K.K.K. ORG. İLKER BAŞBUĞ’UN KHO EĞİTİM ÖĞRETİM YILI AÇILIŞ TÖRENİ ESNASINDA YAPTIKLARI KONUŞMA METNİ 25 EYLÜL 2006 SAYIN KOMUTANIM, SAYGIDEĞER KONUKLAR, DEĞERLİ SİLAH ARKADAŞLARIM, VE SEVGİLİ HARBİYELİLER, KARA HARP OKULUNUN YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI AÇILIŞ TÖRENİNE HOŞ GELDİNİZ. TÖRENİ ONURLANDIRAN TÜM KONUKLARA ŞÜKRANLARIMI SUNARIM. 1834 YILINDAN BERİ ŞAN VE ŞEREFLE DOLU GEÇMİŞİNDE BAŞTA ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK OLMAK ÜZERE, TARİHİMİZE YÖN VEREN LİDERLER YETİŞTİREN KARA HARP OKULUMUZUN; 2006–2007 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI AÇILIŞI İÇİN DÜZENLENEN BU TÖRENDE SİZLERLE BİRLİKTE OLMANIN HEYECANI VE MUTLULUĞU İÇİNDEYİM. DEĞERLİ HARBİYELİLER; BUGÜN SİZLERE YAPACAĞIM KONUŞMANIN KONUSUNUN “ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİ” OLMASININ UYGUN OLACAĞINI DÜŞÜNDÜM. ÖNCELİKLE, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN DÂHİLİĞİNİN VE ENTELEKTÜEL DEVRİMCİ YAPISININ ÜZERİNDE FAZLA DURULMADIĞINI DEĞERLENDİRİYORUM. AYRICA, BUGÜN TÜRK DEVRİMİNE YÖNELİK DİRENİŞLERİN ULAŞMIŞ OLDUĞU NOKTA DA, KONUŞMAMIN KONUSUNUN SEÇİMİNE ETKİLİ OLMUŞTUR. ATATÜRK’ÜN, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ MUCİZEYE NE İSİM VERİLMESİ ÜZERİNDE ÇOK DÜŞÜNDÜĞÜNÜ VE BU KONUYU TARTIŞMAYA AÇTIĞINI DA BİLİYORUZ. ATATÜRK GERÇEKLEŞTİRDİKLERİNİN HEM İHTİLAL, HEM DE İNKILÂP YÖNLERİNİN BULUNDUĞUNU DÜŞÜNMEKTE VE VERİLECEK İSMİN BU İKİ KAVRAMI DA KAPSAYAN BİR İSİM OLMASINI İSTEMEKTEYDİ. TÜRK DEVRİMİNİN ATATÜRK TARAFINDAN YAPILAN TARİFİ DE BU KONUYU DOĞRULAMAKTADIR. ATATÜRK’ÜN TARİFİ ŞÖYLEDİR: “TÜRK DEVRİMİ, KELİMENİN İLK ANDA AKLA GETİRDİĞİ İHTİLAL ANLAMINDAN BAŞKA, DAHA GENİŞ BİR DEĞİŞMEYİ ANLATIR.” ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜNDEN SONRA DEVRİM YERİNE İNKILÂP VE REFORM DEYİMLERİNİN DAHA SIK KULLANILDIĞINI GÖRMEKTEYİZ. BU KONUNUN DERİNLİĞİNE TARTIŞILMASINI AKADEMİSYENLERE BIRAKMANIN UYGUN OLDUĞUNU DÜŞÜNMEKLE BERABER, DEVRİM VE DEVRİMCİLİK TERİMLERİNİN KULLANILMASININ DAHA UYGUN OLDUĞUNU DEĞERLENDİRİYORUM. DEVRİMİ, BİR ÜLKENİN SİYASAL, TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISINDA HIZLI DEĞİŞMEYE YOL AÇAN BİR OLAY OLARAK TANIMLAYABİLİRİZ. ELBETTE BU DEĞİŞİMLERİN ALIŞILAGELMİŞTEN HIZLI VE KAPSAMLI OLMASI DEVRİMİN TEMEL NİTELİĞİNİ OLUŞTURMAKTADIR. DEVRİM İLE MODERNLEŞME ARASINDA DA YAKIN İLİŞKİ OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR. ATATÜRK’ÜN BİRÇOK KİŞİ TARAFINDAN MODERN TÜRKİYE’NİN KURUCUSU OLARAK TANITILMASI DA BU İLİŞKİYİ DOĞRULAMAKTADIR. TOPLUM BİLİMLERİNDE MODERNLEŞME İSE; UYGARLIĞIN, GENELLİKLE LAİK DÜZEN VE SANAYİLEŞME ARACILIĞI İLE UĞRADIĞI, SİYASAL, TOPLUMSAL VE EKONOMİK DÖNÜŞÜM OLARAK TANIMLANMAKTADIR. DEĞERLİ HARBİYELİLER; ATATÜRK, ELBETTE BÜYÜK BİR ASKER, BAŞARILI BİR KOMUTANDIR. ATATÜRK, ELBETTE BİR DEVLET KURUCUSUDUR. ATATÜRK, ELBETTE YÜKSEK NİTELİKLERE SAHİP BİR DEVLET ADAMIDIR. ATATÜRK, ELBETTE DÜŞÜNCEYİ, EYLEME BAĞLAYAN BİR LİDERDİR. BU NİTELİKLERİN HER BİRİ ONUN BİR YÖNÜNÜ BELİRTİR. BÜTÜN BU NİTELİKLERİN BİR ARAYA GELMESİ HALİNDE BİLE, GENE DE BİR NİTELİĞİ EKSİK KALMIŞ OLUR. O NİTELİĞİ DE DEVRİMCİ KİŞİLİĞİDİR. ATATÜRK HER ŞEYDEN ÖNCE DEVRİMCİDİR. ENTELEKTÜEL BİR DEVRİMCİDİR. ASKERLİK HAYATINDA DEVRİMCİDİR. YENİ TÜRK DEVLETİ’NİN KURULMASINDA, BU DEVLETİN DEVLETLERARASI İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİNDE DEVRİMCİDİR. TÜRK TOPLUMUNUN YENİDEN YAPILANDIRILMASINDA VE MODERN BİR TÜRK DEVLETİNİN KURULMASINDA DEVRİMCİDİR. KISACASI, ATATÜRK’ÜN HAYATI DEVRİMLERLE DOLU DOLU GEÇEN BİR HAYATTIR. ATATÜRK DENİLİNCE TÜRK DEVRİMİ, TÜRK DEVRİMİNDEN SÖZ EDİLİNCE DE ATATÜRK HATIRLANMALIDIR. ATATÜRK’ÜN YAŞAMINI EŞSİZ KILAN UNSURLARDAN BİRİSİ DE O’NUN BİR DAHİ OLARAK TANIMLANMASIDIR. OXFORD ÜNİVERSİTESİ BİLİM ADAMLARI O’NU “ÇOK ÜSTÜN ZEKÂYA SAHİP BİR İNSAN, BİR ASKER AMA ÖZÜNDE BİR BİLGİN” OLARAK TANIMLAMAKTADIRLAR. ATATÜRK’ÜN BİR DAHİ OLDUĞUNU İNGİLTERE BAŞBAKANI LLOYD GEORGE ŞU SÖZLERİ İLE TARİHE NOT DÜŞMÜŞTÜ: “ARKADAŞLAR YÜZYILLAR NADİR OLARAK DAHİ YETİŞTİRİR. ŞU TALİHSİZLİĞİMİZE BAKIN Kİ; O BÜYÜK DAHİ, ÇAĞIMIZDA TÜRK ULUSUNA NASİP OLDU. MUSTAFA KEMAL’İN DEHASINA KARŞI ELDEN NE GELİRDİ.” ŞİMDİ BURADA KENDİMİZE ŞU SORUYU SORALIM: BİZLER EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE; ATATÜRK’ÜN BİR DAHİ OLDUĞUNU, ONUN DEHASINI VE ENTELEKTÜEL BOYUTUNU, YETERLİ ŞEKİLDE YENİ NESİLLERE ÖĞRETEBİLDİK Mİ? YOKSA, SADECE ATATÜRK’ÜN NELER YAPTIĞINI YENİ NESİLLERE ÖĞRETMEKLE Mİ YETİNDİK? ATATÜRK’ÜN DEHASINI VE ENTELEKTÜEL YAPISINI TAM OLARAK ANLAYABİLMEK İÇİN, İKİ ANA KONU ÜZERİNDE DURMAMIZ GEREKİYOR. BİRİNCİSİ; OSMANLI DEVLETİNİN 19’UNCU YÜZYILIN BAŞINDAN SONUNA DOĞRU GEÇİRDİĞİ SÜRECİN VE DEĞİŞİKLİKLERİN ELEŞTİREL BİR GÖZLE ANALİZ EDİLMESİ VE ANLAŞILMASIDIR. BU SÜRECİN ÖNEMLİ NOKTALARI ŞU ŞEKİLDE ÖZETLENEBİLİR: OSMANLI DEVLETİ'NDE HALKA DAYANAN BİR TOPLUM ANLAYIŞINDAN ZİYADE; - KİŞİSEL OTORİTE, - DEVLET İDARESİNDE DİN VE ÜMMET ANLAYIŞI, - HALKI SEÇKİN VE DÜŞÜK TABAKA OLARAK AYIRAN BİR ANLAYIŞ HÂKİMDİ. DİĞER TARAFTAN, OSMANLI DEVLETİ’NİN BATI KARŞISINDA GERİLEDİĞİNİN FARKINA VARILMASINDAN SONRA, DEVLETİ YÖNETENLERİN BUNUN NEDENLERİNİ ANLAMAYA ÇALIŞTIKLARI VE GEREKLİ REFORMLARI YAPMAYA GAYRET ETTİKLERİ DE BİR GERÇEKTİR. ANCAK, BATI’NIN TELKİNİ VE ZORLAMASININ DA ETKİSİ ALTINDA YAPILANLAR, BATI’DAN BAZI DÜŞÜNCE, UYGULAMA VE KURUMLARIN DEVRALINIP, TÜRK TOPLUMUNA BENİMSETİLMESİ ŞEKLİNDE GERÇEKLEŞTİ. MODERNLEŞMENİN VE REFORMLARIN GERİSİNDEKİ TEMEL FELSEFE, MEKANİZMA VE DİNAMİKLER ÜZERİNDE YETERİNCE DURULMADI. ELBETTE, 19’UNCU YÜZYILDA OSMANLI TOPLUMU BAZI DEĞİŞİMLERE SAHNE OLMUŞTUR. DEĞİŞİMİN YÖNÜ, TOPLUMUN BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRMEKTEN ZİYADE, TOPLUMSAL HAREKETLERİ İZLEMEYE VE DENETİME ALMAYA, TOPLUMUN DENGESİNİ SAĞLAMAYA YÖNELİKTİR. NİTEKİM EĞİTİM ALANINDA YAPILAN YENİLİKLER, BİR YANDAN BİREYLERİN EĞİTİM DÜZEYİNİ GELİŞTİRMEYİ HEDEFLERKEN, DİĞER YANDAN DA SİYASAL DÜŞÜNCELERİNİN GELİŞTİRİLMEMESİNİ VE HATTA DONDURULMASINI HEDEFLEMİŞTİ. OSMANLI DEVLETİ’NDE MODERNLEŞMENİN VE REFORMLARIN İSTENİLEN ÖLÇÜLERDE GERÇEKLEŞTİRİLEMEMESİ VE SÜREKLİLİĞİN SAĞLANAMAMASININ TEMEL NEDENLERİNDEN BİRİSİ; GERÇEK ANLAMDA GÜÇLÜ, ENTELEKTÜEL SOSYOEKONOMİK KADROLARIN BULUNMAMASIDIR. GÜÇLÜ OLAN, ASKERİ VE SİVİL KADROLARDIR. GERÇEKLEŞTİRİLENLERİN ARKASINDA BU KADROLAR VARDIR. BUNA KARŞILIK BAZI DÜŞÜNÜRLERE GÖRE, İNGİLTERE VE FRANSA'DA MODERNLEŞME GÜÇLÜ BİR BURJUVA SINIFININ ÖNDERLİĞİNDE GERÇEKLEŞMİŞTİR. ULUSAL BURJUVAZİNİN GEÇ ORTAYA ÇIKTIĞI VE GÜÇLENEMEDİĞİ YERLERDE, ÖZELİKLE ULUS DEVLETİN YOKLUĞUNDA; SANAYİLEŞME YA GECİKMİŞ, YA DA GERÇEKLEŞEMEMİŞ, NÜFUS İSTİKRARLI BİR SİYASAL VE TOPLUMSAL SİSTEM İÇİNDE BÜTÜNLEŞTİRİLEMEMİŞTİR. ATATÜRK BU DÖNEMİ YAŞADI, İZLEDİ, ELEŞTİREL BİR GÖZLE DEĞERLENDİRDİ. BİR DEVRİMCİ OLARAK NELER YAPILMASI GEREKTİĞİ ÜZERİNDE HEP DÜŞÜNDÜ VE ARAŞTIRDI. UYGULAMALARINDA HER ZAMAN GERÇEKÇİLİĞİ VE PRATİKLİĞİ PRENSİP OLARAK KABUL EDEN ATATÜRK, TÜRK DEVRİMİNİN BÜTÜN AŞAMALARINI ÖNCELİKLE ASKERİ KADROLARA DAYANARAK GERÇEKLEŞTİRİRKEN, DEVRİMİN GERÇEK SAHİBİNİN TÜRK ULUSU OLDUĞUNU SÖYLEYEREK; ASLINDA, TÜRK ULUSUNUN TÜRK DEVRİMİNE ORTAK OLMASINI VE SAHİP ÇIKMASINI İSTEMİŞTİR. BUGÜN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUM, TÜRK DEVRİMİNİN BAŞLANGICINDAKİ DÖNEMDEN ÇOK FARKLI MIDIR? DÜNYADA YAŞANAN DEVRİMLERİN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜN KAYNAĞI VE DAYANAĞI OLAN, GÜÇLÜ, ENTELEKTÜEL VE ULUSALCI SOSYOEKONOMİK KADROLARIN TÜRKİYE’DEKİ VARLIĞINDAN BUGÜN DE SÖZ EDİLEBİLİR Mİ? EĞER SÖZ EDİLEBİLİRSE, BU KADROLAR, DEVRİMLERİN KORUNMASI, SÜREKLİLİĞİ VE İLERLETİLMESİNDE KENDİSİNE DÜŞEN GÖREVLERİ YERİNE GETİRMEKTE MİDİRLER? YOKSA, BU GÖREVLER ÖNCELİKLE YİNE, ASKERİ VE SİVİL KADROLARDAN MI, YA DA YİNE TÜRK ULUSUNUN BÜTÜNÜNDEN Mİ BEKLENMEKTEDİR? ----- ÇOK ÖNEMLİ --- TÜRK DEVRİMİNE, TÜRK ULUSUNUN SAHİP ÇIKMASINI VE KORUMASINI BEKLEMEKTEN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR? ELBETTE BU İSTEK DOĞALDIR. ANCAK SADECE İSTEMEK YETERLİ DEĞİLDİR. TOPLUMUN BU GÖREVLERİ YETERİNCE YERİNE GETİRMESİ, HER ŞEYDEN ÖNCE, TOPLUMA VERİLECEK YÜKSEK KALİTELİ BİR EĞİTİM VE ÖĞRETİME BAĞLIDIR. BUNUN YANINDA, KURUMSALLAŞMA DA GEREKLİDİR. BU GERÇEĞİ GÖREN ATATÜRK, MİLLİ EĞİTİME VE ÖĞRETMENLERE EN BÜYÜK ÖNEMİ VERİRKEN, TÜRK TARİH KURUMU, TÜRK DİL KURUMU, HALKEVLERİ GİBİ UYGULAMALARI İLE DE KURUMSALLAŞMANIN SAĞLANMASINA ÇALIŞMIŞTIR. BURADA, YİNE KENDİMİZE SORMAMIZ GEREKEN SORU ŞU OLMALIDIR: YÜKSEK KALİTELİ BİR EĞİTİM VE ÖĞRETİM ALANINDA TÜRKİYE NEREDEDİR? TÜRK DEVRİMLERİNİN KORUYUCUSU OLAN KURUMLAR; BUGÜN, KENDİLERİNDEN BEKLENEN GÖREVLERİ TAM OLARAK YERİNE GETİRMEKTE MİDİRLER? MİLLİ EĞİTİMİN TÜM KADROLARI, TÜRK DEVRİMLERİNİN SAVUNUCULUĞU GÖREVİNİ TAM OLARAK YERİNE GETİRMEKTE MİDİRLER? DEĞERLİ HARBİYELİLER, ATATÜRK’ÜN DEHASINI VE ENTELEKTÜEL YAPISINI İYİ ANLAYABİLMEK İÇİN, ÖNEMLİ OLAN İKİNCİ HUSUS İSE; O’NUN ENTELEKTÜEL DÜŞÜNCE YAPISINA NELERİN ETKİ YAPTIĞININ ANALİZ EDİLMESİDİR. ATATÜRK'ÜN ASKERLİKTEN TARİHE, DİLDEN UYGARLIKLARA, SOSYOLOJİDEN PSİKOLOJİYE, FELSEFEDEN EKONOMİYE KADAR UZANAN İLGİ ALANININ GENİŞLİĞİNİ VE OKUDUĞU DÜŞÜNÜRLERLE YAZARLARI EN İYİ ANLATAN KAYNAK, ÖZEL KİTAPLIĞIDIR. ÇÖZÜLMESİ GEREKEN SAYISIZ SORUNLA KARŞILAŞAN BİR LİDER İÇİN, KISA BİR YAŞAMA SIĞDIRILAN VE ÜZERİNE NOT DÜŞÜLECEK KADAR İNCEDEN İNCEYE OKUNAN 4000'İ AŞKIN KİTAP... ÇANKAYA VE ANITKABİR'DEKİ KİTAPLARINA BAKTIĞINIZ VE KENARLARINA DÜŞTÜĞÜ DİPNOTLARI İNCELEDİĞİNİZ ZAMAN GÖRECEKSİNİZ Kİ, "ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCE YAPISI", ENTELEKTÜEL TEMELE DAYANMAKTADIR. BU NEDENLE O’NUN DÜŞÜNCE YAPISI, GELECEK YÜZYILA DA DAMGASINI VURACAKTIR. BU ZENGİN KİTAPLIKTA, O'NUN SORGULAYARAK VE DİKKATLE OKUDUĞU KİTAPLARA KOYDUĞU İŞARETLER VE NOTLAR, ATATÜRK'ÜN DÜŞÜNCE YAPISI HAKKINDA BİZLERE ÖNEMLİ İPUÇLARI VERMEKTEDİR. ATATÜRK'ÜN DÜŞÜNCELERİNDE VE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ "TÜRK DEVRİMİ"NİN TEMELLERİNDE BÜYÜK ÖLÇÜDE RASYONALİZM VE POZİTİVİZMİN İZLERİ BULUNMAKTADIR. RASYONALİZMİN ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİNDEN DESCARTES'IN "METOT ÜZERİNE KONUŞMALAR" KİTABI, ATATÜRK'ÜN İSTEĞİYLE TÜRKÇEYE ÇEVRİLEREK BASILMIŞTIR. RASYONALİZMİN DİĞER ÖNEMLİ TEMSİLCİSİ OLAN KANT'IN ESERLERİNDEN "KANT VE FELSEFESİ" ADLI İNCELEMESİ DE, YİNE O’NUN DÖNEMİNDE YAYIMLANMIŞTIR. POZİTİVİZMİN ÖNCÜSÜ AUGUSTE COMTE DA İNCELEDİĞİ DÜŞÜNÜRLER ARASINDADIR. KENDİ DÜŞÜNCE AĞININ OLUŞMASINDA, ATATÜRK'ÜN EN ÇOK YARARLANDIĞI DÜŞÜNÜRLERİN BAŞINDA, JEAN JACQUES ROUSSEAU GELMEKTEDİR. ROUSSEAU'NUN, BİREY ÖZGÜRLÜĞÜNE ÖNEM VERMESİ VE TOPLUMDA SİYASAL REJİM OLARAK CUMHURİYETÇİ OLMASI MUSTAFA KEMAL İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ. DİĞER ÖNEMLİ OLAN HUSUS İSE, ROUSSEAU'NUN BİREY İÇİN ÖZGÜRLÜKLERİN MUTLAK OLAMAYACAĞI, SINIRLARI OLABİLECEĞİ VE SINIRLARIN İSE, YASALARLA TAYİN VE TESPİT EDİLEBİLECEĞİ VE BÖYLECE YASALARA İTAAT EDEN HER İNSANIN ASLINDA, KENDİNE İTAAT ETMİŞ OLACAĞI GÖRÜŞÜYDÜ. MUSTAFA KEMAL’İN "TOPLUMSAL SÖZLEŞME"Yİ DE DİKKATLE OKUYUP İŞARETLEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ. BU DİKKATİNİN