Fahrettin BAĞRI: TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDE ASTSUBAYLAR MESELESİNİN ALTINDA YATAN SEBEPLER 22 EKİM 2024 TARİHİNDE BUNU ZAMANI GELİNCE PAYLAŞIRIZ DİYE 7 KİŞİYE ATTIĞI MAKALESİ!
Burada kişiler suçlanmaya devam ettikçe kimse gerçek sorunları konuşmaya cesaret edemez. Olayları kişiselleştirmeden, sistem karşıtı bir söz edildi diye kimse hain ilan edilmeden birbirine tahammül ederek, birbirini anlayarak fikir üzerinden konuşurlarsa eğer burası bir mana kazanır; etkinliği artar ve amaca ulaşmada burası çekim merkezi haline dönüşür. Ha, sakın mesleki itibar eşitlenmesinden bahsederken bunu subay, astsubay eşitliği çerçevesine hapsettiğim sanılmasın. Bu ülkede en alt grupta çalışan bir insan da aynı mesleki itibara sahiptir, en üst grupta çalışan da. Bir doktorun, bir çöpçüden, bir mühendisin bir inşaat ustasından mesleki itibar manasında bir farkı yoktur. Bazıları da bunu TSK'lerine hakaret addedecektir. En önemlisi de astsubaylar kendilerini yetiştirmedikçe, mevcut olan haklarını talep etme tekamülüne erişmedikçe... Hayatta bir sorunun çözümüne dair dört ana unsur vardır: Teşhis, tespit, tedavi ve tedbir. Bunları açacak olursak.. sorunlar belli mi, belli.. Doktora gerek var mı bu konuda; bence yok. çünkü hastalık kronik. ve tarihi derinliğe sahip.. Tarihi derinlik derken tespit alanına geldik bakın... Tarih bir tespit alanıdır değil mi arkadaşlar? Tarihe ideoloji bulaştığı anda şiraze kaçmış demektir. Burada yapılan tarihi okumalara baktığımızda da bunu kolaylıkla görebilirsiniz. Tarihin içinde doğru yaptığınız tespitlerle nereye kadar gidebiliyorsunuz, sadece doğru tespit yetmiyor aslında… Eylemsellik? Soru şu olmalıdır: Astsubay sorunları diye bahsedilen sorunların tarihsel derinliği nerelere kadar uzuyor, kimler ne vesile ile hangi zaman dilimlerinde ne şekilde oluşturuldu bu sorunlar? Toplumsal sözleşme(anayasa) ve kanunlar çerçevesinde hukuki boyutlarına nasıl yansıtıldı? Neydi ne oldu, nereler kırpıldı, nereler daraltıldı, neden daraltıldı gibi sorular tespit edilmelidir. İkinci adım budur. Eylemsellik, aksiyoner olmak elbette önemli. Bunun da çözümü, örgütlenme. örgütlenmeye engel unsurlar nelerdir, hangi noktalara kadar konuşabiliyoruz? Birileri kırılacak, darılacak noktasında kaygılar had safhaya ulaşır.. Bu bir zümre ise, bu işin muvazzafı, emeklisi olabilir mi? Çünkü bu milletin tarihi geçmişi sadece cumhuriyetle başlamıyor. Astsubaylık statüsü ta Osmanlının ilk dönemlerinden beri var olan bir olgu ise oralardan bugüne kırpılanları da konuşmak gerekir ki bu toplumun olmazsa olmazları tespit edilebilsin.. Çünkü genlere işlenen bir ayrıcalık hakimdir sisteme... Ve bunu sisteme de cunta ve darbelerle nakış nakış işlemişlerdir. Özellikle astsubaydan subay olanlar için oldukça uygun bir sözdür bu... Üst sınıfın en altında bulunmaktansa, alt sınıfın en üstünde bulunmak her zaman daha fazla değer taşır. Dolayısıyla bu sözden de anlaşılacağı üzere, sınıf atlamak olmamalı derdimiz. Mevcut sınıfı nasıl organize eder, nasıl aksiyoner kılar ve nasıl temsil hakkında yönetime ortak edebiliriz olmalıdır derdimiz... Bundan mütevellit astsubay sınıfı değerini bilmekte ama değerinin ne olduğunu bilme konusunda tespit eksikliği yaşamaktadır. Gelinen durum itibarıyla astsubaylar bu toplumda ve özellikle TSK içindeki değeri nedir sorusuna cevap bulunmalı... En önemlisi bunu mevcut astsubay zümresi nasıl ifade ediyor, nasıl hayata taşıyor, taşımalı pratiği üstünden psikolojik bir eğitime tabi olmalıdır. Elbette tarihi tespitlerin yanında bir doktor gibi hareket etmek ve hastalığın nerelere kadar sirayet ettiğini tespit etmek gereklidir. Çünkü bu işin hukuki, sosyal, psikolojik, ekonomik, devlete dair olmak üzere daha bir çok boyutu vardır... Çok düşünmek ve çok sistemli konuşmak gerek... İdeolojik kaygılardan arındırılmış bir bilinç bu işin ilk adımı olacaktır diye düşünüyorum.. Örgütlenmede güven eksikliği, aksiyonerlik, bilinç eksikliği ve bağımsız strateji oluşturma eksikliği mevcut. O yüzden genelkurmay burada belirleyici bir rol oynuyor ve bahşetme pozisyonuna sahip. Bir de sivil otorite (buna her dönem dahildir) TSK'leri personeli konusunda yeterli bilgi, inisiyatif ve karar alma konusunda irade gösterecek donanıma sahip değil. Çünkü bu bilgi boyutunun dışarıya sızmasına genelkurmay müsaade etmiyor. Çünkü, hiç bir otorite yetkisini paylaşmak istemez. hiç bir otorite statü bağlamında yanına yaklaşılmasına müsaade etmez. Astsubay Tanımı: 926/Ek Madde-21 (AÇIKLAMA … …) Kendi kurumun içinde de yetkisini paylaşmak istemeyen, AMİR ve DİSİPLİN kavramlarının da asla zedelenmesini istemeyen bir otorite var. Tabi ki cunta kanunlarından dolayı.. Türk tarihi içinde yaşanan tüm darbelerin amacı ayrıcalık yaratma girişimidir. Bunun daha başka bir izahı yoktur. Diğerleri sadece ama sadece bu amacın üstünü örtme amaçlıdır. Bu ayrıcalık bazen statü, bazen ekonomik bazen de sistemi tamamen ele geçirme amacı taşırlar.. Bizim en büyük hatalarımızdan biri her sorunu ayrı birer sorun gibi sunmamızdan kaynaklanmaktadır. Sorunlarımız bir bütünün parçalarıdır. İşte bu yüzden strateji diyoruz yani parçaları birleştirip tek bütün halinde sunmak. Empati eksikliğimizde mevcut maalesef... Karşı tarafın algısı ve zihniyeti konusunda önyargıların yanında ne koparabilirsek kardır hesabı yapılmaktadır. halbuki karşı tarafta şöyle bir algı mevcut: Verilecek bir taviz, diğerlerine de yol açacaktır. Önce bu algıyı kırmak gereklidir. TSK hangi yapılanmalar üstüne oluşturulmuştur? (ki bu bir işletme bilgisidir) diye bir soru sorsan burada sanırım en fazla yüzde 3, hadi yüzde on cevap verebilir.. O zaman devam edelim.. Tüm işletme ve kurumlar şu üç temel unsur üstüne oluşturulurlar.. Strateji.. Operasyonel.. ve Taktik.. TSK'lerin strateji ayağını genelkurmay oluşturur değil mi? Peki subay ve astsubaylar bu yapılanma içinde hangi unsurlar içinde değerlendirilir? Subay, operasyonel, astsubaylar ve daha alt sınıftakiler "taktik" unsurlardır değil mi? Büyük işletmeler için en önemli ayak operasyonel faaliyetler olarak biliniyor ancak, hiç birinin birbirinden üstünlüğü yoktur.. işte yanılgı buradadır.. neden yoktur? Çünkü herhangi birinin olmazı demek, o işletmenin varlığını ortadan kaldırır... Bu da açıkça yazalım o zaman: Statü manasında birinin diğerinden üstünlüğü yoktur demektir. Bizlerin bilinçaltına şunu işlediler hep: Beyin takımı işi pratize edenden daha üstündür. ve bu noktada en ufak bir itiraz kabul edilemez. Halbuki yazılı emirlerde ne yazar? Bilgilerinize arz, gereğini rica ederim. Şimdi esas başa dönmek gerek... Zira modern bir ordu ve güç oluşturmaksa amaç.. başa dönmeli ve strateji konusunda konuşmalıyız. Genelkurmayı işin stratejik boyutunda bırakmıştık değil mi? “Modern ve güçlü bir ordunun tanımını yapar mısın” diye bir soru sorulsa, “Yani zurnanın zartt dediği yer burasıdır işte..” derim Genelkurmayın görevi nedir? Esas görevini soruyorum elbet.. Sınırları korumak, gerekirse savaşmak.. Bunun için genelkurmay nasıl bir hazırlık yapar? ve bunun için kime gider?(stratejisini öğrenecek ya!) Başkomutan kim ise ona... TBMM yetkiyi kime verdiyse ona yani değil mi? Ve sorar genelkurmay başkanı? Ne istiyorsunuz? Sınır ötesi bir harekat mı? Baskı ve sindirme mi? Yoksa işgal mi? Sorular bu... Zira bizi bundan mahrum bıraktıklarından dolayı biz astsubaylar yerimizi ve önemimizi anlayamadık... Anlayamadığımızdan dolayı da taleplerimiz önemsiz bir şeymiş gibi yeniden yapılanan bir ordu ve sisteme entegre edilemiyor... Yani bizim sorunumuz böyle bir operasyon anında değerimizi anlamak.. En önemlisi bunu barış zamanında ortaya koyup kabullendirmek.. Çünkü savaş anında herkes kahraman muamelesi görür... Önemli olan barış safhasındaki değerimizin ne olduğu ve haklarımızın ne olduğu değil midir? Kısaca astsubay işi pratize eden, subay emreden midir? Bunu neden habire beyinlerimize nakşettiler acaba? Bu sorunların ana kaynağı "egemenlik kimindir?" sorusu üstünden gelişmesi gerekirken, ideolojik yaslanmalara kurban ediliyor her şey.. Egemenlik, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği gibi milletin mi olacaktır, yoksa ayrıcalıklı bir zümrenin mi? Asıl soru budur... Hasılı sorun; mesleki itibar eşitlenmediği sürece bu kaygılar, bu sorunlar ve bu azaplar çekilmeye devam edecektir. Bazıları da bunu TSK'lerine hakaret addedecektir. En önemlisi de astsubaylar kendilerini yetiştirmedikçe, mevcut olan haklarını talep etme tekamülüne erişmedikçe bu devam edecektir.. Bunun bahşedilmesini beklemeye devam ettikçe de bu toplum sıkıntı çekmeye ve sistemi savunmaya devam edecektir. Konuya dair ayrıntıları diğer sohbetlerimizde konuşmak üzere sağlıklar diliyorum… Fahrettin BAĞRI @zaferkirabal75 14 Kasım 2014 ** PERSPEKTİF'İN KONUĞU EMEKLİ ASTSUBAY ÇALIŞTAY ÇALIŞMA GRUBU ÜYESİ FAHRETTİN BAĞRI: https://www.youtube.com/watch?v=Tr_rwHPyV48 Fahrettin BAĞRI - Astsubay Çalıştayı: https://www.youtube.com/watch?v=njk7JrtvpX0&t=7s Fahrettin BAĞRI - İstanbul Büyük Astsubay Mitingi 16 Mart 2024 Maltepe: https://www.youtube.com/watch?v=T8GQYGIZQAY Emekli Asb Kd Bçvş Fahrettin Bağrı’nın İyi Parti Grup Toplantısı Konuşması: https://www.youtube.com/watch?v=LH_1QeTGkL0 |
51 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |