Ortadoğu tek tanrı inancının olduğu üç dinin doğum yeri olabilir ancak bazı Arap ülkeleri burayı bu dinlerden birisinin mezarlığı yapmaya kendilerini adamış görünüyor. 2 bin yıl boyunca Hristiyan topluluklar bölgede var oldular, Arap dünyasını edebiyat, kültür ve ticari açıdan zenginleştirdiler. 20. yüzyıla girilirken Hristiyanlar Ortadoğu nüfusunun yüzde 26'sını oluşturuyordu. Bugün bu oran yüzde 10'dan daha az. Hoşgörüsüz ve radikal hükümetler inançları doğduğundan beri Ortadoğu'da yaşayan Hristiyan toplumları bölgeden uzaklaştırıyor.

Halep ve Şam gibi Suriye şehirlerinin kalıntıları arasında İslam'ı kabul etmeyen Hristiyanlar İslamcı muhalif savaşçılar tarafından kaçırılıyor, vuruluyor ya da başları kesiliyor. Mısır'da Müslümanlar Kardeşler'in üyelerinden oluşan çeteler bir zamanlar Yahudilerin sinagoglarını ortadan kaldırdıkları gibi kıpti Hristiyan kiliselerini yakıyor. Bu yılbaşında Bağdat'ın güneyindeki Dora mahallesindeki bir kiliseye bırakılan bombanın ibadet eden bir kalabalık ortasında patlaması sonucu 26 kişi öldü.

Hristiyanlar, Ortadoğu genelinde hayatlarını, özgürlüklerini, işlerini ve ibadet yerlerini kaybediyor. Yerel Hristiyanların komşu ülkelere iltica etmeleri de şaşırtıcı. Yine de kendileri buralarda çok da hoş karşılanmıyorlar. Geçen son 10 yılda Irak'ta yaşayan 1,5 milyon Hristiyan'ın üçte ikisine yakını evlerinden ayrıldı. Birçoğu acımasız zulme bir kez daha kurbanı olmadan önce Suriye'ye yerleşti. Suriye'de 1920'lerde Hristiyan nüfusun oranı yüzde 30 iken bugün bu oran yüzde 10'dan daha az.

Ocak ayında kar amacı gütmeyen ve bir mezhebe bağlı olmayan Open Doors (Açık Kapılar) organizasyonu Hristiyanlara karşı en baskıcı 10 ülkeyi açıkladı. Bunlardan dokuzu Müslümanların çoğunlukta olduğu radikal İslam ile tanınan ülkeler iken son ülke Kuzey Kore idi. Bu zalim rejimler antik küfrü ve dini kanunlara hakareti dini ifade özgürlüğünün maskesi altında yücelttiler. Gerçekte bu önlemler İslam dışı grupların sistematik şekilde baskı altına alınmasını sağladı.

Geçen yıl Suudi Arabistan'da iki erkek bir kadını Hristiyanlığa döndükleri ve İslami krallıktan kaçmasına yardım ettikleri "suçlaması" ile yargılandılar. Saudi Gazette'nin haberine göre bunlardan Lübnanlı olan erkek altı yıl hapis ve 300 kırbaç cezasına, Suudi olan diğer erkek ise iki yıl hapis ve 200 kırbaç cezasını çarptırıldı. Bir diğer dine geçmenin cezasının ölüm olduğu Suudi Arabistan'da [iki erkeğe verilen]bu cezalar nispeten hafif cezalar.

Diğer İslam ülkelerindeki "adalet sistemi" Arap vatandaşlara has olmasa da Hristiyanlara karşı baskıcı. Suriye'nin kuzeyindeki Rakka şehrinde radikal İslamcılar eski bir kanun olan "zımmi yasası"nı gerekçe göstererek yerel Hristiyanları tehdit ediyor. Toplumun gaddarca bir seçeneği var: Vergini öde ve dini kısıtlamalar listesine uy ya da "kılıç ile yüzleş."

İran İslam Cumhuriyeti'nde siyasi ayrılıkları ifade etmek küfür olarak görülüyor. Geçen yaz İncil satarken yakalanan üç İranlı Hristiyan "devletin güvenliğine karşı suç" işlemekten hüküm giydi ve 10 yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Nispeten şanslıydılar. Rejim daha önce "Tanrıya karşı savaşa girmek" ve "yeryüzünde fesat yaymak" suçlarından düzinelerce insanı infaz etti.

Ortadoğu'da yayılan bu sahne kaygı verici bir şekilde tanıdık. İkinci dünya savaşının sonunda yaklaşık bir milyon Yahudi Arap topraklarında yaşıyordu. 1948 yılında İsrail'in kurulması beş Arap ordusunun işgaline hız verdi. Yeni kurulan ülkeyi askeri olarak ortadan kaldıramayınca Arap liderler antik Yahudi toplumunun çoğunu öldüren terör ve sınır dışı kampanyası başlattılar. 800 bin Yahudi'nin toprakları terk etmesinde başarılı oldular.

Bugün İsrail, ki bugün bu devleti Birleşmiş Milletler'de temsil ediyorum, Ortadoğu'da Hristiyan nüfusun arttığı tek ülkedir. 1948 yılında 34 bin olan Hristiyan toplumu bugün 140 bine çıkmıştır. Büyük ölçüde Hristiyanlara sunulan özgürlükler nedeniyle.

Mahkeme salonlarından sınıflara, Parlamento odalarından ticaret odalarına kadar Hristiyanlar her alanın ve idarenin liderleri oldular. İsrailli Hristiyan Arap Salim Joubran 2003 yılında bu yana Yüksek Mahkeme'nin adaletine hizmet ediyor. Aynı şekilde Makram Khoury İsrail'de en çok bilinen aktörlerden birisi ve İsrail Ödülü'nü kazanan en genç oyuncu.

İsrail'de yaşayan Yunan Ortodoks papaz Gabriel Nadaf yakın zamanda bana şunu söylemişti: "İnsan hakları verilen bir şeyi almak değildir. Hristiyanlar, inançları nedeniyle Ortadoğu'nun çoğunda katledildi ve zulme uğradı. Ancak burada İsrail onları koruyor."

İnsanların haklarını ayaklar altına alan ülkeler istikrarsızlığın ve şiddetin tohumlarını ektiler. Ortadoğu genelinde patlak veren ayaklanmalar bölgenin Kutsal Kasesi'nin özgürlük, demokrasi ve eşitliği takip ettiğinin bir kanıtı. Umarız bu macera bölgede kalan Hristiyanlar için çok geçmeden meyvelerini verir.

By Ron ProsorApril 19, 2014 

Prosor, İsrail'in Birleşmiş Milletler Elçisidir.

kaynak: https://www.wsj.com/articles/ortadogunun-hristiyanlara-actg-savas-1397920080

İLGİLİ HABER-ANALİZ VE VİDEOLAR

Yıldırım KOÇ: ABD NİÇİN “ILIMLI İSLAM” PEŞİNDE?

BD’nin önde gelen düşünce üretme merkezlerinden RAND Corporation, ABD Hava Kuvvetleri için 2007 Ağustos’unda yeni bir rapor yayımladı: Yeni Bir İşbölümü, Irak’ın Ötesinde Amerika’nın Güvenlik Sorunlarıyla Başetme(2). Bu raporda, ABD’nin karşı karşıya bulunduğu sorunlar inceleniyor ve değerlendiriliyor. Yazarlar, Soğuk Savaş’tan sonra, Soğuk Savaş sonrası dönemin yaşandığını; günümüzde ise Soğuk Savaş Sonrası Sonrasından söz etmek gerektiğini belirterek, ABD’nin çıkarları açısından bu dönemde üç temel sorun kaynağı sıralıyorlar.

ABD’nin çıkarları açısından tehdit oluşturan birinci etmen, “terörist ve isyancı gruplar.” İkincisi, Kuzey Kore ve İran gibi, nükleer silah edinme kararlılığında gözüken devletler. Üçüncüsü ise, “Asya’daki askeri rekabet” başlığı altında Çin Halk Cumhuriyeti. Devamı için bağlantıyı tıklayınız: http://www.oncekultur.com/?Syf=26&Syz=703489&/Y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m-KO%C3%87:-ABD-N%C4%B0%C3%87%C4%B0N-%E2%80%9CILIMLI-%C4%B0SLAM%E2%80%9D-PE%C5%9E%C4%B0NDE?

MOSSAD: Dünyada 70 İslam Tarikatını biz besliyoruz

Kurtoğlu, MOSSAD’ın 70 kadar tarikatı beslediğini, yurtdışında Nazım Kıbrısi’nin bir sohbetine çağrıldığını, Kıbrısi’nin yanında bulunan kızların MPI ajanları olduğunun her hallerinden belli olduğunu, Kıbrısi’nin İngiliz Kraliyet ailesinin soyunu Peygambere dayadığı gibi saçma sapan konuşmalarına şahit olduğunu anlattı.

Kaynak: http://www.oncekultur.com/?Syf=26&Syz=612238

Şeyh Nazım Kıbrısi: Evliyalar şebeke gibi bütün dünyayı sarmıştır.

Nakşi Şeyh Nazım Kıbrısi'nin siyasilerle ilişkimiz yoktur yalanı

NATO, Türkiye'ye niçin İslam Devleti  kurma görevi verdi?
Amerika'nın kendisine bağlı halife bekleyişi...