BİR KANITINI DA, 1 ARALIK 1921 'DE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KÜRSÜSÜNDEN, BAKANLAR KURULUNUN GÖREV VE YETKİLERİNİ BELİRLEYECEK YASA ÖNERİSİ GÖRÜŞÜLÜRKEN YAPTIĞI KONUŞMADA GÖRMEKTEYİZ. BU KONUŞMASINDA, "YÖNETİM KURAMLARINI BULAN EN BÜYÜK FİLOZOFLARIN, BU KURAMLARI ORTAYA KOYMAK İÇİN ÇALIŞTIKLARI ESASLARI İNCELEDİĞİNİ, BUNLARIN İÇERİĞİNİ ANLAMAYA ÇALIŞTIĞINI" SÖYLEYEREK, MİLLETVEKİLLERİNE JEAN JACQUES ROUSSEAU'YU BAŞTAN SONA OKUMALARINI ÖNERMEKTEDİR. BUNUNLA BİRLİKTE, MUSTAFA KEMAL’İN MONTESQUIEU’NÜN "YASALARIN RUHU" ADLI ÜNLÜ YAPITINI DA İNCELEMEKTEN GERİ KALMADIĞINI BİLİYORUZ. O, BİR TARAFTAN ROUSSEAU'DAN CUMHURİYET, DİĞER TARAFTAN MONTESQUIEU'DAN MONARŞİ OKUMAKTADIR. ATATÜRK'ÜN DÜŞÜNCE YAPISI ÜZERİNDE, ZİYA GÖKALP'İN ÖZEL VE ÖNEMLİ BİR YERİ OLDUĞU DA KUŞKUSUZDUR. DÜŞÜNCELERİ VE UYGULAMALARI ARASINDA, BENZERLİK VE UYUMUN YANI SIRA, ÖNEMLİ AYRILIKLARIN OLDUĞU DA BİR GERÇEKTİR. ATATÜRK, ÖNEMLİ DÜŞÜNÜRLERDEN DURKHEIM'IN DÜŞÜNCELERİNİ YALNIZCA ZİYA GÖKALP'TEN ÖĞRENMEKLE YETİNMEYİP, DOĞRUDAN DURKHEIM'IN KİTAPLARINA DA EĞİLMİŞTİR. O’NUN, TÜRK VE İSLAM TARİHİNE İLİŞKİN FARKLI DÜŞÜNÜRLERİN YAZMIŞ OLDUĞU KİTAPLARA DA ÖNEM VERDİĞİNİ GÖRMEKTEYİZ. BÖYLECE FARKLI DÜŞÜNCELERİ İNCELEYEREK, OBJEKTİFLİĞİ YAKALAMIŞTIR. ATATÜRK, GOBINEAU'NUN "İNSAN IRKLARININ EŞİTSİZLİĞİ ÜZERİNE DENEME" İSİMLİ KİTABINI DA İNCELEMİŞTİR. KİTAP ÜZERİNE KOYMUŞ OLDUĞU İŞARETLERDEN, GOBINEAU'NUN GÖRÜŞLERİNE KATILMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR. ATATÜRK'ÜN "MİLLET" TANIMINDA, ERNEST RENAN'IN VE EUGENE PITTARD'IN GÖRÜŞLERİNE KATILDIĞINI BİLİYORUZ. BUNDA ADI GEÇEN DÜŞÜNÜRLERİN "IRKÇI" OLMAYIŞLARI ÖNEMLİ ROL OYNAMAKTADIR. DÜŞÜNÜRLER; MİLLET TANIMINI, ANTROPOLOJİK BİR KAVRAM OLARAK DEĞİL, DİL VE KÜLTÜRE, ÜLKÜ BİRLİĞİNE BAĞLI BİR KAVRAM OLARAK GÖRMEKTEDİRLER. BU DÜŞÜNCE BİÇİMİ DE, ATATÜRK'ÜN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞINI TANIMLAMAKTADIR. GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ; ATATÜRK'ÜN TEK BİR ÖĞRETİNİN, YA DA DÜŞÜNÜRÜN İZLEYİCİSİ OLMADIĞI, ONLARIN HEPSİNİ DEĞERLENDİREREK, ÜSTÜN BİR ANALİZ YETENEĞİYLE BİR SONUCA VARDIĞI, AÇIK OLARAK ORTADADIR. BU İSE, BİLGİ ÇAĞININ TEMEL DÜŞÜNCESİ OLAN ELEŞTİREL AKILCILIĞIN TA KENDİSİDİR. BUGÜN, ENTELEKTÜEL OLARAK TANIMLANAN PEK ÇOK KİŞİNİN BİLE, TEK YANLI KENDİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİNİ DESTEKLEYİCİ OKUMALAR YAPTIĞI, DOLAYISIYLA DOĞRU BİR ANALİZE ULAŞMAKTA GÜÇLÜK ÇEKTİĞİ DÜŞÜNÜLÜRSE, BİR LİDER OLARAK MUSTAFA KEMAL'İN, ENTELEKTÜEL BAKIŞ AÇISINA VE DÜŞÜNCE TARZINA HAYRAN OLMAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. OKUMAK, O'NUN İÇİN SORGULAMAK DEMEKTİR. O YALNIZCA, KENDİ BİLGİ BİRİKİMİYLE SORGULAMAKLA KALMAZ, KONULARI YETKİLİ VE BİLGİLİ KİŞİLERLE DERİNLİĞİNE TARTIŞIR. ŞİMDİ İSE, ŞU SORUYU SORMAK HERHALDE UYGUN OLACAKTIR: YAŞAMIŞ VE YAŞAMAKTA OLAN DEVLET ADAMI VE LİDERLERDEN HEPSİ SORGULANMAK VE DİKKATLE OKUNMAK ŞARTIYLA BU KADAR GENİŞ ÖZEL KİTAPLIĞA SAHİP OLAN KAÇ KİŞİ SAYABİLİRİZ? İŞTE, ATATÜRK’Ü EMSALSİZ VE BUGÜN İÇİN DE GEÇERLİ KILAN HUSUS O’NUN DEHASI VE ENTELEKTÜEL YAPISININ DERİNLİĞİDİR. DEĞERLİ HARBİYELİLER; SADECE ATATÜRK’Ü SEVMEK VE YAPTIKLARINI ÖĞRENMEK SİZLER İÇİN YETERLİ DEĞİLDİR. YAPACAĞINIZ HER FAALİYETTE, ATACAĞINIZ HER ADIMDA, KENDİNİZE ATATÜRK’Ü ÖRNEK ALMAK ZORUNDASINIZ. BUNUN İÇİN DE, ÖNCELİKLE ATATÜRK’ÜN ENTELEKTÜEL YAPISININ DERİNLİĞİNE İNMELİ VE KENDİNİZİ AYNI İSTİKAMETTE YETİŞTİRMELİSİNİZ. BU İSE, ÇOK OKUMAYI VE SORGULAYARAK OKUMAYI GEREKTİRİR. BUNA DA KISACA, ELEŞTİREL AKILCILIK DİYEBİLİRİZ. DEĞERLİ HARBİYELİLER; TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ, BİR DEVRİMDİR. DEVRİMİN ANA AMACI, BİR ULUSUN, TÜRK ULUSUNUN YARATILMASIDIR. BU DEVRİM, ÜMMET TOPLUMUNDAN, LAİK ULUS DEVLETİNE DÖNÜŞÜMDÜR. ULUS; DİL, KÜLTÜR VE ÜLKÜ BİRLİĞİ ORTAK PAYDALARI İLE BİRBİRİNE BAĞLI VATANDAŞLARIN OLUŞTURDUĞU SİYASAL VE SOSYAL BİR BİRLİKTİR. BU ULUS ANLAYIŞI, IRKSAL VE DİNSEL ÖGELERE BAĞLI DEĞİLDİR, BAĞLANMAYA DA ÇALIŞILMAMALIDIR. ULUS KAVRAMI AYRIŞTIRAN DEĞİL, BİRLEŞTİREN BİR OLGUDUR. ULUS BİR BÜTÜNDÜR. BU NEDENLE, ULUS DEVLETİMİZİ DAHA DA GÜÇLÜ KILACAK YOLUN, FARKLILIKLARI ÖNE ÇIKARARAK YAPAY AYRILIKLAR YARATMAKTAN DEĞİL, ORTAK DEĞERLERİMİZİ ÖNE ÇIKARARAK, YAŞAMIN, BÜTÜN ALANLARINI KAPSAYAN ULUSAL KÜLTÜRÜMÜZÜ, ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNİN ÜZERİNE ÇIKARTILMASINDAN GEÇTİĞİNE İNANMAKTAYIZ. ULUS DEVLETİN TEMEL DAYANAĞI İSE, ULUSAL KÜLTÜRDÜR. ULUSAL KÜLTÜRÜN, ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNE ÇIKARTILMASI İSE HEDEFTİR. BÜTÜN BU DÜŞÜNCELER, CUMHURİYET’İN TEMEL KURULUŞ FELSEFESİNİ OLUŞTURMAKTADIR. NİTEKİM ATATÜRK, TÜRK DEVRİMİNİN ANA HEDEFİNİ ŞU ŞEKİLDE İFADE ETMİŞTİR: “YAPTIĞIMIZ VE YAPMAKTA OLDUĞUMUZ DEVRİMLERİN GAYESİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ HALKINI TAMAMEN ÇAĞDAŞ VE BÜTÜN ANLAM VE GÖRÜŞLERİYLE MEDENİ BİR TOPLUM HALİNE ULAŞTIRMAKTIR.” ATATÜRK TÜRK DEVRİMİNİN ANA FELSEFESİNİ İSE ŞU ŞEKİLDE BELİRTMİŞTİR: “DÜNYADA HER ŞEY İÇİN, MEDENİYET İÇİN, HAYAT İÇİN, BAŞARI İÇİN, EN GERÇEK YOL GÖSTERİCİ İLİMDİR, FENDİR. İLİM VE FENNİN DIŞINDA YOL GÖSTERİCİ ARAMAK GAFLETTİR, CAHİLLİKTİR, DOĞRU YOLDAN SAPMAKTIR.” TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ – Kİ BU TÜRK DEVRİMİDİR- ASLINDA BİR KÜLTÜR DEVRİMİ DEĞİL MİDİR? BU SORUNUN CEVABINI BÜYÜK ÖNDER’İN 10’UNCU YIL NUTKUNDA ARAYALIM. ATATÜRK, 10’UNCU YIL NUTKUNDA YAPILANLARI ŞU SÖZLERİYLE AÇIKLAMAKTADIR: “AZ ZAMANDA ÇOK BÜYÜK İŞLER YAPTIK. BU İŞLERİN EN BÜYÜĞÜ, TEMELİ TÜRK KAHRAMANLIĞI VE YÜKSEK TÜRK KÜLTÜRÜ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR. BUNDAKİ BAŞARIYI, TÜRK ULUSUNUN VE ONUN DEĞERLİ ORDUSUNUN BİR VE BERABER OLARAK AZİMLE YÜRÜMESİNE BORÇLUYUZ.” ATATÜRK YİNE 10’UNCU YIL NUTKUNDA, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DEĞİŞMEZ HEDEFİNİ VE GÖRMEK İSTEDİĞİNİ İSE ŞU ŞEKİLDE İFADE ETMİŞTİR: “ULUSAL KÜLTÜRÜMÜZÜ ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNİN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ”. ASLINDA, 10’UNCU YIL NUTKUNDAKİ BU İKİ CÜMLE, NUTKUN ANA FİKRİNİ OLUŞTURMAKTADIR. İKİ CÜMLEDE DE ORTAK OLAN KAVRAM, ULUSAL KÜLTÜRDÜR. BİRİNCİSİNDE, YÜKSEK TÜRK KÜLTÜRÜNÜN TÜRK KAHRAMANLIĞI İLE BİRLİKTE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMELİNİ OLUŞTURDUĞU, İKİNCİSİNDE İSE, ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNİN ÜZERİNE ÇIKARILMASI İSTENİLENİN, ULUSAL KÜLTÜR OLDUĞUDUR. ULUSAL KÜLTÜRÜN BİR ÜLKE İÇİN ÖNEMİ, BUNDAN DAHA AÇIK NASIL ANLATILABİLİR? YAŞAMI BOYUNCA BİR DEVRİMCİ OLARAK, ULUSAL KÜLTÜRÜN OLUŞUMUNA VE GELİŞİMİNE ÇOK ÖNEM VEREN ATATÜRK’E GÖRE; ULUSAL KÜLTÜR, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DAMARLARINDA DOLAŞAN KANDIR. ULUSAL KÜLTÜR VE ÇAĞDAŞLIK DEYİNCE NE ANLAYACAĞIZ? ELBETTE, BU İKİ KAVRAM ÜZERİNDE SAATLERCE TARTIŞILABİLİR. BU İKİ KAVRAMI DA YİNE, ATATÜRK’ÜN BAKIŞ AÇISIYLA VE ONUN İFADELERİYLE AÇIKLAMAYA ÇALIŞACAĞIM. ATATÜRK KÜLTÜR KAVRAMININ TANIMINI ŞÖYLE YAPMAKTADIR: "KÜLTÜR BİR İNSAN TOPLULUĞUNUN; DEVLET HAYATINDA, FİKİR HAYATINDA -Kİ BUNLAR FEN BİLİMİ, BEŞERİ VE SOSYAL BİLİMLER VE GÜZEL SANATLARDIR- VE EKONOMİK HAYATTA YAPABİLDİKLERİNİN TOPLAMIDIR". BU TANIMDAN, KÜLTÜR KAVRAMININ ÜÇ ALANI KAPSADIĞINI GÖRMEKTEYİZ. BUNLAR; DEVLET HAYATI, FİKİR HAYATI VE EKONOMİK HAYAT ALANLARIDIR. KISACASI, YAŞAMIN TÜM ALANLARIDIR. ATATÜRK İÇİN ÇAĞDAŞLAŞMA, ÇAĞDAŞ OLMAK İSE, DEVLET İÇİN, ULUS İÇİN, KİŞİ İÇİN BÜTÜNLEYİCİ BİR KAVRAMDIR. ONUN İÇİN ÇAĞDAŞLAŞMANIN VAZGEÇİLMEZ KOŞULU, YAŞAMA AKILCI BİR BAKIŞ, HAYATTA EN GERÇEK YOL GÖSTERİCİ OLARAK, İLMİN VE FENNİN KABUL EDİLMESİDİR. ÇAĞDAŞLIK; DÜŞÜNCEDEN EĞİTİME, KİŞİLERİN KARAKTERİNDEN TOPLUMUN KARAKTER DÜZEYİNE, GÜNDELİK HAYATTAN GELECEĞİ BELİRLEYEN VİZYONA KADAR, YAŞAMIN TÜM ALANLARINI KAPSAR. DEĞERLİ HARBİYELİLER; TÜRK DEVRİMİNE SAHİP ÇIKMA GÖREVİ BİZLERE, BÜTÜN TÜRK ULUSUNA, ULU ÖNDER ATATÜRK TARAFINDAN VERİLEN BİR GÖREVDİR. ATATÜRK BU GÖREVİ ŞU ŞEKİLDE İFADE ETMİŞTİR. "BİZ BÜYÜK BİR DEVRİM YAPTIK. MEMLEKETİ BİR ÇAĞDAN ALIP YENİ BİR ÇAĞA GÖTÜRDÜK. BİRÇOK ESKİ MÜESSESELERİ YIKTIK. BUNLARIN BİNLERCE TARAFTARI VARDIR. FIRSAT BEKLEDİKLERİNİ UNUTMAMAK LAZIM. DEVRİMLERİ KORUYACAK TEDBİRLERE ÇOK MUHTACIZ. DEVRİMİN HEDEFİNİ KAVRAMIŞ OLANLAR, DAİMA ONU KORUYACAK GÜÇTE OLACAKLARDIR." SAYIN GENELKURMAY BAŞKANIMIZIN, “TÜRKİYE CUMHURİYETİ KURULDUĞUNDAN BUGÜNE KADAR HİÇBİR ZAMAN, BU KADAR FARKLI İÇ VE DIŞ TEHDİTLERLE AYNI ANDA KARŞI KARŞIYA GELMEMİŞTİR.” İFADESİ İÇERİSİNDE, TÜRK DEVRİMİNİN TEMELİNİ OLUŞTURAN LAİKLİK İLKESİNE YÖNELİK SALDIRI VE GİRİŞİMLER DE VARDIR. TÜRK DEVRİMİNE DİRENİŞ HAREKETİ İRTİCA VE GERİCİLİKTİR. TÜRK DEVRİMİNE DİRENİŞ DAHA ATATÜRK HAYATTA İKEN BAŞLAMIŞTIR. ÇÜNKÜ BÜTÜN DEVRİMLERDE, DEVRİMİN GETİRMİŞ OLDUĞU YENİLİĞİ HAZMEDEMEYENLER VE GÜÇLERİNİ KAYBEDENLER VARDIR. BUGÜN, ÜZÜLEREK İFADE ETMEK İSTİYORUM Kİ; İRTİCAİ TEHDİT, BAZI KESİMLER KABUL ETMESE DE, KAYGI VERİCİ BOYUTLARA ULAŞMAKTADIR. DEVRİMLERİN; BAZI KESİMLER TARAFINDAN BİLİNÇLİ, SABIRLI VE PLANLI BİR BİÇİMDE AŞINDIRILMAYA ÇALIŞILDIĞI VE BU YÖNDE DE KAYDA DEĞER MESAFE ALINDIĞI BİR GERÇEKTİR. BUGÜNKÜ DURUMUN, BİR ANALİZİNİ YAPMANIN UYGUN OLACAĞINI DÜŞÜNMEKTEYİM. HATIRLANACAĞI ÜZERE; TÜRK DEVRİMİNİN ANA HEDEFİNİN, LAİK ULUS DEVLETİN YARATILMASI OLDUĞUNU, MODERN DEVLETİN OLUŞUMUNDA DA LAİK DÜZENİN İTİCİ GÜÇ OLDUĞUNU DAHA ÖNCE İFADE ETMİŞTİM. LAİKLİK İLKESİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ OLUŞTURAN TÜM DEĞERLERİN TEMEL TAŞIDIR. TÜRKİYE, ANAYASAMIZA GÖRE; LAİK, DEMOKRATİK VE SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİDİR. TÜRKİYE’DE ANAYASA’YI RESMEN YORUMLAMAYA YETKİLİ TEK ORGAN OLAN, ANAYASA MAHKEMESİ’NİN, LAİKLİKLE İLGİLİ YORUMLARI, LAİKLİĞİN ANLAMININ ORTAYA KONULMASINDA VAZGEÇİLMEZ KAYNAKTIR. NİTEKİM, ANAYASA MAHKEMESİ’NİN LAİKLİĞE İLİŞKİN KARARLARINDAN BİRİSİ KONUYU ŞÖYLE AÇIKLAMAKTADIR: “DEMOKRASİ HER ŞEYDEN ÖNCE LAİKLİĞE DAYANIR. DEMOKRASİNİN İKİ ÖNEMLİ UNSURU, ÖZGÜRLÜK VE EŞİTLİKTİR. BU UNSURLARIN GERÇEKLEŞMESİ, ANCAK, DİNİ ZORLAMALARIN OLMADIĞI TOPLUMLARDA MÜMKÜNDÜR.” ANAYASA’NIN 1’İNCİ MADDESİNDEKİ “CUMHURİYET” YÖNETİMİ VE 2’NCİ MADDESİNDEKİ “CUMHURİYETİN NİTELİKLERİ”NE İLİŞKİN DEĞİŞTİRİLEMEZLİK, YALNIZ İLKE VE KAVRAMLARIN 2NCİ MADDEDEKİ SÖZCÜKLERİYLE DEĞİL, AYNI ZAMANDA ANAYASA’NIN ÇEŞİTLİ MADDELERİNDE DÜZENLENEN İÇERİĞİ İLE DE İLGİLİDİR. LAİKLİK İLKESİNİN ANAYASAL İÇERİĞİ İSE, ANAYASA’NIN BAŞLANGICI İLE, 24 VE 174’ÜNCÜ MADDELERİNDEKİ DÜZENLEMELERLE BELİRGİN HALE GETİRİLMİŞTİR. BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN, LAİKLİK KAVRAMININ NEDEN TARTIŞMAYA AÇILMAYA ÇALIŞILDIĞINI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. LAİKLİK İLKESİNİN DEMOKRASİ İLE ÇATIŞTIĞINI İDDİA ETMEK İSE SAĞLAM BİR TEMELE DAYANMAMAKTADIR. AKSİNE; LAİK DÜZEN, TÜRK DEMOKRASİNİN GELİŞMESİNDE ANA İTİCİ GÜCÜ OLUŞTURMUŞTUR. LAİKLİK SÜRECİNİ YAŞAMAYAN, BU DENEYİME SAHİP OLMAYAN ÜLKELERİN, DEMOKRATİK BİR YAPIYA KOLAYLIKLA ULAŞILABİLECEĞİNİ SÖYLEMEK, BİR İDDİADAN ÖTEYE GEÇEMEZ. BUGÜN DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLERİ SAVUNANLARIN, BU GERÇEĞİ UNUTMAMALARI GEREKİR. DEVRİMLER DOĞALARI GEREĞİ, DİNAMİK BİR SÜRECİ İFADE EDER. SÜREKLİLİĞİNİ KAYBEDEN, STATİK BİR KONUMA GEÇEN, İLERİYE GÖTÜRÜLEMEYEN DEVRİMLER, DİRENİŞLERE KARŞI ZAYIF DURUMA DÜŞEBİLİR. TÜRK DEVRİMİNİN GERİYE DÖNÜŞÜNÜ ENGELLEYİCİ UYGULAMALAR, DEVRİMİN KORUNMASINA YÖNELİKTİR. ANCAK, BUNUN YANINDA ÖNEMLİ OLAN HUSUS, YALNIZ MEVCUDUN VE GERÇEKLEŞTİRİLENLERİN KORUNMASI İLE YETİNİLMEYEREK, DEVRİMLERİN DAHA DA İLERİYE GÖTÜRÜLMESİDİR. BURADA TÜRK TOPLUMUNUN BÜTÜN KESİMLERİ OLARAK, KENDİMİZE SORMAMIZ GEREKEN SORU ŞU OLMALIDIR: BU KONUDA BİZLER, ÜSTÜMÜZE DÜŞEN GÖREVLERİ TAM OLARAK YERİNE GETİRDİK Mİ? GETİRİYOR MUYUZ? EĞER, BU KONUDA KENDİMİZİ YETERSİZ GÖRÜYORSAK, BUNUN NEDENLERİ ARASINDA; SORGULAMAYA DAYANAN YÜKSEK KALİTELİ BİR EĞİTİM SİSTEMİNE SAHİP OLUNAMAMASI, ATATÜRK DÖNEMİNDE OLUŞTURULAN KURUMLARIN GİDEREK ETKİNLİĞİNİ KAYBETMESİ VE GÜÇLÜ ENTELEKTÜEL VE ULUSALCI SOSYOEKONOMİK KADROLARA SAHİP OLUNAMAMASI BULUNMAKTADIR. BUNA KARŞILIK; 1950’Lİ YILLARDAN İTİBAREN BAZI MARJİNAL GRUPLARIN, DİNSEL EĞİLİMLERİ KULLANARAK, SERMAYE BİRİKTİRİP, YATIRIMLARA YÖNELMESİNİ, DERNEK VE VAKIFLAR KURARAK; EĞİTİM, ÖĞRETİM ALANINDA VE NİHAYET DE SİYASAL ALANDA ETKİN OLMAYA ÇALIŞTIKLARINI SIKÇA GÖRMEKTEYİZ. BU GELİŞMELER İSE; ANAYASAMIZIN 24’ÜNCÜ MADDESİNDE YER ALAN, “HİÇ KİMSE, KİŞİSEL ÇIKAR YAHUT NÜFUZ SAĞLAMA AMACIYLA, HER NE SURETTE OLURSA OLSUN, DİNİ VEYA DİN DUYGULARINI YAHUT DİNCE KUTSAL GÖRÜLEN ŞEYLERİ İSTİSMAR EDEMEZ VE KÖTÜYE KULLANAMAZ” HÜKMÜNE AYKIRI DEĞİMLİDİR? DİĞER TARAFTAN, KÜRESELLEŞME OLGUSUNUN, DEVLETLERİN GENİŞ KİTLELERİ KORUYAN, SOSYAL DEVLET VASFININ GİDEREK ZAYIFLAMASINA NEDEN OLDUĞU DA BİR GERÇEKTİR.
BU CEMAATLER, EKONOMİYİ YÖNLENDİRMEYE, SOSYOPOLİTİK YAŞAMI BİÇİMLENDİRMEYE, DİNE BAĞLI BİR YAŞAM TARZI OLARAK, SOSYAL KİMLİKLERİNİ ORTAYA KOYMAYA ÇALIŞMAKTADIRLAR. BU CEMAATLER İLE 677 SAYILI KANUNLA VARLIĞI YASAKLANAN TARİKATLAR, DEVRİME KARŞI HAREKETLERİN ODAĞI HALİNE DÖNÜŞMEKTEDİRLER. BURADA BİZİM ÜZERİNDE DURMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ HUSUS; ANAYASAMIZIN BAŞLANGICINDA VE 24NCÜ MADDESİNDE AÇIKÇA BELİRTİLDİĞİ GİBİ, KUTSAL DİN DUYGULARININ, DEVLET İŞLERİNE, POLİTİKAYA, SİYASAL VE KİŞİSEL ÇIKAR, YA DA NÜFUZ SAĞLAMA AMACIYLA, KÖTÜYE KULLANILMAMASIDIR. ELBETTE, ÜLKEMİZDEKİ DİNİNE BAĞLI, MÜTEDEYYİN VATANDAŞLARIMIZA KARŞI SAYGILI VE DİKKATLİ OLMAK ZORUNDAYIZ. ANCAK, DİNİN İNANÇ ALANINDAN ÇIKARILIP, İDEOLOJİYE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ, ONU SİYASALLAŞTIRIR Kİ, BUNDAN EN BÜYÜK ZARARI GÖRECEK OLAN, DİNDİR HATIRLANACAĞI ÜZERE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DEĞİŞİMİ VE GELİŞİMİNİN; ASLINDA, BİR KÜLTÜR DEVRİMİ, HEDEFİN İSE, ULUSAL KÜLTÜRÜMÜZÜ ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNE ÇIKARILMASI OLDUĞUNU, DAHA ÖNCE İFADE ETMİŞTİM. İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE, YUMUŞAK GÜCÜN EN ÖNEMLİ UNSURU OLARAK, ULUSAL KÜLTÜRÜN KABUL EDİLDİĞİ, ÜLKELERİN KENDİ KÜLTÜRLERİNİ DİĞER ÜLKELERE BENİMSETMEYE ÇALIŞTIKLARI BİR GERÇEKTİR. BU ANA NEDENİN VE DİĞER ETKENLERİN DE ETKİSİYLE, ÜLKEMİZDE, ULUSAL KÜLTÜRÜN YOZLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILDIĞI DA DİĞER BİR GERÇEKTİR. DİĞER TARAFTAN, TOPLUMUMUZUN BİR BÖLÜMÜNDE, ULUSAL KÜLTÜRÜN, DİN EKSENLİ BİR YAPIYA OTURTULMAYA ÇALIŞILDIĞINI DA GÖRMEKTEYİZ. BÜTÜN BU ÖNEMLİ GELİŞMELERİN, ULUS DEVLET YAPIMIZA ZARAR VERDİĞİNİ DÜŞÜNMEKTEYİZ. TÜRK DEVRİMİNE KARŞI YÜRÜTÜLEN BU TİP GİRİŞİMLERE KARŞI, ANAYASA VE DEMOKRATİK HUKUK DÜZENİ ÇERÇEVESİNDE, DEVLETİN TÜM KURUM VE KURULUŞLARI VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI TARAFINDAN: - ANAYASAL DÜZENİMİZİN TEMELİNİ OLUŞTURAN LAİKLİĞİN KORUNMASI, - DİNİN, SİYASAL VE EKONOMİK AMAÇLARLA KULLANILMASININ ÖNLENMESİ, - ULUSAL EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN BU TÜR HAREKETLERİN ETKİSİNDEN KURTARILMASI, - TOPLUMUMUZUN BU TİP HAREKETLERE KARŞI BİLİNÇLENDİRİLMESİ, - ULUSAL KÜLTÜRÜMÜZÜ, BÜTÜN ZARARLI ETKİLERDEN KORUMAK AMACIYLA, TOPYEKÛN BİR MÜCADELE VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR. MÜCADELE ÖNCELİKLE; KÜLTÜR, EĞİTİM VE ÖĞRETİM ALANINDA VERİLMELİDİR. DEĞERLİ HARBİYELİLER; CUMHURİYETİN VE DEVRİMLERİN KORUNMASININ TEK YOLU VARDIR. BU YOL İSE “ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ”DİR. BURADA, "ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ"NİN BİR TANIMINI YAPMAK İSTİYORUM. "ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ"; ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNİN ÜZERİNE ÇIKILMASINI TEMEL HEDEF ALAN, BU HEDEFE ULAŞMAK İÇİN, AKIL VE İLMİN YOL GÖSTERİCİLİĞİNİ KABUL EDEN, DİNAMİK BİR DÜNYA GÖRÜŞÜDÜR. "ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ"NİN KENDİ KENDİNİ ÜRETEN VE GELECEĞE DÖNÜK DOĞASI, GERİ DÖNDÜRÜLEMEYECEK BİR GÜÇLE KENDİ YATAĞINDA AKMAKTADIR. BUNUN TERSİNİ AKILLARDAN GEÇİRMEK, BOŞUNA BİR ÇABA VE BÜYÜK BİR HAYAL KIRIKLIĞI OLACAKTIR. DEĞERLİ HARBİYELİLER, BÜYÜK ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN “CUMHURİYETİ KURANLAR, ONU KORUMAYA DA MUKTEDİR OLMALIDIRLAR” ŞEKLİNDEKİ SÖZLERİNİ, HİÇ UNUTMAYINIZ. BUNUN İÇİN DE, “ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ”NİN, ENTELEKTÜEL DERİNLİĞİNE İNMEK VE KENDİNİZE REHBER EDİNMEK ZORUNDASINIZ. SAYIN GENELKURMAY BAŞKANIMIZIN İFADE ETTİĞİ GİBİ; “CUMHURİYETİN TEMEL NİTELİKLERİNE SAHİP ÇIKMAK, İÇ SİYASETLE İLGİLİ OLMAYIP, YASALARLA SİLAHLI KUVVETLERE VERİLEN BİR GÖREVDİR VE ASKERİN YASALARLA VERİLMİŞ GÖREVLERİ, YAPMA VEYA YAPMAMA GİBİ BİR SEÇENEĞİ VE LÜKSÜ YOKTUR.” KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI DEVİR TESLİM TÖRENİNDE İFADE ETTİĞİM GİBİ, TÜRKİYE ÜZERİNDE İÇ VE DIŞ KAYNAKLI RADİKAL DEĞİŞİM PROJELERİNİN BULUNDUĞUNU GÖRMEKTEYİZ. BU KESİMLER, PROJELERİNİN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGEL OLARAK, TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ GÖRÜYORLAR. BUNLAR, TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NİN SİYASETE MÜDAHALE ETTİĞİNİ İFADE EDEREK; SİLAHLI KUVVETLERİN ÖZELLİKLE, MİLLİ GÜVENLİK AÇISINDAN, ANAYASAL DÜZENİN ÜÇ TEMEL NİTELİĞİ OLAN; ULUS DEVLET, ÜNİTER DEVLET VE LAİK DEVLETE YAPILAN SALDIRILARA, KAYITSIZ KALMASINI İSTİYORLAR. BU KESİMLER, BÜYÜK BİR YANILGI İÇİNDEDİRLER. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ, BAŞKA ÜLKELERİN ORDULARIYLA KARŞILAŞTIRARAK, FARKLI SONUÇLAR ÜRETMEYE ÇALIŞANLAR, TÜRK TOPLUMUNUN TARİHİNİ DE, GERÇEKLERİNİ DE BİLMEYENLER, YA DA KENDİLERİNE YABANCILAŞMIŞ OLANLARDIR. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ; ULUS DEVLET, ÜNİTER DEVLET VE LAİK DEVLETİN KORUNMASINDA, HER ZAMAN TARAF OLMUŞTUR VE OLMAYA DEVAM EDECEKTİR. BAŞTA, BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK OLMAK ÜZERE, BİZLERE TÜRK DEVRİMİNİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ VE BU GÜZEL VATANI HEDİYE EDEN ATALARIMIZIN, ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN, CANLARINI VEREN TÜM ŞEHİTLERİMİZİN VE YAŞAMAKTA OLAN GAZİLERİMİZİN MANEVİ HUZURUNDA SAYGIYLA EĞİLİYORUM. KARA HARP OKULUNUN, BUGÜNKÜ ÜSTÜN DÜZEYE ULAŞMASINI SAĞLAYAN TÜM KOMUTANLARIMIZI ŞÜKRANLA, EBEDİYETE İNTİKAL EDENLERİ İSE SAYGIYLA ANIYORUM. 2006 – 2007 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILININ, BÜTÜN KARA HARP OKULU MENSUPLARI İÇİN, SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARILARLA DOLU OLARAK GEÇMESİNİ DİLİYORUM. HEPİNİZE SAYGILAR VE SEVGİLER SUNUYORUM. |
1051 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |