• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar19.139819.2165
Euro20.830420.9138
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün SÖZCÜ gazetesi röportajı ve CNN Türk konuşması

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök sessizliğini SÖZCÜ’ye bozdu

2002-2006 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan Hilmi Özkök, “TSK içindeki FETÖ’cüleri temizlemedi” iddialarına yanıt verdi. Özkök, "O zaman adı Cemaat olan Fetullahçılık kanunen suç değildi. Ordudan atmak gibi ağır ceza verilemiyordu" dedi.

24’üncü Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, emekliye ayrıldıktan sonra, kendisiyle röportaj yapmak isteyenlere, “Son kullanma tarihimi tamamladım” diyor ve konuşmuyordu. Kendisini aradığımda aynı sözü hatırlattı, ancak bazı sorularıma cevap vereceğini ve bunu da ilk kez yapacağını söyledi.

Konuşmayı kayda alacağımı söylediğimde, “Rahatlıkla alabilirsiniz. Ben her zaman söylediklerimin arkasında durmuşumdur” dedi. Özkök, 14 yaşında giydiği asker üniformasını tam 52 yıl üzerinden çıkartmadı. “Tam emekli olup köşeme çekilip dinlenmeye hazırlanmıştım ki ne göreyim; yaptığım, yapmadığım, yapamadığım her şey için lehte, aleyhte gündemde kalmaya mahkûm olmuşum” diyor.

Özkök, SÖZCÜ'nün sorularını şöyle cevaplandırdı:

HİÇ DAVA AÇMADIM

* Bu süreçte beni en çok inciten; askeri kanunları, komuta kontrol ilişkilerini ve karargâhlardaki hiyerarşik yapı ile çalışma usullerini bilmeyen bazı genç medya mensuplarının, sosyal medya kullanıcılarının haksız ve saygı hudutları dışına çıkan suçlamaları oldu.

* Önceleri ‘Varsın desinler, gönülleri hoş olsun' dedimse de bunların yoğunluğu o kadar arttı ki eşim, çocuklarım, torunlarım ve sevenlerim acı çeker oldu. Basına saygım ve şahsi prensiplerim gereği hiçbir basın mensubu hakkında ne tazminat ne de ceza davası açtım. Bu tutumum maalesef bazılarını cesaretlendirdi.

Orgeneral Özkök'e, Fetullah Gülen'in kendisi hakkında söylediği öne sürülen konuyu hatırlatıyorum. Özkök şunları söylüyor:

* Bir yazar sözüm ona Fetullah'a ‘Ordunun tavrı ne zaman değişir, ne zaman demokratikleşir?' diye sormuş, Gülen de ‘Eğer Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı olursa' cevabını vermiş. Soruyu sorduğu iddia edilen yazar bu iddiayı 26 Şubat 2005'te yazısında yalanlamıştı. Ancak bu iddia birileri tarafından gerçekmiş gibi gündeme oturtuldu. Soran başka, cevaplayan başka, aleyhinde yorumlanan ben Hilmi Özkök!

İFTİRALAR, İDDİALAR AİLEMİ VE BENİ YIPRATTI
52 yıl boyunca askeri üniformasını üzerinden çıkartmayan Hilmi Özkök, ‘İftiralar ailemi ve beni üzdü” dedi…

BİR LAFIMI BULAMAZLAR

* Amaçları, hükümetle kavga etmediğim için, benimle kavga eden birilerinin beni irticacı, Fetullah'a yakın göstererek etkisizleştirmek, yıpratmak istemeleridir. Benim Fetullah veya Fetullahçılar için söylediğim, onları metheden bir laf bulamazlar.

* Yurt dışı gezilerimde okullarından hiçbirini ziyaret etmedim. Fetullahçı olduğunu bildiğim hiçbiriyle konuşmadım. Ne bankalarına para yatırdım ne de gazetelerini okudum. Bu konularda bir yanlışım olsaydı bazılarının neler yapacağını tahmin edebilirsiniz.

KENDİMİ SAVUNMADIM

* 2004 Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, o günkü adıyla ‘Gülen Cemaati’nin' tehlike ve ulaştığı imkân, kabiliyetleri ve alınması gereken tedbirler konusunda TSK adına ve şahsen onayladığım değerlendirme konuşmasıdır. Bu konuşma Fetullah yapılanması hakkında MGK kayıtlarında yer alan resmiyet kazanmış görüşlerimdir. Bana Fetullahçılara yakın diye iftira edenlerinki gibi safsata değildir.

* Bana bu yönde atılan iftiralara karşı ben ‘MGK’da bu konuşmayı yaptım' diye kendimi savunmadım ve bu acılara ailece katlanma sabrını gösterdim. MGK konuşmaları gizlidir, açıklanamaz. Daha sonra bu konuşmam her nasılsa önce Taraf Gazetesi'nde yayımlandı, sonra Milliyet Gazetesi'nin bir saygın yazarının makalesinde, son olarak da bir siyasi partinin (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) sayın Başkanı'nın kürsü konuşmasında aleniyet kazandı.

* TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'ndaki ifadem sırasında bir milletvekili MGK'da bu konuşmayı yapıp yapmadığımı sordu. Konu aleniyet kazandığı ve bir milletvekili tarafından TBMM'de sorulduğu için ‘Evet' cevabını verdim. Malum olduğu üzere MGK kararları hükümete tavsiye niteliğindedir. Bunları uygulayıp uygulamama hükümetin takdiridir. Bunun sonuçlarının izlenmesi benim görevim ve yetkim değildir.

MİT BİLDİRİYOR

* Evet, bana diğer bir yanlış yüklenme de görevim sırasında Fetullahçıları ordudan atıp atmadığımdır. Aslında diğer bazı komutanlara da aynı konuda sorular yöneltiliyor. 2002-2006 yıllarında o zamanki adıyla ‘Cemaat' olan Fetullahçılık, kanunen bir suç değildi. Kanunun suç saymadığı bir konumda olan kişiye ‘Ordudan atmak' gibi ağır bir ceza verilebilir mi?

* Ancak biz İstihbarat organlarının (MİT ve Emniyet İstihbarat birimleri) bu gibi yapılara veya düşünce sistemlerine bulaşanları bize bildirdiğinde veya biz böyle bir duruma vakıf olduğumuzda bu kişilerin hem askeri hem de irticai örgüt bağlantılarından emir aldıklarını değerlendirerek ‘disiplinsizliklerine' kanaat getirdik. Bu nedenden dolayı Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla ordudan ihraç etmekteydik.

FOTO: DepoPhotos/ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü dinlemişti.

FETÖ'YLE İLİŞKİM YOK

* Anayasa gereği YAŞ kararları yargı denetimi dışında tutulduğundan, ihraç edilenler yargıya başvuramıyorlar düşüncesiyle o zaman YAŞ üyesi Başbakan ve Milli Savunma Bakanı kararlara şerh koyuyorlardı. Umarım şimdilerde ‘Fetullahçılar niye atılmıyordu' diyenler bu açıklamalarımı düşünürler.

* Eylemler, vuku buldukları zaman ve koşullar içinde değerlendirilmeli. Benim FETÖ'nün evveli ve sonrasıyla hiçbir ilişkim olmadı. “I” harfi gibi çizgisi belli biriyim. Hayatımda hiçbir zaman “S” harfi gibi olmadım. Hiçbir işimi birileri beni beğensin diye değil, görevim olduğu için yaptım.

SİVRİ SİNEKLER BERTARAF ETTİK AMA..

* Zararlılar ünlü söylemde belirtildiği üzere ‘bataklıktaki sivrisinekler' gibidir. Bataklık kurutulmadıkça yok edilemezler. Şimdi bazıları TSK'yı ‘Niçin atmadınız, ne yaptınız?' diye sorguya çekiyor. Biz elimizden geldiği kadar sivri sinekleri bertaraf ettik. Ancak uzun yıllardır var olan bu bataklığı biz kurutamadık.

* Bana, “TSK'da bu kadar çok Fetullahçı olduğunu, bunların 15 Temmuz hain darbe girişiminde bulunabileceğini bekliyor muydunuz?” diye soruyorsunuz. Ben 2002-2006 dönemini ve birkaç yıl öncesini değerlendirebilirim. Kuvvet Komutanlıkları ve Genelkurmay Başkanlığı'nın irticai örgütlerle ilgili istihbarat yetki, sorumluluk ve teşkilatı yoktu. TSK istihbarat birimleri sadece savaş istihbaratı konularında faaliyet gösterir.

MİT'TEN GELİYORDU

* Bu konular, özellikle irticai faaliyetlerdeki bilgiler, bize MİT tarafından iletilirdi. Emniyet teşkilatının edindiği bilgiler de MİT vasıtasıyla ulaştırılırdı. Bunlar her kademede dikkatle değerlendirilir, eksik bilgiler varsa tamamlanır ve irticai faaliyetlere katıldığı kesinlik kazananların durumu kış aylarında toplanan YAŞ'a getirilirdi.

* Orgeneraller, başbakan ve MSB'nin de katılımıyla oluşan YAŞ bu kişiler hakkında karar verirdi. Sayısını tam olarak bilmemekle birlikte çok sayıda askeri şahsa bu uygulama yapıldı. YAŞ kararlarına şerh konulması bu kişilerin ordudan uzaklaştırılmasına mani olmadı.

FETULLAHÇILIK TEHDİTTİ

* Şu bir gerçek ki TSK, Fetullahçı hareketi, değişen derecelerde de olsa, daima tehdit değerlendirmelerine dahil etmiştir. İmkân, kabiliyetlerini artırdıklarını MGK'da gündeme getirmiştir. Ancak kendilerini çok iyi sakladıklarını bildiğimiz bu kişilerin bu kadar çok olduklarını benim dönemimde tam olarak değerlendirebildiğimizi düşünmüyorum.

* Darbe girişimini yapabilecek seviyeye geldikleri benim komutanlık dönemimde değerlendirilmedi. Bunların kendilerini darbe yapabilecek seviyede görmelerini emeklilik dönemimde, bilgi noksanlığımın da etkisiyle, doğal olarak algılamış değilim. Fakat darbe girişimine kalkıştıklarında bunun başarılı olamayacağını hemen değerlendirdim.

'KASAPTAKİ EDE SOĞAN DOĞRANMAZ' SÖZÜ
Bu sözü 2008'de temmuz ayında bir gazetecinin henüz gündeme gelmiş olan Oramiral Özden Örnek (merhum) günlükleri konusunda sorduğu bir soru üzerine söyledim. Yöresel bir tabirdir ve anlamı açıktır. ‘Doğmamış çocuğa don biçmek'le eş anlamlıdır. Sanırım bu sözümü Sayın Yılmaz Özdil'in, Hürriyet Gazetesi'ndeki 12 Temmuz 2008 tarihli yazısından öğrenerek en çok ‘Balyoz' davası avukatları, kamuoyunun ilgisini davaya çekmek için kullandırdılar. Zamanla bu sözüm ‘yargılanmakta olan arkadaşlarıma destek olmayacağım' anlamında kullanılmış bir ifade olarak dillendirildi. Dikkatinizi çekerim. Ben bu sözü 2008'de söyledim. Balyoz davası 2010'da başladı. Balyoz davasında yargılanan arkadaşlarımla uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur.

14 yıldır emekli olan Hilmi Özkök İzmir Urla'da yaşıyor. En büyük hobisi ise oltayla balık tutmak…

BANA TAŞ ATIYORLAR

* Balyoz davasında tanıklığa çağrılmamam konusu da tartışılıyor. Emekli olalı hemen hemen 14 yıl oldu. ‘Balyoz' davasında tanıklık yapmamışım diye önüne gelen hâlâ bana taş atıyor, suçlanıyorum. Ben çağrı üzerine Ergenekon davası için soruşturma yapan savcılara İzmir Adliye Sarayı'nda tanık olarak yedi sayfa ifade verdim. İki defa çağrı üzerine İstanbul Adliyesi'nde Ergenekon davasına bakan mahkemede tanık olarak ifade verdim.

MAHKEME BENİ ISRARLA İFADEYE ÇAĞIRMIYORDU
İstanbul Adliyesi'nde Ergenekon davasına bakan mahkemedeki ifadem sırasında bir avukat, Balyoz davasıyla ilgili bir soru sormak istedi. Çünkü Balyoz davasına bakan mahkeme, arkadaşlarımın ısrarlı başvurularına rağmen beni ifadeye çağırmıyordu. Hakim, bu sorunun davayla ilgili olmadığını, şayet istersem bu soruya cevap verebileceğimi söyledi ve ben Balyoz davası konusundaki malûm, olumlu ve doğru ifadeyi verdim. Bu ifadem sonradan resmen Balyoz davasının yürütüldüğü mahkemeye gönderildi. Beni ısrarla tanık olarak davet etmeyen bu mahkemeye nasıl ‘sanık tanığı' olarak gidebilirdim? Bilindiği üzere böyle gidenleri Balyoz mahkemesi dinlemedi.

Sözcü - 15 Şubat 2020

https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/genelkurmay-eski-baskani-hilmi-ozkok-sessizligini-sozcuye-bozdu-suc-sayilmadigi-icin-fetullahcilari-atmadik-5626283/

***

Hilmi Özkök CNN TÜRK'e konuştu, "FETÖ'cü olmak suç değildi" sözlerine açıklık getirdi

24. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, FETÖ iddialarıyla ilgili Sözcü gazetesine verdiği röportajı CNN TÜRK canlı yayınında değerlendirdi. Özkök, "Fetullahçı olmak suç değildi" lafına açıklık getirdi. Gazeteci Nedim Şener'in "Özkök dönemi hiçbir FETÖ'cü ihraç edilmedi" sözlerini yalanladı. FETÖ'cü adı altında değil, gericilik adı altında ihraçların olduğunu söyledi. Türkiye FETÖ'yü yeniden bu kez üst perdeden tartışıyor. 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 2009 düzenlemesiyle ilgili iddialarının ardından, liderler karşılıklı suçlayıcı açıklamalar yapmaya başladı. Soru; FETÖ'nün siyasi ayağı kim? Açıklamalarda adı geçen eski genelkurmay başkanları da tartışmanın odağında. Onlardan biri 24. Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök. Özkök, sessizliğini Sözcü gazetesine verdiği röportajla bozmuştu. Yazılı açıklamalarını CNN TÜRK Masası programında dillendirdi. Özkök, röportajında "Fethullahçılık suç değildi, ordudan atamadık" demişti. Eski Genelkurmay Başkanı canlı yayına katılmadan önce program konuğu gazeteci Nedim Şener, Özkök'ün röportajdaki açıklamalarına ithafen kendi dönemindeki MGK sunumundan örnekler verdi. "Devlet içinde devlet var diyor ama 'FETÖ'cülük suç değildir, o yüzden atmadık' diyorsun" dedi. Ardından Hilmi Özkök telefonla canlı yayına bağlandı ve Şener'in sözlerine CNN TÜRK yayınında cevap verdi: "Kanunun suç saymadığı bir konuda ordudan atmak gibi ağır bir ceza verilebilir mi?" diye soruyorum. Buna hukukçuların cevap vermesi lazım". Kendi döneminde atılmaların FETÖ adı altında değil gericilik adı altında gerçekleştiğini söyledi. İrtica konusunda bir parantez de açtı. "Kıyafetler bizim için hiç bir zaman cezalandırma sebebi olmadı benim zamanımda. Başörtüsünden hiç kimse atılmadı. Bakın ilk defa bir şey açıklıyorum. Ben namaz kılmaya başladım. TSK namaz kılanları atıyordu lafının ne kadar yanlış olduğunu bu gösterir" şeklinde konuştu. FETÖ ile hiç bir ilişkisi olmadığını vurguladı Hilmi Özkök. "Ben bir tek FETÖ ile veya FETÖ olarak kimseyle muhattab olmadım. ,bankalarına para yatırmadım" ifadelerini kullandı. 15 Temmuz davalarında adı geçen askerlerle olan ilişkisi de gündeme geldi programda. Özkök, "Bir kişi sadece yargılandı ama o da beraat etti. Normal hizmetine devam ediyor" dedi.

CNN Türk - 16 Şubat 2020





  
646 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri