişti. Şimdi Moğolistan'da talebeler arasında çok dostumuz var, Yakutistan'da çok dostumuz var. Orada teknik eleman yetiştirecek bir sanat okulu açtık. Hatta Yakutistan'ın yeraltı-yerüstü zenginlikleri çok, fakat onları işletecek elemanları adeta yok. Türkiye'nin iki-üç katı toprağa sahipler. Neyse, okulun müdürü bir kıskançlığa girdi ve okuldan arkadaşlarımızı çıkardı. Fakat arkadaşlar çok iyi intiba bırakmış olacaklar ki, tekrar haber gönderip, "Gelin burada nasıl istiyorsanız, tamamen kendi idarenizde bir teknik okulu açın" demiş. Gidilip gidilmediğini bilmiyorum. Yakutistan biraz ötede, Alaska'nın ötesinde!…23.07.1997-Yeni Yüzyıl

http://tr.fgulen.com/content/view/7877/15/

  
1624 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri